Makaleler

Published on Ağustos 2nd, 2021

0

“Ciğerime sıçrayan bu acıyı kim dindirebilir”! | Hüseyin Y.

Kim…

Acının ne dili ve dini ne de ırkı ve cinsiyeti olur.

“Tolstoy; acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının 

acısını duyabiliyorsan, insansın derdi”!

Sorun insan olarak dünya gelmek değil, her şeye karşın yaşarken insan olmak ve insan kalabilmektir.

(…) Gözümün önünde onlarca namussuz tarafından tecavüze uğradıktan sonra boğazı kesilerek katledilecek kızımın yüzüne baktım… 

Kararlı bir şekilde silahımı çıkardım, “arkanı dön ciğer parem, yavrum”, dedim… 

Bana gülümseyerek “seni çok seviyorum babam, ellerine kurban olduğum, beni derin göm cesedimi lekelemesinler” diyen kızımın kanı ciğerime sıçradı”!..

Bu hikayeyi her okuduğumda, bu resmi her gördüğümde yüreğim paramparça olur.

Susarım!

Bu Ezidi babanın kör, sağır ve dilsiz dünyaya inleyen çığlığıydı!

Kim duydu?

Ne kadar duyuldu!

3 Ağustos 2014 tarihi; Ezidi halkımızın ve dünya mazlum halkalarının ve Kürt halkının tarihinde asla unutulmaz ve hala kanayan derin bir yarasıdır Şengal!

Ama onlar bunu duymadı!

Hayır, duymak istemiyorlardı. Tıpkı Halepçe gibi, Dersim gibi, Ağrı ve Zilan gibi.

Evet, bugün bu soykırımın 7. yılında İŞİD ve tarihi bütün islami faşist barbarlığı ve hele de içimizdeki tarifi ve affı olmayacak KDP’nin dün ve bugünkü işbirlikçi tarihi  ihanetini kınarken, yaşamını yitiren binlerce Ezidi kardeşlerimizin anısı önünde saygıyla eğilirim.

Lakin, kirletilmiş bu dünyada temiz kalabilmenin de büyük bir bedeli oldu! 

Ki onlar, dünyadaki öteki bütün halklardan 73 kez daha çok ödediler bu bedeli!

Hala bilinmeyen binlerce Kadının, çocuğun ve hala açılmamış katledilen insanların toplu mezarları duruyor!

74. olmaması için; acilen, bu fermanın uluslararası bir soykırım olarak birleşmiş milletler nezdinde derhal tanınması!

Şengal’in özerk demokratik yapısı ve kendi öz savunması ile resmi bir statüye kavuşması ilk ve esas adımların başında olmalı!

Her gün üç kez yüzünü güneşe dönen bu mazlum halkın sesi olmak dünya insanlık camiasının ertelenmez tarihi bir sorumluluğu olmalı.

Yaşanan bütün fermanların, katliam  ve soykırımların dört parçada bu yüzyılın en mazlum ve sahipsiz bu halkın kuşkusuz en derin sebebi ve “suçu” Kürdün bu cihanda lakin devletsizliğidir!

Nereye kadar.

Hep devletsizler mi ölür!.

Saygılarımla 


Hüseyin Y. – 02.08.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑