Yazarlar

Published on Haziran 4th, 2020

0

Demokrasiye yapılmış bir darbe olarak ifade edenlere: Bu yolu kim açtı? – Hüseyin Y.

Unutmadık; AKP’nin dokunulmazlık teklifi anayasaya aykırı ama ‘evet’ diyeceğiz dediğiniz gün demokrasi değil, diktatörlüğün yolu açmıştınız! 

Bugün biz bunu kınıyoruz, hayır bu bir sivil darbedir diyen CHP’de bugün Meclis’te yaşananların ortaklarıdır. 

Bakmayın ortaya çıkan resim sanki 12 Eylül’de faşist generallerin askeri darbesinin ilk günlerinde sağa da karşıyız, sola da karşıyız diyen yaklaşımın yeni şekildir.

Geride bırakmış olduğumuz Pazar günü Ankara’da Kürtçe müzik dinlediği için üç ırkçı faşistin saldırısı ile aldığı bıçak darbesiyle yaşamını yitiren Barış Çakan’ın ölümünden sonra sanki bu ülkede bugüne kadar Kürtler türkü dinledikleri ve “ben Kürdüm” dedikleri için hiç kimse katledilmemiştir!

Olayın ardında alelacele hemen devletin içişleri ve yerli yetkili Valisinin açıklaması ile olayın ifade edilmiş olduğu boyutta olmadığı yaygarası koptu!

Olayı ezan vb yalan kılıflara çekerek örtbas ederek Barışın Çakan’ın babasını AA’ya açıklama yaptırarak örtbas ederek yeni saldırılar ile topluma gözdağı vererek ulaşacakları bir sonuç olmayacaktır.

Yukarıdaki somut durumda olduğu gibi bugün Mecliste ortaya çıkan resim Faşizmin ayak sesleri değil, faşizmin  kendisidir.

Kayyumlarla başlayan süreç milletvekillerinin cezaevlerine giden sürece evrilmiştir.

Bugün haklarında kesinleşmiş yargı kararları olduğu gerekçesiyle CHP Milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP Milletvekilleri Leyla Güven ile Musa Farisoğulları’nın milletvekillikleri oylamasız düşürüldü.

Ve halkın iradesine bir kez daha kelepçe takılmıştır.

Evet; bu bir hak ve hukuksal karar değil, açık bir Saray kanunudur.

Yapılanlar halkın iradesine açık bir darbedir diye sesli konuşan herkese acep bu yolun açılmasından sonra bu Meclis’ten daha ne bekliyordunuz diye sormaktan kendimi alamıyorum.

7 Haziran genel seçimlerinde aldığı açık ağır yenilgiyi içine sindiremeyenlerin o tarihten bu yana ortaya koymuş oldukları yaklaşım açıktır.

4 Kasım’la yeniden elde etmiş oldukları fırsatla bugün girilen sürece ulaşmıştır.

Artık bir tek ufak kırıntıya bile tahammülü olmayanlardan kimsenin ne hak ve nede adalet ve demokrasi diye asla bir bekleyişi olmamalı.

Bana göre artık bu ülke halklarının demokrasi ve özgürlükler için bu çatı altında kalarak yapılan açık sivil faşist darbe karşısında net bir tavır ile Meclis’ten çekilmektir. 

Yok diyen ve orada kalıp “demokrasi ve özgürlükler” için mücadeleye devam diyen her yaklaşım açıkça onların “demokrasi oyunu “ ile oynadıkları kirli oyuna destek olmaktır!

Dünya halkları demokrasi ve özgürlükler için tek yol sokaklarda direniş ve mücadeleyi örgütleyerek elde etmiştir.  

Meclis de bir araçtır! 

Lakin, bu araç artık bu boyutu ile misyonunu yitirmiştir. Onda ısrarın, ulusal ve uluslararası arenada AKP’nin meşruiyetini güçlendirmiş olduğunu düşünüyorum.

Bu sürece verilecek tek cevap açıktır ki Türkiye halklarının işçi ve emekçilerin faşizme karşı ortak birleşik karşı demokrasi ve özgürlükler için mücadeledir. 

Saygılarımla 

Hüseyin Y.

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑