Published on Ocak 5th, 2021
0Dağ, İsviçre’de ihmal sonucu öldü
Suruç gazisi Sezgin Dağ, 13 Kasım günü İsviçre’de kaldığı mülteci kampında ihmaller sonucu yaşamını yitirdi. Abisi Murtaza Dağ ve İnsan Hakları Dayanışma Derneği İsviçre yönetiminden Hukukçu Fazıl Ahmet Tamer, yaşanan süreci değerlendirdi, Sezgin Dağ’ın ihmaller sonucu yaşamını yitirdiğini söyledi.
Suruç gazisi Sezgin Dağ’ın ölümü, İsviçre’de mültecilere yönelik yaklaşımı ve sağlık sistemindeki sorunları gündeme getirdi.
Sezgin Dağ, Türkiye’de Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP), İsviçre’de İsviçre Göçmen İşçileri Federasyonu (İGİF) içinde aktif olarak çalışan, politik bir mülteciydi.
Sezgin Dağ, 28 Ağustos 2020’de İsviçre’ye gelerek politik mülteci olarak başvuruda bulundu. Önce Bern merkezde bulunan iltica kampına daha sonra da Bern Kantonuna bağlı Lyss kentinde bulunan mülteci kampına gönderildi. Dağ, hayatını kaybettiği 13 Kasım günü, sağlık sorunları nedeniyle hastaneye gitti. Röntgen ve kan tahlillerinin ardından “durumunda kritik bir şey olmadığı” söylenip, ağrı kesici ilaç verilerek kampa geri gönderildi. Gece fenalaşan Dağ, kamp çalışanları tarafından çağrılan bir taksi ile tek başına tekrar hastaneye giderken yolda bilinci kapandı ve hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı.
20 KURUMDAN ORTAK TALEP: SORUMLULAR YARGILANSIN
Dağ’ın ölümünün arkasında mültecilere yönelik bakış, ihmal ve özensizlik
olduğunu söyleyen 20’ye yakın kurum, bir komisyon kurarak sürecin
takipçisi olmaya başladı. Konunun bir an önce aydınlatılması ve
sorumluların yargılanmasını isteyen komisyon bileşenleri, 21 Aralık günü
Bern’de bulunan İltica Dairesi Merkezi (SEM) önünde basın açıklaması
yaptı, yetkililerle görüştü.
Eyleme aralarında İGİF, SKB, FEDA, CDK-S, SYKP, İTİF, ROTA, Migrantis Selbtorganisation, İHDD, Linke PoC / Migrantifa, PangeaKolektif, Migrant Solidarity Network, Devrimci Cephe, Mor Kızıl Kolektif, ATİK, KKP, Kutüsch’ün yer aldığı onlarca organizasyon destek verdi.
‘KARDEŞİM SURUÇ KATLİAMINDA YARALANDI’
Kendisi de 2.5 yıldır İsviçre’de politik ilticacı olarak yaşayan Dağ’ın kardeşi Murtaza Dağ ve İnsan Hakları Dayanışma Derneği İsviçre yönetiminden Hukukçu Fazıl Ahmet Tamer yaşanan süreci ETHA’ya değerlendirdi.
Yaklaşık 2.5 senedir İsviçre’de bulunan Murtaza Dağ henüz iltica başvurusunun cevaplanmadığını ve Zürih kantonunda kampta kaldığını belirterek, kardeşinin ani ölümü karşısından çok üzgün olduğunu ve bu durumun bir an önce aydınlatılmasını istedi. Dağ kardeşinin Suruç katliamındaki bombalı saldırıda yaralandığını hatırlatarak, bu saldırı sonucu vücudunda ve kalbine yakın yerlerde şarapnel parçaları olduğunu belirtti.
Murtaza Dağ, daha önce de kalp krizi geçirdiği için kalbine stent takılan kardeşinin İsviçre’ye geldiğinde detaylı sağlık kontrolünden geçirilmesine rağmen, şehre uzak bir köy kampına gönderilmesinin ihmalin başlangıç noktası olduğunu söyledi. Kardeşinin sağlık sorunlarından dolayı en azından doktor bulunması zorunlu bir kampta kalması gerektiğini belirten Dağ, buradan başlayan ihmallerle kardeşinin öldüğüne dikkat çekti. Dağ, bütün sorumluların bir an önce ortaya çıkartılmasını istediklerini, bunun için yaklaşık 20 organizasyondan oluşan bir komisyon oluşturarak yasal süreci başlattıklarını belirtti.
Taleplerini iletmek için 21 Aralık günü SEM’in önünde bir araya geldiklerini belirten Dağ, kardeşinin şüpheli ölümünün arkasında, kamp yetkililerinin mi, sağlık sorunu hakkında bilgi vermeyen İltica Dairesi Başkanlığı’nın (SEM) mı, yoksa bir gün önce gittiği ve ağrı kesici verip kampa gönderen hastane yönetiminin sorumlu olduğunu öğrenmek istediklerini söyledi.
Kurmuş oldukları komisyonun mülteci kamplarında ihmal sonucu yeni ölümlerin yaşanmaması için birçok girişimde bulunduğunu belirten Dağ, yasal sürecin de takipçisi olduklarını kaydetti.
MÜLTECİ KAMPLARI ÖZEL ŞİRKETLERE DEVREDİLDİ
Kardeşinin kaldığı Lyss iltica kampının ORS isimli bir özel şirket
tarafından yönetildiğini belirten Dağ, şirket çalışanlarının denetimi
konusunda ciddi şüpheleri olduğunu söyledi. İltica Dairesi Başkanlığında
yaptıkları görüşmede bu şüphelerini dile getirdiklerini ifade eden Dağ,
kardeşinin kampta kalp krizi geçirdiğinde, ağzından köpük geldiğini,
vücudunun titrediğini, buna rağmen ambulans yerine taksi ile tek başına
hastaneye götürüldüğünü hatırlattı. Abi Murtaza Dağ, buna ilişkin SEM
tarafından idari bir soruşturma yapılıp yapılmadığını bilmek
istediklerini kaydetti.
Mülteci kamplarında ihmal sonucu kaç kişi ölüyor bunun açıklanmasını isteyen Murtaza Dağ, kamplar özel şirketlere devredildiğinden beri sağlık ve hukuksal birçok mağduriyetin arttığına dikkat çekti.
Hazırladıkları dosyayı SEM yetkililerine sunduklarını söyleyen Dağ, bundan sonra böylesi ihmaller sonucu kimsenin ölmesini istemediklerini belirtti. Açılacak bir idari soruşturmanın takipçisi olacaklarını vurgulayan Dağ, ailesi ve dostları olarak da soruşturma sonucuna göre dava açacaklarını kaydetti.
Kardeşinin hak ve özgürlükler açısından yoksun olan ve faşizmin yoğun olduğu bir ülkede bombalı bir saldırıdan yaralı kurtulduğunu ve politik sorunları yüzünden İsviçre’ye gelerek can güvenliğini sağlamak istediğini dile getiren Dağ, “Zorlu iltica prosedürleri ve sağlık sorununa gösterilen özensizlik, yaşadığı stresi arttırarak belki ölümüne neden oldu” şeklinde konuştu.
ADLİ SORUŞTURMAYA DAİR BİLGİ VERİLMİYOR
İnsan Hakları Dayanışma Derneği İsviçre yönetiminden Hukukçu Fazıl Ahmet
Tamer ise savcılık ile yaptıkları görüşmeleri aktararak Sezgin Dağ’ın
ölümü ile ilgili belgeleri istediklerini, ancak otopsi raporunun henüz
çıkmadığını, hazırlansa bile kurum onayı gerektiğini, böylece sürecin
uzayabileceğini belirtti. Ölüm ve ön raporlarının da henüz kendilerine
verilmediğini, açılacak adli soruşturma konusunda henüz bir bilgi sahibi
olamadıklarını söyleyen Tamer, 21 Aralık günü İltica Dairesi Başkanlığı
ile yaptıkları görüşmenin detaylarını açıkladı.
AKLAMA ÇABASI
Emmanuelle Jaquet von Sury isimli bir SEM yetkilisi ile görüştüklerini
belirten Tamer, kendilerine henüz araştırmanın sürdüğü bilgisi
verildiğini söyledi. Ancak yaptıkları görüşmenin ardından basının
sorusunu yanıtlayan SEM yetkilisi Sury’ın, “Bu konuda bizim ve kamp
yönetiminin bir suçu yok” yanıtına tepki gösterdi. SEM yetkililerinin
aileyi ve bu olayın peşini bırakmayan kurumları geçiştirmeyi
amaçladığını söyledi.
İltica Dairesi Başkanlığının kamp yönetimini ve idaresini aklama peşinde olduğunu belirten Tamer, “Bu tür sağlık sorunları olan mültecilerin kaldığı ve 24 saat doktor hizmeti olan kamplar ne yazık ki çok az ve Sezgin’de bunlardan birine gönderilmemiştir’ dedi.
Sezgin’in stresten uzak, daha rahat bir koşulda kalmasının sağlanabilmesi gerektiğini vurgulayan Tamer, “Sezgin’in kaldığı kamptaki çalışanlar bile ‘bu kişinin sağlık sorunları vardır’ şeklinde uyarılmamış. Bu durum bize büyük bir ihmalin olduğunu düşündürüyor” dedi.
BİREYSEL DEĞİL İDARİ BİR KUSUR VAR
İdari bir kusurun birey sorumsuzluğu şeklinde açıklanmasının kabul edilemez olduğuna dikkat çeken Tamer, görgü tanığı bize Sezgin’in durumunun kötü olduğunu gördüğünü acil bir durum olmasına rağmen taksi çağrılarak yalnız başına hastaneye gönderildiğini belirtti. Bu durumun anlaşılamaz ve kabul edilemez olduğunu ifade eden Tamer, “Biz çok iyi biliyoruz ki, birçok kampta çalışanlara ‘çok acil bir durum olmadıkça ambulans çağırmayın’ deniliyor. Buradaki idari sorumsuzluğun bir anlayış sorunu olduğunu ve mültecilere yönelik ayrımcılık yapıldığını düşünüyoruz. Sorumluların açığa çıkartılıp mahkum edilmesini istiyoruz. Gerekli durumlarda tercüman gönderilmediği için birçok ilticacı dil sorunu yaşıyor. Sezgin de bu konuda arkadaşlarından destek alıyordu. Ölmeden 7-8 saat önce hastaneye gitmiş röntgen ve kan tahlili yapılmış buna rağmen herhangi bir şey tespit edilmemiş oradaki açığın da araştırılması gerekiyor. Geçici kimlikli mültecilere oturumları olmadığı için geçici oldukları düşünülüp masraf az olsun diye daha özensiz bir bakım gösterildiği yönünde değerlendirmelerimiz var. İltica talebi kabul edilmediği için kaldıkları kamplarda intihar eden birçok mülteci olduğunu biliyoruz. İhmal yüzünden daha fazla kimsenin ölmesini istemiyoruz ve bu durumun peşini bırakmayacak” şeklinde konuştu.
(ETHA)