Makaleler

Published on Ağustos 29th, 2021

0

5 yıl önce yitirdiğimiz Vedat Türkali’ye saygı – Doğan Özgüden


İleri yaşında İstanbul’da yazdığı Bitti Bitti Bitmedi, komünist bir Türk aydınının ebediyete göç etmeden önce verdiği enternasyonalist bir veda mesajıydı…

Türkiye edebiyat ve sinema dünyasının seçkin simalarından sevgili Vedat Türkali’yi bundan beş yıl önce, 29 Ağustos 2016’da yitirmiştik.
Türkiye solunun bizden önceki kuşağından şahsen tanıyabildiğimiz ve sıcak dostluk ilişkileri kurabildiğimiz seçkin şahsiyetlerin başında gelir hiç kuskusuz sevgili Vedat Türkali…
1962 sonunda İzmir’den kopup İstanbul’da Bâbıâli’ye girdikten sonra Yeşilçam’da tanıdığım bir çok ünlü sinema yönetmeni, senarist ve oyuncu arasında özel hayranlık duyduğum kişilerdendi Vedat Türkali.
Kendisinin Türkiye Komünist Partisi mahkumlarından Yüzbaşı Abdülkadir Demirkan olduğunu biliyordum. Antikomünize koşullandırılmış bir orduda komünist olmak her babayiğidin harcı değildi…
Hep 1917 Rus Devrimi’nden önce Çarlığa karşı direnişte yer alan askerleri düşünürdüm… Hele Potemkin!
Türkiye sinemasının kilometre taşlarından biri olan «Karanlıkta Uyananlar» filminin senaryosu onundu.
Akşam’ın genel yayın yönetmeni olarak bu film üzerine düzenlenen, Çetin Altan, İlhan Selçuk ve filmin baş oyuncusu Beklan Algan’ın da katıldığı açık oturumu yönetmek yaşamımın en onurlu görevlerinden biriydi…
Türkali’yle dostluğumuz yıllar sonra, yollarımız sürgünde kesiştiğinde pekişti.
O da, ben ve İnci de, Kürt kökenli olmayan sosyalistler olarak Kürt ulusal direnişiyle dayanışma içindeydik… Konferanslarda, dayanışma kampanyalarında birlikte yer aldık…
Hiç unutamadığımız bir anı… Brüksel’de Kürt sorunu üzerine uluslararası bir konferansa Türkali gibi aynı kuşaktan Mihri Belli de katılıyordu. O, komünist hareketin geçmişi üzerine yazdığı bir kitaptaki eleştirilerinden dolayı Türkali’ye son derece öfkeliydi. Selam vermek dahi istemiyordu. İnci’yle birlikte ısrarımız üzerine ortak kahvaltı sofrasına gelmeyi kabul etti… Bir iki serzenişten sonra hava yumuşadı…
İki eski yoldaşın dostluğunun yeniden kurulmasına vesile olmak İnci’yle benim en tatlı sürgün anılarımızdandır.
Yıllar sonra anıt romanı Güven’i baskıya göndermeden önce okumam için İnci’yle beni ısrarla Londra’ya davet etmişti… Hızla okuduğum müsveddelerde Türkali belki de ilk kez Ermeni sorununa ayrıntılı değiniyordu. Bizim Brüksel’de kurduğumuz İnfo-Türk’te ve Güneş Atölyeleri’nde Kürt, Ermeni ve Asuri diyasporalarıyla Ankara’nın soykırım inkarcılığına karşı birlikte mücadele verdiğimize bizzat tanık olduğu için her buluştuğumuzda ya da telefon konuşmamızda bu konuyu uzun uzun konuşur, tartışır, kaynak araştırırdı.
Kendisiyle en son 2006 yılında Brüksel’de iki ortak dostumuz, Kürt liderlerinden Remzi Karta ve yazar-yayıncı Ragıp Zarakolu ile birlikte bizim evde buluşmuştuk. Yüz yüze son görüşmemizdi…
İleri yaşında İstanbul’da yazdığı Bitti Bitti Bitmedi, komünist bir Türk aydınının ebediyete göç etmeden önce verdiği enternasyonalist bir veda mesajıydı.
Baskıdan önce müsveddelerini bana da göndererek görüşümü istemişti.
İlettiğim notlarda bu konudaki cesur tavrını övmekle birlikte genelde Türkiye komünist hareketinin halklar sorunu ve özellikle de Ermeni soykırımı konusundaki suskunluğunu eleştirmiştim.
Sevgili Türkali’nin kitabın arka sayfasında bu eleştirilerime de yer vermiş olması aydın dürüstlüğünün en güzel örneklerinden biriydi.
Türkali, ciddi sağlık sorunlarına rağmen Kürt ve Ermeni halklarıyla dayanışmasını son ana kadar her fırsatta dile getirdi…
İnci de, ben de, sürgünün binbir bilinmezlikle dolu girdapları içinde hep sıcak dostluk ve dayanışma ilişkisi içinde olduğumuz sevgili Vedat Türkali’yi özlemle anıyoruz.

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑