Yazarlar

Published on Ekim 21st, 2020

0

Çarşı-pazar ve dış güçler – Muazzez uslu Avcı


Ve kim bilir sandığa daha da bilenerek gidiyorlar/gidecekler; ”Dış güçlerin yıkmaya çalıştığı iktidarı kurtarmaya”. İktidarın bu ”dış güçler ve düşmanlar!” söylemi hep kabul görüyor…

Gittiğim çarşı, pazar ve marketlerde hep kulağım açıktır. İnsanların tepkisini izlerim. Genellikle de sohbet ederim. O günün mevzusu ne ise buna ilişkin sorular sorarım. Bu huyum çoğunlukla da başıma bela olur. Çünkü bir fanatiğe çatma ve suçlanma tehliken hep vardır. İşte halkımızın bazılarından görmüş ve duymuş olduğum şu durum ve  diyalogları paylaşmak istedim.

PAZARDA

Müşteri: Fasulyenin kilosu kaça?

Pazarcı: 20  tl ama bu fasulye Erzurum fasulyesi, lokum lokum!

Müşteri: Yahu 20  olur mu çok pahalı, daha geçen yıl 10  tl’den alıyorduk.

Hem fasulye dediğin neki, toprağa bir tane atsan sana yüz tane fasulye veriyor. Tarım ülkesinde oluyor bunlar, yazık yazık!

Pazarcı: Fasulye bize dışardan geliyor amca maalesef memlekette yetişmiyor.

Müşteri: Hani Erzurum fasulyesi diyordun?

Pazarcı: Evet ama Erzurum’da yetişmiyor bu fasulye de dışarıdan geliyor.

Müşteri: Tuuu desene hep dış güçlerin işi!

MARKETTE

Müşteri: Off peynire bak kilosu 48  tl olmuş. Olur mu yahu bu vatandaş ne yiyecek? Tarım ülkesiyiz hayvancılık yapıyoruz ama peynir almaya gücümüz yetmiyor.

Tezgahtar: Ama inekler, yemler hep dışarıdan geliyor teyze. O yüzden pahalı.

Vıyy! desene hep dış güçlerin işi!

FIRINDA

Müşteri: Ekmeğe gene mi zam geldi?

Fırıncı: Ne yapalım abla, biz mi zam yapıyoruz?  Unun kilosu kaç tl oldu biliyor musunuz?

Müşteri:  Niye ki? Tarım memleketi değilmiyiz, buğday her yerde yetişiyor. Bu zamanlar da ne oluyor?

Fırıncı: Öyle deme abla! Buğday artık dışarıdan geliyor vergisiydi harcıydı,  çok  pahalandı .

Müşteri: Tuu desene hep dış güçlerin işi bunlar!

Abartmıyorum bunların çoğunu kulağımla duydum ve zaten, Diken’de  bugün bir yazıda  Murat Muratoğlu: ”Ülkenin yarısı, zamları dış güçlerin yaptırdığına inanıyor” diyor.

Dış güçlerin işine  inanmayanlar da var tabii, demek ki, geri kalan  yüzde ellisi de inanmıyor. Onlarla karşılaşmalarda hemen anlarsınız zaten. Markette pazarda alışveriş yaparken tepkileri daha farklıdır. Zamlar arttıkça gelirleri düştükçe hınçınlaşırlar. Bu kısım, en çok halkın diğer yarısına öfkelenirler: Genellikle tepkilerinde iktidardan çok  ”Bu koyun halka müstahak!” suçlaması vardır.

Çünkü insanların, güç karşısında sinmişliğinin acısını hep daha savunmasız ve ezik olana yüklerler. Diğer taraftan  açıkça görüşlerini dile getiremeyişinin altında hep bir şikayet edilme korkusu var. Ya market sahibi iktidara yakınsa, ya sözlerinden dolayı başına bir iş gelirse korkusu.

Ama görünen manzara berbat, akşam pazarlar kalabalıktır hep, gıdanın  en ucuzunu almak için. Marketler filan zaten orta sınıfın uğrak yeri haline geldi. Bazen market tezgahtarlarına da ”Kasa kuyrukları pek yok, eskisi gibi değil sanki? gibi bir tuzak soru soruyorum. Çoğu aynı fikirde olduğunu söylüyor. ”Alışveriş yapanların da eskisi gibi savruk olmadığını, herşeyi gramla ve ölçüyle aldıklarını ve genellikle temel gıdalardan aldıklarını” söylüyorlar.

Gelgelelim yüzde 50 içinde bulunduğu bu zam ve yoksullaşma  durumu hala dış güçlere yüklüyorsa, demek ki iktidarın ”masumiyeti” henüz bozulmadı onların nezdinde. Ve kim bilir sandığa daha da bilenerek gidiyorlar/gidecekler; ”Dış güçlerin yıkmaya çalıştığı iktidarı kurtarmaya”. İktidarın bu ”dış güçler ve düşmanlar!” söylemi hep kabul görüyor.

Çünkü bu insanların evlerinin içinde tv kanallarından hiç eksik olmayan biri söylüyor bunları. Halk bilinçsiz ne yapsın. Belki de yeterli beslenemedikleri için düşünemiyor çoğu. Ama düşünceleri bu ”Koskoca devletli adam, dini bütün bir adam bize yalan mı söyleyecek” diye düşünüyorlar.

Son seçimlerde idi sanırım, HDP’de görevli bir gençle muhabbet etmiştik. Annesinin hala AKP’ye oy verdiğini söylemişti. Niye AKP’ye oy verdiğini  ise annesi şöyle açıklıyormuş ”Oğlum dini bütün namaz kılan, abdest alan biri bizi kandıracak değil ya” diyormuş.

Oğlu da buna razı gelecek değil tabi annesine epey bir propaganda yapıyormuş ama “annem nuh diyor peygamber demiyor” demişti.

İşte böyle memleketimizin insan manzaraları, umarım benim görüşüm astigmattır.


Muazzez Uslu Avcı – 21.10.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑