Irkçılık

Published on Temmuz 2nd, 2020

0

ADDKİ: Yakanları da, Aklayanları da affetmeyeceğiz!

Avrupa Devrimci Demokratik Komün İnisiyatifi (ADDKİ) tarafından yapılan yazılı açıklamada ” Yakanları da, Aklayanları da affetmeyeceğiz!” dendi.

Avrupa Forum

Avrupa Devrimci Demokratik Komün İnisiyatifi (ADDKİ) tarafından yapılan açıklamayı aşağıda veriyoruz:


Avrupa Devrimci Demokrati Komün İnisiyatifi (ADDKİ) Sivas Madımak katliamının 27. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamadır.

Yakanları da, Aklayanları da Affetmeyeceğiz!

27. Yılında Sivas Madımak Katliamında Yitirdiğimiz 33 Canımızı Unutmadık!

2 Temmuz 1993 , Sivas Madımak oteli binlerce gerici ve faşist tarafından saatlerce süren bir ablukadan sonra ateşe verildi. Otelde yüzlerce aydın, sanatçı, genç, alevi bulunuyordu. Olay sonunda 33 canın yakılarak katledildiği ortaya çıktı. O gün orada faşist gerici grühun katlimına maaruz kalan bu insanlar, çoğunlukla Sivasın dışından gelen, yapılacak Pirsultanı anma etkinlikleri için oradaydılar. 2 Temmuz, Cuma gününe denk gelmişti. Günlerdir şehirde yayılan söylentiler, kışkırtmalar sonucu Cuma namazından çıkan bir grup provokatörler eşliginde otele yöneliyor. Söylenen gerekçe Aziz Nesin in şehirde istenmemesi dir. Daha sonra ortaya çıkacağı gibi Aziz Nesin sadece bir bahane idi. Bu katliam çok daha önceden, derin devlet tarafından planlanmış ve hayata geçirilmişti. Otel saatlerce abluka altında olmasına rağmen asker ve polisin sadece seyirci kalması, yardıma gelecek itfaiye ve sözde takviye güçlerin bir türlü gelmemesi, katliamcıların işlerini bitirip dağılmalarının beklendiğini ortaya koyuyordu.

Neden Sivas ve Aleviler ?

Bu sorulara cevap verebilmek için 1993 yılının sosyo-politik koşullarına bakmak gerekir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinin toplumu restorasyon hedefi devleti yönetenlerin istediği şekilde ilerlemiyordu.Engel olarak karşılarına yükselen toplumsal muhalefet yani Kürt özgürlük hareketinin 84 atılımı, 87 lerde başlayan YÖK‘e karşı yükselen üniversite gençliğinin hareketliliği, İşçi sınıfının bahar eylemlikleri, Zonguldak Ankara yürüyüşleri çıkıyordu. Burjuva partileri cenahında da durum farklı değildi; cunta tarafından planlanan Amerikan tarzı iki partili sistem başından itibaren tutmamıştı. Cuntanın kendi generallerine kurdurduğu Milliyetci Demokrasi Partisi ve karşıtı olarak kurgulanan sözde Sosyal Demokrat parti Halkçı Parti daha ilk seçimlerde hezimete uğratılmış, faşist cuntanın isteğinin tersine neo liberal Turgut Özal‘ın partisi ANAP tek başına hükümeti kurmustu. 91 seçimlerinde ANAP ta azinlığa düşmüş ve yerine DYP, SHP koalisyon hükümeti geçmişti.

12 Eylül asker cuntası devrimci muhalefeti , kürtleri ve alevileri ıslah edip toplumu tek tipleştirememişti. Aleviler uğradıkları katliamlara (Maraş, Çorum) rağmen sol ve demokratik kesimlerden koparılamamıştı. Kürt Özgürlük Hareketi yükselişini sürdürmüş, sadece Kuzey Kürdistan coğrafyasında değil aynı zamanda Erzincan ,Sivas hattı üzerinden Karadenize uzanarak Türkiye devrimci hareketi ve ezilen kesimler ilede buluşmaya başlamıştı. Sivas ,alevi ve muhalif kimliği ile tamda bir jeo-stratejik geçiş noktası oluşturuyordu.Tarihsel olarakta Sivas, Pirsultan Abdal gibi bir alevi başkaldırısının sembolü önderliğin memleketidir.Ayrıca aleviler o tarihlerde yoğun bir arayış içerisindedirler. Şehirlerde yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte önemli oranda görünür olmaya başlamışlardır. Bir kesimi devlet bürokrasisi ve sermaye grupları içerisinde yükselip devletin  politikalarına uygun pozisyonlar alıp bunu alevilere dayatırken diğer bir kesimi, yani özellikle yoksul kürt alevi kesim devlete yamanmayı ret ediyor ve daha çok sol ve kürt hareketi ile birlikte davranma eğilimi gösteriyordu. 

Cunta ve devamında Özal hükümetleri alevileri sisteme tam olarak entegre etmede başarılı olamadılar. Alevilerin politik arayışları devam ediyor ve büyük bir çoğunluğu Kürt hareketine (özellikle kürt aleviler) ve sol sosyalist yapılara yakınlaşma eğilimi gösteriyordu. Alevilerin politik konumlanışlarının denetim altına alınması DYP-SHP iktidarı için bir zorunluluk olmuştu. Sivas hem coğrafi konumu hemde alevi nüfusunun ağırlıklı bir bölümünün kürt oluşu ve solun geleneksel tabanını oluşturması açısından bu gelişmeleri durduracak bir devlet planı için en uygun koşullara sahipti. Bu yüzden Sivas katliamı, bir devlet katliamıdır. TC devleti Osmanlıdan devraldığı geleneği sürdürmüştür. Alevi ve diğer azınlıklara yönelik devlet katlianlarında olduğu gibi, bu katliamda da devlet el altında tuttuğu maşalarını kullanmıştır. 12 Eylül öncesi Maraş, Çorum, Sivas ve Erzincan da alevilere yönelik katliamlarda MHP li faşistler öne çıkarılırken, 12 eylül sonrası dönemde daha çok devletin gizli polisi ve islamcı-şeriatçı Hizbullah ceteleri öne çıkarılmıştır.

Sivas/ Madımak Günümüzde  Devam Ediyor

Katliamın üzerinden 27 yıl geçti. Ama  bu  katliam ilk olmadığı gibi son katliam da olmadı. Gazi, Suruç, Roboski, Ankara katliamları bir birini izledi. Alevilerle birlikte, kürtlere, sosyalistlere ve demokrasi güçlerine yönelik daha onlarca katliam gerçekleştirildi. TC devleti katliamcı politikalarından vazgeçmeyeceğini, katliamlarını sadece TC sınırları olarak ifade edilen çoğrafya üzerinde sürdürmek le yetinmeyeceğini, Suriye, Irak ve hatta en son Viyana da olduğu gibi sınırları dışında da  sürdüreceğini açıkça ortaya koymuştur. Gazi cem evinin morg kapısının kırılarak, ölüm orucunda hayatını kaybeden Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek in cenazesinin kaçırılması, cem evinin içindekilere müdahale ederek işkenceyle göz altı yapaması ve daha bugün Ankara Tuzlu Çayır da Ana Fatma cemevine yapılan saldırı…  Almanya Mannheim şehrinde alevilere ait mezarlara saldırılarak tahrip edilmesi… Bunların hepisi Alevilere verilen göz dağı ve tehdit mesajları dır.  Alevi hareketinin Avrupa daki örgütlülüğünün sembol isimlerinden Turgut Öker ironik bir şekilde, bugün, yani 1Temmuz da cezaya çarptırılıyor.  Hemde Yavuz Sultan Selimle ilgili açıklamalarından dolayı. Yavuz, Alevi kıyımları denildiğinde akla gelen ilk isimdir. Burada verilmek istenen mesaj açıktır; „susmaz da devletin alevisi olmazsanız, Yavuz un kıyım ve katliam yöntemlerini devam ettireceğiz.“ 

Bunlara Cevabımız daha çok devrim daha çok mücadele olmalıdır

TC devleti alevilere sadece şiddetle yönelmiyor. Şiddet ve katliamlara paralel yoğun bir asimilasyon ve yozlaştırma politikasını da uyguluyor. Özellikle alevi hareketi içerisindeki bazı vakıf ve derneklerin önünü açarak tabanda büyük ölçüde bir parçalamayı başarmış durumda. Siyasal olarak ta CHP aracılığıyla alevi hareketinin başta HDP ve sosyalist seçeneklere destek vermesine engel olmaya calışıyor. TC devleti herşeye rağmen alevileri eşit vatandaş olarak kabul edip alevi varlığını yasal güvence altına alamaya da yanaşmıyor. Bunun,

devletin geleneksel tekçi politikalarına ters olacağını ve Türk islam sentezci klasik anlayışının sonu olacağının bilincindedir. Özellikle de Akp-Mhp faşist blokunun böyle bir niyetinin olmadığı gün gibi aşikardır. Alevi kurumlarının temel talepleri olan: Diyanetin feshedilmesi, Zorunlu din dersinin kaldırılması, Aleviliğin bağımsız bir inanç olarak kabul edilmesi, Cem evlerinin alevilerin ibadet hanesi olarak kabul edilmesi, Sivas katliamının firari sanıklarının yargı önüne çıkarılarak adaletin sağlanması ve Madımak otel binasının Utanç müzesi yapılması talepleri haklı taleplerdir ve bizlerde bu taleplerin yerine getirilmesi için alevi dostlarımızla her zaman dayanışma içerisinde olacağız.

Fakat nihai cözüm ırkçı, tekçi, faşist ve sömürgeci bu devlete karşı devrimci bir temelde birleşik mücadeleyi yükseltmek, işçi sınıfı ve halkların ortak devrimiyle mevcut düzeni yıkarak yerine, gönüllü eşitlik ve kardeşlik temeline dayalı özgürlükçü bir sistemi inşa etmektir. Küçük kazanımlar, seçim „zaferleri“ ile alevilerin, kürtlerin ve işçi sınıfının taleplerinin yerine getirilmesi ve haklarını korunması mümkün değildir. Yeni katliamlara engel olmanın biricik yolu,  bütün demokrasi güçlerinin faşist düzene karşı birlikte mücadele etmelerinden geçmektedir.

Sivası Unutmadık Unutturmayacağız!

Faşizme Karşı Omuz Omuza!

Avrupa Devrimci Demokratik Komün İnisiyatifi (ADDKİ)


1 Temmuz 2020

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑