Gündem

Published on Ekim 26th, 2020

0

Avrupa Konseyi Türkiye’den Eylem Planı bekliyor

Vicdani Ret Derneği, Avrupa Bakanlar Komitesi’nin Türkiye’den talep etmesine rağmen vicdani ret hakkına dair ilgili düzenlemeleri yapmadığını bu nedenle de vicdani retçilerin sivil ölüme terk edildiğini açıkladı.

“Yasama Tedbirleri ve İnsan Hakları Kısıtlamaları Gölgesinde Türkiye’de Vicdani Ret Hakkı İzleme Raporu” yayınlandı.

Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin nitelikli izlemesi altında yer alan Ülke Grubu davaları kararlarının uygulanmasıyla ilgili Vicdani Ret Derneği’nin de içerisinde olduğu altı farklı örgütçe hazırlanan rapor, Türkiye’nin vicdani ret hakkını tanımamakta ısrarcı olduğunu gözler önüne seriyor.

Türkçe çevirisi tamamlanan rapor, geçen aylarda Avrupa Bakanlar Komitesi’ne sunuldu. Komite aldığı kararlarla Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni vicdani ret hakkı ile ilgili etkin adımlar atmaya ve vicdani ret hakkını tanımaya çağırdı.

“Türkiye vicdani ret hakkını yok sayıyor”

Vicdani Ret Derneği, 2021 Haziran ayında kadar, hükümetten vicdani ret hakkıyla ilgili bir eylem planı bekleyen Komite’nin kararlarını, Türkiye’de süren vicdani ret hakkı mücadelesi açısından heyecan verici olduğunu belirtti.

“Hükümetin ilgili adımları atmasını istiyor ve vicdani reddi uluslararası insan hakları standartları uyarınca tanıması gerektiğini yeniden hatırlatıyoruz” diye seslenen dernek üyeleri, raporu duyurdukları yazılı açıklamada süreci şöyle özetledi:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2006’da aldığı kararla, vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin defalarca gözaltına alınmasıyla ilgili yapılan başvuruda, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetmişti. Bakanlar Komitesi Türkiye’de vicdani ret hakkının ele alındığı Ülke Grubu davalarını 2007 yılında “nitelikli izleme” kapsamına almıştı.

“Vicdani Ret Derneği olarak İnanç Özgürlüğü Girişimi, Norveç Helsinki Komitesi (Norwegian Helsinki Committee), Uluslararası Savaş Karşıtları (War Resisters İnternational), Avrupa Vicdani Ret Bürosu (European Bureau for Conscientious Objection) ve Connection e.V ile birlikte, Etkiniz desteğiyle, Ülke Grubu davaları kararlarının uygulanmasıyla ilgili bir izleme raporu hazırladık. Hazırladığımız bu raporu, geçen aylarda düzenlenen Bakanlar Komitesi toplantısı öncesinde Komiteye sunduk.”

‘Türkiye, vicdani ret hakkına dair tedbir alındığını iddia etti’

“Söz konusu izleme raporumuz, Türkiye’de vicdani ret hakkının mevcut durumuna ilişkin bir bilgilendirme yapmanın yanında; Hükümetin Bakanlar Komitesi’ne vicdani ret hakkıyla ilgili sunduğu Eylem Planını ve vicdani ret alanında çalışma yürüten sivil toplum örgütlerinin yorum ve önerilerini de ele alıyor.

“Türkiye Hükümeti, 31 Mart 2020 tarihinde Komite’ye sunduğu Eylem Planında vicdani ret hakkına ilişkin çeşitli tedbirlerin alındığını iddia etti.

“Eylem Planında, bedelli askerlik uygulamasını vicdani ret hakkına bir alternatif olarak sunan Hükümet, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mekanizmasını vicdani retçilere yönelik bir yasama tedbiri olarak sundu. Bunun yanında, Yargı Reformu Stratejisi ve İnsan Hakları Eylem Planı’nın da Ülke Grubu davalarına yönelik yürütme tedbirleri kapsamında yer aldığını belirtti.”

‘Vicdani retçiler hüküm giyme riski altında’

“Bakanlar Komitesi, 2012 yılında aldığı kararda, Türkiye’yi vicdani retçilere yönelik gerekli yasama tedbirlerini almaya, retçiler için etkili ve erişilebilir bir prosedür sağlamaya davet etmişti. Ancak Türkiye, 2012’de alınan bu karara rağmen, vicdani retçilere defalarca kovuşturma ve hüküm giyme riskini ortadan kaldırmaktan uzak bir şekilde, vicdani ret hakkını yok sayıyor.

“Askeralma Kanunu ile bedelli askerlik uygulaması vicdani redde bir alternatif olarak sunulmak istense de vicdani retçilerin başvurabilecekleri bağımsız ve tarafsız bir mekanizma yaratılmadı, vicdani retçiler idari para cezaları ve sürekli yargılanmalarla karşı karşıya bırakıldı, sivil ölüme maruz kaldı. Yani 2012 yılından bu yana hükümet vicdani ret hakkına dair herhangi bir adım atmazken, retçilerin yaşadıkları hak ihlalleri ve kısıtlamalar da katmerlendi.”

“Bedelli askerlik bir alternatif değil”

Uluslararası beş farklı örgütle birlikte hazırlanan İzleme Raporu’nda Türkiye Hükümeti’nin vicdani ret hakkını uluslararası insan hakları standartları uyarınca tanımama noktasında ısrarcı olduğuna da vurgu yapıldı.

“Vicdani retçilerin AYM başvuruları görmezden geliniyor”

İzleme Raporu’nda şu noktalara dikkat çekildi:

“Askeralma Kanunu ile getirilen bedelli askerlik uygulaması, zorunlu askerliğe karşı vicdani reddini açıklayan bireyler için bir alternatif değil. Vicdani retçilere yönelik idari para cezaları ve cezai soruşturmalar, retçiler için “sivil ölüm” koşullarını sürekli hale getiriyor.

“Hükümet Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mekanizmasını vicdani retçilerin kullanabileceği bir yol olarak önerirken; 2012 yılından bu yana AYM’ye yapılan ve hala sonuçlanmayan 20’yi aşkın başvuruyu görmezden geliyor.

‘Eğitim hakları engelleniyor’

“Vicdani reddin bir insan hakkı olarak tanınmaması sebebiyle, retçilerin siyasi hakları ve hareket özgürlükleri kısıtlanıyor, eğitim hakları engelleniyor.

‘İstenen bilgiler AİHM’e iletilmedi’

“Bakanlar Komitesi, Ülke Grubu davalarına ilişkin aldığı son kararlarla, Türkiye Hükümeti’nden vicdani retçilerin sayısı ve AİHM kararlarında vicdani retçilere yönelik idari para cezaları, kovuşturmalar ve mahkûmiyetler hakkında geçen Eylül ayına kadar istatistiki bilgi talep etti. Ancak ulaşabildiğimiz bilgilere göre hükümet tarafından bir bilgi gönderilmedi. Bakanlar Komitesi, Türkiye’yi eylem planı hazırlamaya davet etti.”

Herkese vicdani ret çağrısı

Derneğin açıklamasında, son olarak şu noktalara vurgu yapıldı:

“AİHM kararlarında ismi geçen tüm başvurucular için idari para cezaları, adli sicil kayıtları gibi sivil ölüme neden olan her türlü kaydın silinmesini, tekrar ceza tehdidine maruz kalmamalarının sağlanmasını istedi. Komite ayrıca 21 Haziran 2021’den önce Türk Hükümeti’ni vicdani ret hakkına dair somut önerilerle bir eylem planı hazırlamaya davet etti.

“Bakanlar Komitesi’nin verdiği bu son kararlardan dolayı umutluyuz. Hükümet, vicdani reddi uluslararası insan hakları standartlarına uygun bir şekilde tanıyana ve vicdani retçilerin sivil ölüm koşulları son bulana dek çalışmayı sürdüreceğiz.

“Bu raporla birlikte, herkesi, Türkiye’de yasama tedbirleri ve insan hakları kısıtlamaları gölgesinde bırakılan vicdani ret hakkını konuşmaya, tartışmaya ve bu hakkı kullanmaya çağırıyoruz.”

Vicdani ret hakkında

Türkiye Anayasanı her vatandaşa din ve vicdan özgürlüğü hakkı tanıyor. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinde de bu hak sözleşmeye taraf tüm ülkelerin vatandaşlarına tanımak zorunda olduğu haklar arasında din ve vicdan özgürlüğü hakkı bulunuyor.

Bu nedenle her ne kadar yasal düzenleme yapılmamışsa da Türkiye’de vicdani ret hakkının olduğunu söylemek doğru olacaktır. Ancak bu hak, hükümet tarafından bu hakkın ne şekilde kullanılacağı yönünde yasal düzenleme yapılmadığından bu hak sürekli ihlal ediliyor.

Vicdani reddin gerekçeleri nelerdir? Kişiler neden vicdani retçi olur?

İnsanları, vicdani retçi olmaya yönelten çeşitli nedenler vardır:

*Birey savaşlara karşı olabilir ve savaşların yürütücüsü olan ordulara hizmet etmek istemeyebilir.

*Birey, politik görüşleri doğrultusunda ordusuz, sınırsız, devletsiz, özgür bir dünyada yaşamak istiyor olabilir.

*Birey, emir almak ve vermek, itaat etmek ve hükmetmek istemiyor olabilir.

*Birey, şiddet kullanmayı ve insan öldürmeyi öğrenmeyi istemiyor olabilir.

*Birey, ( Yehova Şahitleri örneğinde oluğu gibi) dini inaçları gerekçesiyle savaşa, savaşmaya, savaş eğitimi almaya, insan öldürmeye karşı olabilir.

İlk vicdani retçi Tayfun Gönül

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Tayfun Gönül, 1989’da yani 32 yaşında, vicdani ret açıklaması yaptı, “Beni zorla askere almaları vicdan özgürlüğünün ihlalidir” savıyla, zorunlu askerlik uygulaması için devleti mahkemeye verdi.

Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 30 Temmuz 2012’de hayatını kaybeden Gönül, zorunlu askerliğe karşı çıkış nedenini şöyle açıklıyordu:

“Askerliğe karşı çıkma nedenim; zor ve uzun olmasından değil, çünkü ben doktorum, herkes bilir ki doktorlar zaten sıradan erler gibi bir askerlik yapmaz, hayli rahat geçer. Tam tersine askerlik yapmayı reddetmek, bir doktor için yaşamını daha zor koşullarda sürdürmektir. Benim karşı çıkışımın nedeni ahlaki. Bu açıdan paralı ya da parasız, uzun ya da kısa dönem benim için fark etmez. Orduya katılmak militarist aygıtın parçası olmak demektir. Bunun ahlaki sorumluluğunu üstlenmek istemiyorum.”

(Bianet)

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑