Makaleler

Published on Eylül 12th, 2021

0

21. yüzyıl, yeni düzen ve değişen dinamikler (2) | Nihat Veli Yüce


Küresel ölçekte yayılan tekelci kapitalist işletmelerde, gecikmeli sıçramalı ilerleyişlerde bu eşitsizliği ortadan kaldırmıyor…

Günümüz teknolojisinin ulaştığı düzey, insanlık tarihinde görülmemiş çapta zorba, totaliter rejimler oluşturmaya olanak sağlıyor. Emperyal merkezlerde totaliter anlayışlar bir bir hükümete taşınıyor, biçimsel, kaba, burjuva demokrasisi dahi lüks görülerek adım adım törpüleniyor. Bireyin 24 saatini, beden ritmini, alışkanlıklarını, dolaysıyla düşünüş ve davranış biçimlerini izleyebilecek ve yönlendirebilecek yapay zeka, biyometrik sensörler ve biyoteknoloji kombinasyonu ile totaliter zorbalığa geçişin koşulları oluşturuluyor. Bu durum aktif olarak devreye sokulmuş durumda.

İnsanlığın ulusal düzeyde mücadelelerle çözemeyeceği, gün geçtikçe daha çok varoluşsal tehdit haline gelmeye başlayan, küresel emperyalizmin yol açtığı nükleer savaş tehlikesi, küresel iklim değişikliği, teknolojik bozulma, özellikle yapay zeka ve biyo-mühendisliğin yükselişi, biyoteknolojik tehdit ve tüketim toplumları gibi tehditler, küresel tehditler olarak giderek daha çok can yakıcı hale geliyor.

Biyoteknolojik gelişme, gen teknolojisi, dünyanın elitlerinin elinde korkunç bir silaha dönüşüyor. Biyoteknoloji insanüstü özellikler elde etmede kullanıldığında insanlar arası uçurum kapatılamayacak derecede büyüyecektir. Yarı biyonik insana geçiş aşamasındayız, bu durum giderek farklı türler arasında bölünmüş bir insanlığın ortaya çıkmasına götürecektir. Dünyanın elitlerinin giderek farklı bir türe dönüştüğü, dünyanın geri kalanından ayrıldığı bir aşamanın eşiğine gelmiş durumdayız. Bu durum tarihte bu güne dek görülmemiş en büyük eşitsizliği ortaya çıkaracaktır. Sınıf ilişkileri bu temelde farklı bir aşamaya sıçrayacak ve türler arası çatışma potansiyelinin oluştuğu yeni bir sürece evrilecektir.

Bu nedenle içinde yaşadığımız yüzyıl doğal insanın son yüzyılıdır. Doğal evrimin sonudur. Animal insanda kalır beşeri insana geçişi sağlayamazsak, doğal insanın sonunu hazırlamış oluruz. Günümüzde beşeri insanın animal insanı aydınlatma ve beşeri kılma başarısı geleceğin yönünü belirleyecektir. Zira günümüzde çoğunlugun animal kaldığı, azınlık bir kesimin beşeri insan olabildiği bir gerçeklikle yüz yüzeyiz.

Animal insan üç temel dürtüyle hayata bakar. Beslenme, barınma ve üreme. Bu üç koşulu asgari düzeyde tutturduğunda, ideal birey olduğunu düşünür. Oysa doğadaki canlılara bakarsak bu üç temel dürtünün ortak payda olduğunu görürüz. Bizler sadece canlı organizmalar değiliz. Bizi biz yapan insani özelliklerimiz var. Diger canlıların dürtüleri ile yani ilkel, arkaik insan özellikleriyle sınırlı kalamayız. Hayatı, evreni algılama ve değiştirme gibi bir özelliğimiz de var. Hayatı ve evreni bilimin ışığında algılama ve değiştirme eylemini yapma özelliğine kavuşan, beslenme, barınma ve üreme eyleminin önünde tutan, insan şövenizmi de yapmayan, önce insan değil, önce doğa diyen ve doğadaki canlı hayatı, insan hayatı kadar önemseyen insana beşeri insan diyoruz. Küresel emperyalizmle mücadele ederken, animal insanla da mücadele etmek zorundayız. Animal insan küresel emperyalizmin istediği insan özelliğidir. Animal insan aşıldıkça, küresel emperyalizmle mücadelede başarılı olunabilinir.

Bu yüzyıl doğal insanın son yüzyılı olma tehlikesini gerçeklik haline dönüştürmüştür. Günümüze kadar gelmiş, algılayış, kavrayış ve yaşayış tarzımızı, politika yapma ve örgütlenme tarzımızı yıka yıka ilerlemektedir. Mevcut algı ve politik konumlanmalar bu sürece cevap olacak kavrayıştan ve yenilikten uzaktır. 2020 yılına 1920’lerin yaklaşımı ile bakıldığında bu çözülme kaçınılmazdır.

Bu yüzyıl, devletlerin şirketlerinden, şirketlerin devletine geçişinin tamamlanacağı yüzyıldır. Çok uluslu şirketlerin gizli saklı, dolaylı değil aleni hükümranlıklarını ilan edecekleri yüzyıldır. Şirketlerin devletleri olacak. Devletlerin şirketleri değil. İnsanlık tarihinde bu güne değin görülmemiş derecede korkunç bir tiranlığın yeryüzünü esir alma olasılığı kuvvetle muhtemeldir.
Yeni inanç biçimleri şirketlerin anayasaları ve bunların öne ittiği, ilahlaştırdığı yeni insan ve inanç biçimleri olacaktır. Bu yüzyıl doğal insanında son yüzyılıdır. Son yüzyıl yarı biyonik, robotik insana geçişin başlangıcı, doğal insanın sonu ve bugün konuşulan, ajitasyon konusu olan meselelerin zamanında Roma senatosunda konuşulanların bugün anlamsızlaştığı gibi anlamsızlaşacağı bir yüzyıldır.

Bu yüzyıl petrol gibi fosil yakıt çağının esasta kapandığı, yeni enerji kaynaklarının öne çıktığı, bu çağın öne ittiği teknolojilerin mezarlığa gömüldüğü, yeni teknolojilerin, mikro cipler ve nano teknoloji çağına geçiş yüzyılıdır. Yapay zeka ve bu temelli robot teknolojisinin yaygınlaştığı, insanın her anının kaydedildiği, zincirlerinden başka kaybedecek şeyi olmadığı söylenen o meşhur sanayi proletaryasının yerini alan yeni robotik iş gücünün oluşacağı yüzyıldır.

Bu yüzyıl tarımın, hayvancılığın, su havzalarının çok uluslu şirketlerin tamamen kontrolünde olacağı, yeni besin çeşitlerinin ve beslenme biçimlerinin giderek öne çıktığı bir yüzyıl olacaktır. Bu yüzyıl bugün boğazlaşma konusu olan, onlarca aptallığın yapılmasına gerek kalmadığı, bütün bunların anlamsızlaştığı, yeni dönemin yepyeni çelişkilerinin ortaya çıktığı ve bu çelişkilerin konumlandırdığı toplumsal grupların mücadelesinin ve buna uygun savunma ve saldırı konseptlerinin oluşturulacağı bir yüzyıldır. Bu yüzyıl gökyüzünden dünyanın yönetilmeye başlanacağı, gök yüzünün günümüzdeki kadar sevimli olmayacağı, uzay teknolojisini kontrol eden başat şirketlerin çağının başlayacağı yüzyıldır. Büyük çaplı savaşların, kıtlığın, susuzluğun, salgınların, çevre felaketlerinin yaşandığı, dünyanın bir bölümünün cehennem haline getirildiği bir yüzyıl olacaktır. Yeni yüzyıl bu cehennem üzerinden yükselecektir. Ortadoğu, Asya, Afrika, Güney ve Orta Amerika’daki saflaşmalar, çatışmalar kapsamlı bir yıkım projesinin ön adımlarıdır. Asıl yıkım bundan sonra gelecektir ve küresel sistem bu yıkım neticesinde kendini üst düzeyde, yeni teknolojik esaslar üzerinden yeniden üretecektir. Teknolojinin ulaştığı düzeye uygun dönüşüm yıkımla mümkündür, inşa bu yıkım üzerinden olacaktır. Kapitalist sistemin kendini yeniden üretmesinin zorunlu kavşağıdır bu. Bu kavşağa gelinmiştir. Bu nedenle yakın ve orta gelecekte büyük yıkımların, alt üst oluşların yaşanacağını görerek ve bugün çok önemsenen, değer verilen bir çok şeyin dijital kesekağıdı kadar önem taşıdığı yeni bir çağın kapılarına gelindiği görülmelidir. Yeniyi, gelişeni, hakim hale gelecek olanı, şimdiden kavrayamaz, doğru çözümlerle, sürece doğru yön vermeyi, lokal sorunlar ve zorunlu aidiyetlere tutunmayı aşamaz, küresel çapta düşünen, yeni bir kavrayış ile, yeni bir anlayışı ve yeni mücadele biçimlerini örmeyi beceremez, animal insan olmaktan kurtulamaz, beşeri insan olamazsak, başımıza gelecek musibetler bir anlamda insanlığa müstahak olacaktır.

Kapitalizm ekonomik ve siyasi gelişim evrelerinin, eşitsiz gelişme süreci üzerine bina edildiği ekonomik ve siyasal sistemdir. Bu kapitalizmin işleyişinin zorunlu sonucudur. Eşitsiz gelişme yasası sadece ulusal ölçekte değil, uluslararası ölçektede ortaya çıkan kapitalizmin zorunlu serüvenidir. Devletler düzeyinde ortaya çıkan eşitsiz gelişme, ulusal ölçekte de bölgeden, bölgeye, sektörden sektöre, farklı gelişim evreleri gösteren eşitsizlikler ortaya çıkarmıştır. “Ekonomik ve siyasi gelişmenin eşitsizliği, kapitalizmin mutlak bir yasasıdır” Lenin. Kapitalizm kürereselleştikçe, eşitsizlik ilişkilerini de çeşitli düzeylerde yeniden ve yeniden üretir.

Dünyanın bir çok yerinde aynı devlet sınırları içinde modern sanayi üretimi ile, geleneksel köylü ekonomisini bir arada görmek mümkündür. Küresel pazarlara üretim yapan sanayi kuruluşları ile, iç pazara dönük üretim yapan geleneksel imalat kesimlerini bir arada görmek mümkün. Kapitalizmin eşitsiz gelişme yasası, siyasi ve kültürel gelişmişlik açısından da eşitsizlikler ve çarpıklıklar göstermektedir. Yüksek teknoloji ürünü cep telefonuyla görüntülü görüşme yapan, aynı anda karasabanla çift süren bir çiftçiyi, yada bir yudum suya ulaşabilmek için elinde başka teknolojik aracı, edavatı olmadığı için kazma ve kürekle su kuyusu açan bir Hint köylüsünü ve bu köylüyü son teknoloji ürünü telefonuyla görüntüleyen ve canlı yayınla sosyal medyada paylaşan başka bir Hint köylüsünü düşünün. Burada ortaya çıkan kültürel dokuyu düşünün. Kapitalizm sadece ekonomik alanda eşitsiz gelişme değildir, siyasi ve kültürel etkileriyle de eşitsiz ve çarpık gelişimin adıdır.

Kapitalist gelişmenin küresel ölçekte vuku bulmuş olmasıyla da bu eşitsiz gelişme yasası ortadan kalkmıyor. Küresel ölçekte yayılan tekelci kapitalist işletmelerde, gecikmeli sıçramalı ilerleyişlerde bu eşitsizliği ortadan kaldırmıyor. Eşitsizlik ve bileşik gelişme küresel kapitalizmin özcesi emperyalizmin olmazsa olmazı olarak orta yerde duruyor. Bunu bir kenara not ederek, kapitalist sanayileşme serüveninin evrelerini ele alarak bugüne gelelim. 

(devam edecek…)

Nihat Veli Yüce – 12.09.2021


Yazının 1. bölümü:
21. yüzyıl, yeni düzen ve değişen dinamikler (I) | Nihat Veli Yüce

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑