Makaleler

Published on Kasım 27th, 2020

0

Aylardan Kasım, ince bir sızıdır yüreğimizde – Hilmi Toy

Günlerdir yoğun bir mesai ile Muharrem Ustanın anılarını yazıyordum. İlk yazımı bitirmiş, bir yandan yazdıklarım üzerinde düzeltmeler yapıyor, diğer yandan da tanıdıklarından anılarını yazanların yazılarını ekliyordum. Önce bir iki sayfa düzelti işleri yaptım, sonra 15 Kasım’da 40 yıl önce aramızdan ayrılan “Duvarda asılı bir resmi bile olmayan Ekrem İnelaş” üzerine yazmak için yeni sayfa açtım. Tam yazıya başladım, haber geldi “Yalçın ustayı kaybettik!” Ağırdı acısı, sızısı derinlik bıraktı yüreğimde.

16 Kasım, Yalçın Usta, Antep’ten Usta da bugün vedasını bırakmış gün üstüne. Son tutuklandığımda Silivri’de yazıştığım sevgili Hülya, “Aylardan Kasım, bir ince sızıdır yüreğimde!” diye yazmıştı Kasım tarihli bir mektubunda. Yalçın usta için yazarken Hülya’nın sözü geldi aklıma. Yazının başlığını Hülya’dan aldım.

iseli arkadaşım, Karşıyakalı arkadaşım. Karşıyakalıyız biz, yüreği avuçlarında, kabına sığmayan gençleriz o dönem. Karşıyaka’nın hemen her sokağında ayak izimiz, duvarlarında yazı, afiş izimiz vardır. Urfalılar Kahvesinde, Kelleci’nin Kahvesinde, Boyno Mamed’in kahvesinde sohbetlerimizin, hareretli tartışmalarımızın yankısı vardı. Şimdilerde 78’liler olarak anılıyor ya da tanımlanıyor o dönem. İşçi, emekçi bir arkadaşımızdı Hasan Yalçın. Gönlü geniş biriydi. İnançlı biriydi. Devrim ve sosyalizm davasına gönül vermiş arkadaşlardan biriydi. Nice kavgalara girmiş çıkmış biriydi. İzini taşırdı hala ayağında yediği kurşunların.

Bu uğurda işkenceli sorgulardan da geçti yolu, hapishanelerde de yattı. Dostluklara değer verir, dostlarını severdi. Hayatın acılarını çok çekti, incindiği de oldu çokça. Ama işçi sınıfından, emekçilerden, ezilen halklardan yana safını hiç değiştirmedi. Geleneğin izinden geleceğe yürüyenlerdendi.

Türkiye’de 2004 Yerel Seçimleri vardı. Basından aday listelerini takip ediyorum. Bir de baktım Hasan Yalçın Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) adına Antep’den Şehitkamil Belediyesi Bağımsız Başkan adayı. Yine sokak sokak harıl harıl seçim çalışması yürütüyor Karşıyaka’da. Yaratıcı bir çalışma yapıyor, yeni araçlar buluyor, çalışmayı ilgi odağı haline getiriyordu. Tablacıların El Arabasını “Seçim Arabası” olarak dizayn etmiş, onunla sokaklarda propaganda yapıyor, seçim broşür ve bildirilerini işçi ve emekçilere ulaştırıyordu. “Zengin, burjuva partilerin ve adayların Mercedes, Audi, BMW gibi lüks seçim arabaları var, işçi ve emekçilerinde Emekçi Seçim Arabası var” demeci basında manşet olmuştu o dönem.

2011 yılında 30 yıl sonra ilk kez ‘Anılar Buluşması’nda buluştuk. Anıları yadettik. 30 yıldır aynı şehirde yaşayıpta görüşemeyenler, aynı gök kubbenin altında yaşayıpta uzak uzak diyarlarda, gurbet ellerde yaşayanlar olarak buluştuk. Çok duygulu anlar yaşadık 30 yılın ardından. Kendimize o buluşmada söz verdik, ‘Anılar Buluşması’nı her yıl yapmaya. Sonra da ara ara hep görüştük, yazıştık, buluştuk biz Hasan’la. Her yıl gelenekselleştirdiğimiz her ‘Anılar Buluşması’nda eksilmedi, arttı katılımcılarımız. İlk buluşmadan başlayarak her buluşmanın mutfağındaydı daha çok, anıların da mutfağında oldu hep Yalçın Usta.

Sevgili eşini, can yoldaşını bolca hastanelere götürür, bazende gezmelere sağlık için. Bu gidiş gelişleri de hep paylaşır sosyal medyadan. İki gün önce yine hayat arkadaşı Hatice’yi hastaneye götürdüğünü paylaşmıştı. 14 Kasım günü de “Arkadaşlar çok kötü hastayım, kendinize iyi bakın, bir süre yazamayabilirim. Çok ama çok kötüyüm. Usta” diye paylaştı. İki gün sonra veda haberini aldık. Bir süre yazamayabilirim demişti, şimdi hiç yazamaz oldu.

Üzgünüm, hem de çok üzgünüm. Birer birer eksiliyoruz hayattan. Bugün bir dost daha eksildik. Anılar Buluşması bir kişi daha eksildi. Nihat, Berham, Tatlıcı Mamet, Muharrem Usta ve şimdi de sen…

Ortaokul ve Lise’den beri arkadaşlar. Arkadaşlıkları, dostlukları hiç bozulmayanlardan biridir Davut: “Hayatımız boyunca ailemizin dışında yaşamı ortaklaştığımız dostlarımız arkadaşlarımız olmuştur. Kimi girip çıkmıştır, kimi yaşamımız boyunca hep yanımızda olmuştur. Beraber kahırlanıp beraber sevindiğimiz dostlarımızın sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Ölenle ölünmez demişler ama her dostun kaybı yüreğimize bir kor alev gibi düşer; ölene dek sürer bu yangın. Anılar hep canlı kalır da ölüm anı düşünce usa her şey bulanıklaşır.

Aynı romanın kahramanlarıydık. Bu halkın sevdalısıydık. Fedakârdık, yiğittik. Aşkla sürdürdük hayatımızı, dosta güvenmeyi öğrendik. En önemli şeyimizi, yani canımızı emanet ettik birbirimize; korkmadık arkamızı dönmeye. Uzun zaman görmediklerimizi bile hep sorduk. Bir gün mutlaka kesişir dedik yolumuz, kesişti de. Ama Hilmi’nin de dediği gibi eksilmeye başladık. Bu roman son kahraman ölene dek sürecek ve türküler sonsuza kadar devam edecek… Seni hiç unutmayacağım Hasan Yalçın İlhan. Işıklar içinde uyu.“ diye yazdı ardından.

Nesrin okuldan, Karşıyaka Lisesi’nden arkadaşı, hem de komşusu. “Hilmi, inanamadım duyunca, sanki ebediyete göçeceğini bilir gibiydi son telefon edişinde, ‘sesini duymak istedim, iyi misiniz, sağlığınıza dikkât edin’ dedi. Çok üzgünüm çok“ diyordu. Bir dost daha eksilirken söylenecek sözlerde eksiliyordu. “Nesrin, bende inanamadım. Hastanede aradığımda “ya Hasan, şu hastane resimlerini, haberlerini paylaşma artık” diye serzenişte bulundum. ‘haklısın yoldaş, ama bu kez kötü’ dedi bana da. Bir şey diyemedim, kendi veda haberini kendi yapar gibiydi. Üzgünüm…“ diye yazabildim.

„Başınız sağ olsun güzel dostum. Sonbahar çok acı dolu geçiyor. Sararmış yaprak gibi dökülüyor dalından insanlar. Hele genç ölümler yakıyor, yıkıyor geride kalanları…“ diyordu her yaşta türkülerini dinlediğimiz, Hasan Yalçın’ında saz çalıp türkülerini bize okuduğu Volkan Yağan.
„Hoşçakal usta… Antep’in sıcağında duvar örme de çırağın, türkü söylerken vokalin olduk. Ama her daim dost olduk. Işıklar yoldaşın olsun!“ diyor geride kalan yılları ve paylaşımları yadederek Özgür Köse.

Karşıyaka’da yaşamının tanıklarından Mehmet Akgün. O’da bir Karşıyakalı sayılırdı 70’li yılların sonlarında. 90’lı ve 2000’li yıllarda da Antep’li tanığıdır mücadele yaşamının. Tanıklığını söze dökmüş; „Güle güle yapıcı ustası, emekçi yoldaşım. Fırtınalı yıllar seni bilir, seni bilir bildirilerinle aydınlattığın gecekonduların emekçi yoksulları. Mütevazi yaşamın örnektir, geride bıraktığın ardıllarına. Huzur içinde yat! Daima yüreğimizde yaşayacaksın!“ derken Mehmet Akgün.

Beyaz: “78 kuşağı devrimcilerinden yoldaşımız Hasan Yalçın İlhan hayata veda etti, ışıklarda yat, yattığın yer incitmesin seni. Bu hayat çok incitti ama eğilip bükülmeden yaşadın hayatı, ruhun şad olsun yoldaş. Acımız büyük!!! Bir devrimciyi daha uğurladık. Tek kelime ile adam gibi yaşayıp, insanca yaşayıp, yaşamla ölümarasındaki bu kısa ömrü değerlerimizle tamamlamalıyız. Yani adam gibi yaşayıp, adam gibi gitmeliyiz. Gidenler anılarımızda, kalanlar dostluklarımızda yaşasın.” diye duygu ve düşüncelerini paylaşmıştı.

Karşıyaka’dan hem mahalle arkadaşı, hem de aynı saflarda mücadele ettiği yoldaşlarından Kamber; “Üzülmemek elde değil.Her ne kadar bir dostumuzun dediği gibi hayattan birer birer eksiliyoruz desekte önemli olan bu köhne düzene kafa tutup duruşunu sergilemek. İşte Hasan yoldaş hepimizin bildiği gibi faşizmin o baskısına rağmen kapitalizmin sömürü çarkına karşı baştaişçi sınıfı ve ezilen halkların kurtuluşu olan devrim ve sosyalizmin kızıl bayrağını kalenin burçlarına dikip, uğruna bedel ödeyen emekçi bir yoldaşımızdı. Onun için ölümsüzdür Hasan yoldaş.Anısına saygıyla…” diyerek duygularını paylaştı.

Karşıyaka’nın eksilerinden değil artılarından ve her sokağında izi olanlardan Vedat ise; „Çocukluk arkadaşım, can yoldaşım Hasan Yalçın İlhan’ı kaybettik, yıldızlar yoldaşı olsun. Kalbimiz üşüdü, yüreğimiz titredi, olmadı be usta, bir Sonbahar da bırakıp gitmek olmadı.” diyordu.
Paris’ten Hüseyin: „Arkadaşlar hepimizin başı sağolsun. Allah gani gani rahmet eylesin. Öyle üzgünüm ki söyleyecek söz bulamıyorum. Bir an bütün çocukluğumuz ve gençliğimiz gözümün önünden geçti. Hele bazen dışarda tartışıp da sınıfa girince tekrar hiçbir şey olmamış gibi yan yana oturuşumuz adeta gözlerimde canlandı. Ne diyelim sevgili arkadaşım uğurlar olsun demekten başka“ diyordu sıcağı sıcağına haberin.

Birbirlerine emeği en çok geçenlerden Özcan’da: „Işıklar içinde uyusun sınıf arkadaşım Hasan Yalçın İlhan.“ demiş.

Mustafa Hoca: „Yalçın Usta, Gözükızılın yerinde ‘Anılar Buluşması’nda onca arkadaşa salata yaptı, kebab yaptı, içmediği halde yoldaşlarına oğlu ile beraber hizmet etti. Saz çalıp türküler söyledi, şakalar yaptı. Bir film şeridi gibi gözümün önünde canlandı. Işıklar içinde uyusun. Hepimizin başı sağolsun“ derken onun emekçiliğine, yoldaş canlılığına işaret ediyordu.

Arkadaşlarının başı ağrısa, bir derdi, bir sorunu olsa elini uzatır, koşar adım gider, ilgisiz kalmaz Yılmaz. İlk duyan olur ve ilk paylaşan dostları, arkadaşlarıyla Yılmaz. Yılmaz’da; „Merhaba, Yalçından önce aramızdan ayrılan yoldaşlarla ilgili hepsinin ayrı mazeret ve bizi önceden alıştırdıkları vardı. Berham ve Nihat hastaydı, bekleniyordu. Muharrem Usta ve Tatlıcı Memet yaşları itibariyle Türkiye’nin ortalama ömür sınırında öldüler. Hasan Yalçın alıştırmadan gitti, arkadaşlar hepimiz artık pat diye düşüp gidebilecek sınırdayız. Bu nedenle kırmadan dökmeden, aile içinde özlenecek, arkadaşlar içinde de anılacak şekilde yaşayın, yaşayalım. Herkese sağlıklı günler diliyorum“ dedi geride kalanlarımıza.
Kadir’de üzüntüsünü paylaşırken bu Coronalı günlerde “iki arada bir deredeyim. Corona nedeniyle cenazeye gelmemek geçerken içimden, katılmamakta Hasan Yalçın Usta’nın anılarına saygısızlık olur diyorum” diyordu.
„Canı, sevdiklerinin bir arkadaşı idi. Söylenecek söz yok, çok üzgünüm“ diyor Remzi. O da bir Karşıyakalı, ‘Anılar Buluşması’nın müdavimi, Hasan Yılçın ile okul arkadaşı aynı zamanda Remzi. Sevgili Mesut ile ‘İkiz Taş’ gibiler. Mesut’ta bir dostunu, okul arkadaşını, mahalle arkadaşını yitirmenin acısını paylaşanlardan ‘İkiz Taş’ı gibi. Konuşunca bağıra bağıra konuşan Şükrü’de sessiz sakin, hepimiz gibi acısını yaşıyor yüreğinde. 

Haberi alır almaz ailesine ilk gidenlerden Bayram “Işıklar yoldaşı olsun!” derken, Adalı Tamirci “ışıklar içinde uyusun, yıldızlar yoldaşı, güller örtüsü olsun!” diyordu. “söylenecek söz bulamıyorum, başımız sağolsun!” diyordu Müslüm’de. Yolu uzak, gönlü yakın Adnan ise “başımız sağolsun. Işıklar içinde uyusun, güle güle Hasan Yalçın yoldaş” diyordu taa uzaklardan.
Karşıyakalılar bir dost daha eksildik sazı sözüyle. Güle güle demek düştü bize Antep’ten Usta… Uğurlar olsun Yalçın Usta. Yattığın yer incitmesin.

Anılarımızı armağan edelim sana bu Sonbahar salınırken. Seni bizden alırken bu Sonbahar, anılarımızı örtelim üstüne, üşümeyesin Usta.

Üzgünüz, hem de çok üzgünüz. Birer birer eksiliyoruz hayattan. Bugün bir dost daha eksildik. Anılar Buluşması bir kişi daha eksildi. ‘üç günlük dünya’ denilen yaşlardayız. Acı ama gerçek bu. Ortak acıları ortakça yaşayan ve özlemle anılan izler bırakmak gerekir. Bu hayatta yeterince kırılıp dökülen bir kuşağız. Vefalıydık, vebalini taşırız omuzlarımızda dost olmanın, dost kalmanın. Birbirimizin yüreklerine dokunarak yaşayan olalım geride kalan ahir ömrümüzde.

Bir acı daha ezdi yüreğimizi. Üzgünüz. Hepimiz için acı ve üzücü bir kayıp. Karşıyakalılar için daha büyük bir kayıp.

„Gidenin bir resmi kalır, asarlar duvara” demişti şair Edip Cansever. Senin bir resmin var duvarda asılı şimdi. Ancak, duvarda asılacak bir resmi bile olmayan Ekrem’i yazacağım seninde selamını yazacağım yalçın Usta.

Anılarına saygıyla, anılarınla yaşayan olacaksın gönlümüzde.


Hilmi Toy – SimurgNews- 27.11.2020


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑