Güncel

Published on Ekim 24th, 2021

0

Antalya’dan seslenen Sancar: Mutlaka kazanacağız, kimsenin şüphesi olmasın

Antalya’da düzenlenen “Demokrasiye çağrı” mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “HDP fikriyatı, HDP’de buluşacak halkların ortak iradesi mutlaka kazanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), “Demokrasiye Çağrı” şiarıyla Antalya’da miting düzenledi.

Kepez Kent Meydanı’nda düzenlenen mitinge HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, MYK üyeleri Özlem Gündüz, Mahfuz Güleryüz, Emin Orhan, Ömer Önen, milletvekillerimiz Kemal Bülbül, Zeynel Özen, Gülistan Kılıç Koçyiğit, Murat Sarısaç, İmam Taşçıer, görevleri gasp edilerek yerlerine kayyym atanan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Demir, Mazıdağı Belediyesi Eşbaşkanı Nilüfer Elik Yılmaz, Bismil Belediyesi Eşbaşkanı Orhan Ayaz, Muradiye Belediyesi Eşbaşkanı Leyla Balkan, PM üyeleri, il ve ilçe yöneticileri katıldı.

Mitingine ayrıca EMEP, CHP, TİP gibi siyasi parti temsilcileri ile HDK, İHD, KESK, Alevi Kurumlarından temsilciler katıldı.

Mitingde bir konuşma yapan Sancar, “HDP Halktır, HDP her yerdedir” dedi.

“HDP’yiz Her Yerdeyiz” diye başlattıkları kampanyayı aylarca ülkenin her yerinde sürdürdüklerini ifade eden Sancar, “Halkın ve halkların partisiyiz. Yolumuzu kapalı odalarda dar tartışmalarla çizmiyoruz. Halkımızın içine iniyoruz, onlara soruyoruz, yolumuzu da onlarla birlikte belirliyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu ülkenin halklarının layık olduğu onurlu yaşamı getirmeye kararlıyız. Bunu hep birlikte yapacağız” diye vurgulayan Sancar, şöyle devam etti:

“Biliyorsunuz bu ülkede her gün yeni bir kriz yaşanıyor. Her alanda kriz var ve kaynağı iktidardır. En başta cebimizi, soframızı, işimizi, aşımızı etkileyen ekonomik kriz var. Ekonomik kriz büyüdükçe bir avuç yandaş, bir avuç sermayedar zenginleşiyor milyonlarca insan, emekçi, köylü, çiftçi, kadın, genç yoksullaşıyor. Onların bir avuç yandaşı zenginleştikçe bu ülkenin geri kalan milyonları yoksullaşıyor. Kriz dedikleri şey budur. Bu kriz değil soygun ve talan düzeninin sonucudur. Bu yanlış yönetimin, soygun ve sömürü politikalarının sonucudur.

Bu ülkede demokrasiyi askıya aldılar, hukuk diye bir şey kalmadı. Demokrasi ve hukukun olmadığı yerde adil ekonomi de adaletli yaşam da onurlu hayat da mümkün olmaz. Biz diyoruz ki halkımızın ekmeğini büyüteceğiz adil dağıtımı gerçekleştireceğiz. Herkesin onurlu bir hayat sürmesini sağlayacağız. Bunu da hem ekonomi politikalarımızla hem de demokrasi, barış, adalet hedefimizi gözeterek yapacağız. Eğer sömürünün bitmesini istiyorsak barışa, demokrasiye, adalete, ekmek, su, nefes kadar ihtiyacımız var. Bu nedenle yolumuz demokrasi, barış, adalet yoludur bunu gerçekleştireceğiz.

DÖVİZ ARTIŞINDAN ÖNCE KİMLER YÜZBİNLERCE DOLAR ALDI?

Bir kriz yaratıyorlar, bunu çözemeyince daha büyük kriz yaratıyorlar. Çünkü bu iktidarın krizleri çözecek gücü yok, krizlerin kaynağında bizzat iktidarın politikaları var. Bir krizi yaratan anlayış o krizi çözemez, sorunları çözemediği için daha büyük krizler yaratıyor. Böylece daha büyük krizleri unutturacak. Merkez Bankası kararıyla faizler düşürüldü, döviz fırladı. Dövizin bir kuruş artışı soframızın ekmeğin çalınması demektir, çiftçinin mazotuna gübresine zam demektir. Her alanda fiyatların yükselmesi ve bir avuç kesimin zenginleşmesi demektir. Kim bilir dövizin böyle fırlayacağı bilindiği halde o kararı almadan önce kimler milyonlarca dolar satın aldı? Buradan çağrı yapıyoruz; Merkez Bankası açıklasın o gece kimler döviz aldı. Ne kadar döviz aldı. 100 bin doların üstünde kimler döviz almışsa Merkez Bankası açıklasın. Görelim dövizin artmasının kimlere yaradığını. Biz kimlere zarar verdiğini biliyoruz. Biz biliyoruz bu politikalar halkın ekmeğine, aşına geleceğine ipotek koymaktır.

BÜYÜKELÇİLER KRİZİ EKONOMİK KRİZİ UNUTTURAMAZ

Bu kriz patladı, herkes öfke içinde. Şimdi yeni bir kriz çıkarıyorlar bu krizi unutturmak için. Nedir bu büyükelçiler krizi? 10 ülkenin büyükelçisi bir ortak bildiri yayınladılar. Söyledikleri şu; AİHM kararlarını uygulayın Osman Kavala’yı serbest bırakın. Tabi ki AİHM kararını bu ülkenin mahkemeleri ve iktidar uygulamak zorundadır. Siz kendi iradenizle gidip Avrupa Konseyi’ne üye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne imza atmışsınız. Demişsiniz ki “ben bu sözleşmeye bağlı kalacağıma söz veriyorum”, sonra AİHM’nin yargı yetkisini tanımışsınız. 2005 yılında bu iktidarın büyük ortağı AKP anayasa değişikliği yaptı, 90’ıncı maddeye bir hüküm ekledi dedi ki “uluslararası insan hakları belgeleri iç hukuktan üstündür”. Yani bu kararları yerine getirmek kendi anayasamızın gereğidir. Şu berbat anayasa bile bunu gerektiriyor. Ama şimdi bu talebi dile getirdiler diye yeni bir kriz çıkarıyor.

DESPOTLUK REJİMİ KORKUYOR

Selahattin Demirtaş’ın da derhal serbest bırakılması gerekiyor. Kavala’nın da da derhal serbest bırakılması gerekiyor. Çünkü onlar mahkeme kararlarıyla değil Saray’ın emir ile içerideler. Onlar hukuken tutuklu değil siyasi rehinedir. Bu konuda AİHM her karar verdiğinde Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı “ben bu kararların uygulanmaması için gerekeni yapacağım” dedi. Yani yargı, yürütme, Meclis kendisi. Biz bu rejime despotluk rejimi demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Bu rejim keyfilik rejimidir. Bu rejimde en çok korktukları da en güçlü duruşu sergileyenlerdir. Kararlılıkla yol yürüyenlerdir. Yani bizleriz, yoldaşlarımızdır, Selahattin Demirtaş’tır, Figen Yüksekdağ’dır, Gültan Kışanak’tır, İdris Baluken’dir, Ayla Akat’tır, isimlerini sayamadığım diğer dostlarımızdır. İşte bu kararlı duruşlarından dolayı onları siyasi rehine olarak tutuyorlar.

SİYASETEN YENEMEDİĞİN GÜCE HAKARET ETMEK SUÇTUR

Dün de hakaretler yağdırıyor, “terörist” diyor ailesini hedef gösteriyor. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Siyaseten yenemediğin güce hakaret etmek zayıflıktır, suçtur. Demirtaş da ailesi de onurumuzdur. Bütün siyasi rehine dostlarımızı özgürlüğe kavuşturacak yol uzak değildir. Bu kararlılık ve irade ile yürüdüğümüz sürece bu yolu en kısa şekilde en hızlı şekilde tamamlayacağız. Bütün yoldaşlarımızı, siyasi rehine olan bütün aydınları gazetecilerin hepsinin serbest kalacağı adil bir hukuk düzenini bu ülkeye birlikte getireceğiz. Dostlarımızla bu meydanlarla özgürlük içinde buluşacağız. Hep birlikte kucaklaşacağız, hepinize hep birlikte sesleneceğiz. O günler yakındır buna inanın. Selahattin Demirtaş’a terörist diyor. Dava devam ediyor. Kumpas davası gibi diğer bütün davalar da keyfice açılmış davalardır. Hiçbir arkadaşımıza terörist demeye kimsenin hakkı ve haddi değildir.

ERDOĞAN’A: ÖNCE IŞİD VE EL KAİDE’YE VERDİĞİN DESTEĞE İLİŞKİN SUÇLAMALARA YANIT VER

Geçen gün mali eylem görev gücü raporu yayınlandı. OECD’ye bağlı bir kuruluş. Türkiye bunun üyesi, 39 üyesi var. Sen de gitmiş üye olmuşsun. 91’de girmiş Türkiye, bugüne kadar da o çalışmalara katkı sunmuş varlığını sürdürmüş. Bu rapor Türkiye’yi gri listeye aldı. Sebep? Türkiye’de iktidarın kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda şaibeli olduğunu söylüyor. Uluslararası kuruluşlar diyor ki sen terörün finansmanında rol oynadın? Hangi terör örgütleri BM’nin listelediği El Kaide, IŞİD ve türevleri gibi örgütlerin finansmanında senin rolün var diyor. Sen nasıl bizi terörist olarak ilan edersin? Önce bu suçlamalara cevap ver, önce IŞİD’in katliamlarını ortaya çıkar. Nasıl yaptılar Suruç’ta katliamı. Bakın daha yeni kapattılar davayı. O kadar insanımızın canına kıydılar bir kişiye ceza verdiler. Tek başına mıydı, kimlerden yardım aldı, kimler destek verdi, bu kadar yolu nasıl yürüdü? Bunların hepsinin üzerini kapattılar. Böyle yaparsan elbette bu tür kuruluşlarda senin bu terör örgütlerine müsamaha gösterdiğini hatta yol verdiğini kayıtlara geçirirler. Bu da tarihe de  bu ülkenin halklarının bilincine yazıldı.

ADALETİ YERDEN KALDIRACAĞIZ

Kara para aklamaya gelince. Hukukun üstünlüğü endeksi yayınlandı. Türkiye 117’inci sırada yani 139 ülke arasın 117 sırada. Hukukun üstünlüğü, adalet yerlerde sürükleniyor. Global suç endeksine göre 190 küsür ülke arasında Türkiye 12’nci. Yani global suç endeksine göre en çok suç işlenen 190 ülke içinde 12’inci ülke Türkiye. Türkiye’yi adalette yerin dibine batırdılar, suç konusunda, kara para ve El Kaide, IŞİD gibi cihatçı terör örgütlerinin kollanmasında dünya şampiyonu yaptılar. Şimdi bunlar çıkıp bizi terörist olmakla suçluyor. Hadi oradan, biz halkın temsilcileriyiz ve bu ülkeye barışı biz getireceğiz. Bu ülkede suç imparatorluğunun sonunu biz getireceğiz, adaleti yerlerden kaldırıp baş üstüne çıkaracağız, suçları da biz yok edeceğiz. Çünkü bunların beslendiği kaynak düşmanlaştırma, gerilim ve kutuplaştırma anlayışıdır.

GÜÇLÜ DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Her alanda halkı birbirine düşman ediyorlar, böylece ayakta kalmaya devam edeceklerini sanıyorlar. Bunu bir iki kere başardılar. Ama bu hikayenin sonu geldi. Bu değirmenin suyu bitti. Gördüğünüz Manavgat yangınında, burada ve diğer yerlerde çıkan yangınlarda nefret diliyle, ırkçı tezgahlarla halkları birbirlerine düşürmeye çalıştılar. Ama o planları da bizler halkların ortak temsilcileri boşa çıkardık. Çünkü bizler şiddetin her alanda bitmesini istiyoruz. Devlet şiddetinin ve her türlü şiddetin bitmesini istiyoruz. Bunu bitirecek olan şey de halklar arası eşit ortaklıktır, halklar arası güçlü dayanışmadır, inançların özgürlüğüdür. Mesela Alevi kardeşlerimiz, yurttaşlarımıza yönelik de ayrımcılık yapıyorlar. Hem de en ağırını.

Şimdi de başka tezgahlar planlıyorlar. Yok öyle rüşvet arayışı ile ihsan lütuf yöntemleri ile kimseyi kandıramazsınız. Hele Alevileri, Kürtleri asla kandıramazsınız çünkü sizin gerçek yüzünüzü en iyi onlar biliyor. Biz de diyoruz ki bütün halklar için eşit yurttaşlık ve özgürlük bizim yolumuzu aydınlatan ışıktır. Barışı böyle getireceğiz.

MUHALEFETE ÇAĞRI

Yeni savaş oyunlarını devreye sokmaya hazırlanıyor bu iktidar. Irak-Suriye tezkeresi salı günü Meclis’te oylanacak. Buradan tüm kamuoyuna ve muhalefet partilerine sesleniyoruz. Bu oyunun farkında olduğunuzu biliyoruz. İktidarın savaş oyunlarıyla neyi hedeflediğiniz sizlerin de gördüğünüzü biliyoruz. Ama gelin bu sefer tutarlı davranın, cesur hareket edin. Bu tezkereye hep birlikte karşı duralım, savaş oyunlarını bozalım. Bu ülkenin barışını bu ülkenin topraklarında bu ülkenin insanlarıyla, halkların ve inançların ortaklığıyla hep birlikte inşa edelim. Savaş oyunlarına hayır barışa ve eşit ortak yaşama evet. İşte bizim sloganımız budur.

SARAY’DAKİ UÇAKLARI SATACAĞIZ

Bunun için de söylüyoruz Kürt sorununda demokratik çözümün yolunu açmamız lazım. Savaşa ayrılan kaynakların şu yangınlarda, köylerde serasını, merasını kaybeden, hayvanlarını kaybeden, zarara uğrayan köylülerin zararını karşılamak için kullanalım. Savaşa ayıracağınız bütçeyi köylüye, emekçiye ayrılın. Saray’da 6 uçak var ama yangın söndürmek için bir uçak yok. O uçakları satacağız, halkın ihtiyacı olanı alacağız. Bizler iktidar ne yaparsa yapsın, bu politikalara karşı alternatifleri, halkımıza danışarak, bütün toplum kesimleri ile müzakere ederek düşman politikalarını bir kenara atarak biz yapacağız.

Biz toplumun her kesimi ile müzakereye diyaloğa hazırız. Toplumun her kesimi ile konuşmak için oturup dinlemek için elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. Sadece bize yakın olanlarla değil bize uzak olanlarla da konuşmak istiyoruz. Bizi sevmeyenlere de el uzatmak istiyoruz. Belki onlarca yıllık propagandadan dolayı bizden nefret edenler var bu toplumda. Biz onlarla da konuşmak müzakere etmek istiyoruz. Elimizi uzatıyoruz, elimizi boşta kimse bırakmasın. Toplum kesimlerine sesleniyorum; bir kuruluşa bir partiye seslenmiyorum bunu çarpıtıyorlar. Seçimlerde ne yapacağımızı açıkladık. Bu konuda en şeffaf en açık politikayı biz izliyoruz. Kapı arkasında gizli senaryolar içinde yokuz biz. Biz halkın önünde müzakere ederek yol alıyoruz ve bu toplumda herkesle müzakereyi yürütmek için çalışmaya ve bu yolda yürümeye kararlıyız.

MUTLAKA KAZANACAĞIZ

Böyle coşkulu bir  topluluk karşısında insan açıldıkça açılıyor. Ama daha çok buluşacağız, buluştukça çoğalacağız, çoğaldıkça yolumuz genişleyecek. Biz bu ülkenin bütün ezilenlerini, dışlananlarını, yoksullarını, emekçilerini, kadınlarını, gençlerini bu ülkenin yönetiminin anahtar gücü yapmaya kararlıyız. Önümüzdeki hedef yeni bir başlangıçtır, yeni bir başlangıç barışla gelecektir. Bütün bunları halkların mücadele gücü ve iradesiyle başaracağımıza inanıyoruz. HDP fikriyatı, HDP’de buluşacak halkların ortak iradesi mutlaka kazanacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. HDP ve birleşeceği bu ortak irade olmadan bu ülkede krizlerden çıkmak bu rezaleti bitirmek mümkün değil. Demokrasi, barış, adalet, eşit yurttaşlık, ortak özgür gelecek için buradayız. Burada olacağız ve mutlaka kazanacağız.” (ANF)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑