Yaşam

Published on Ağustos 23rd, 2020

0

‘Bizi öldürmeyen şey güçlendirir’ mi? Yeni araştırma bu düşünceyi yanlışlıyor

Araştırma, Brown Üniversitesi ve Concepción Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortak çabasıyla yürütüldü.

“Seni öldürmeyen şey güçlendirir” sözü herkes tarafından o kadar kabul edilmiş durumda ki, günlük hayatımızdaki birçok konuşmada ve hatta ünlü şarkılarda bile bu sözü duyuyoruz. Ancak yeni bir çalışmaya göre, çoğu insan tarafından doğru kabul edilen bu düşünce aslında yanlış. 

Araştırmacılara göre geçmişte yaşadığımız stresli olaylar, gelecekte yaşayacağımız travmatik olaylara karşı bir direnç geliştirmiyor. Hatta yapılan araştırma, gerçeğin bundan tamamen farklı olduğunu gösteriyor: Geçmişte strese yol açan olaylar, insanları gelecekte yaşayabilecekleri travmatik olaylara karşı hassaslaştırıp, zihinsel bir rahatsızlığa yakalanma ihtimalini artırıyor. Brown Üniversitesi’nde psikiyatrik epidemiyolog olarak görev yapan ve araştırmanın başında bulunan Cristina Fernandez şöyle diyor:

“Doğal afetlerin sayısı her yıl artarken ve bu felaketlerin getirdiği hastalık, ölüm ve ekonomik sorunlar dünya tarafından tanınırken, yine bu felaketlerin neden olabildiği zihinsel rahatsızlıklar ne yazık ki görmesi gereken ilgiyi görmüyor. Bu araştırmanın, doğal afetlerin bu yönüne de ilgi çekmesini umuyoruz.”

Araştırma, Brown Üniversitesi ve Concepción Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortak çabasıyla yürütüldü. Araştırma ekibi, 2003 ve 2011 yıllarında 1160 Şililiyi inceledi. Bu yıllar, kayıtlara geçmiş en güçlü altıncı deprem ve ardından gelen tsunaminin Şili’yi vurduğu 2010 yılından önce ve sonraya denk geliyor.

Çalışma 2003 yılında başladığında, hiçbir katılımcının travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) veya büyük depresif bozukluk (MDD) geçmişi yoktu. 2010 depreminden sonra, hayatta kalanların %9,1’ine PTSD, %14,4’üne MDD tanısı konuldu.

Bu rahatsızlıklara sahip olma riski, özellikle birden fazla felaket-öncesi stres etkenine sahip kişilerde daha yüksek. Bu stres etkenleri; ciddi bir hastalık, bir yakının ölümü, boşanma, işsizlik ve finansal problemler olarak sıralanabilir. 

Felaket-sonrası PTSD riskinin artması için, bahsettiğimiz etkenlerden dört veya daha fazlasını felaket öncesinde yaşamış olmak gerekirken, durum MDD için daha farklı: Sayıdan bağımsız olarak, bu stres etkenlerinden birini bile geçiren insanların felaket-sonrası MDD riskinin daha yüksek olduğu belirtildi.

Araştırmacılar, genel olarak felaket öncesinde birden fazla stres etkenine maruz kalan Şilililerin, daha az stres etkenine maruz kalanlara göre felaket sonrasında zihinsel bir bozukluk gösterme riskinin daha fazla olduğunu söyledi. Brown Halk Sağlığı Okulu’nda epidemiyoloji profesörü olarak görev yapan ve makalenin baş yazarı Stephen Burka ekliyor:

“Ne yazık ki aynı şeyleri COVID-19 için söylemek de mümkün, daha şimdiden virüsün, siyahi ve Latin Amerikalılara nasıl daha fazla bulaştığını ve can aldığını görüyoruz. Elimizdeki bulgular, daha fazla stres altında kalan dezavantajlı grupların, pandemi sonrası süreçte zihinsel bozukluklardan daha ciddi bir şekilde etkileneceğini gösteriyor.”

(Artı Gerçek)

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑