İnsan Hakları

Published on Haziran 20th, 2020

0

“Devletten bir şey beklemiyoruz, bize kemiklerimizi verin”

Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Adnan Bağça’nın akıbetini soran kardeşi Mustafa Bağça, “Başvurduğumuz davalar zaman aşımına uğradı. AİHM’den de herhangi bir sonuç çıkmadı. Biz devletten bir şey beklemiyoruz. Bize kemiklerimizi versinler” dedi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları, adalet arayışlarının 795. haftasında gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Adnan Bağça’nın akıbetini sordu.

700 haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 782. haftadan bu yana koronavirüs nedeniyle açıklamalarını sosyal medya üzerinden yapıyor.

Zeynep Görmek Yukarıgöz’ün okuduğu açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“30 yıllık inkâr ve cezasızlık son bulsun; Adnan Bağça’nın akıbeti açıklansın, failleri yargılansın. Gözaltında kaybedilen kişinin akıbetine ilişkin belirsizlik devam ettiği sürece devletin bu suçla ilgili sorumluluğu da devam eder. Devlet zaman aşımını gerekçe göstererek bu yükümlülükten kaçınamaz. Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Adnan Bağça dosyasında maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve suçun faillerinin hakkaniyete uygun cezalandırılmasını istiyoruz. Etkin bir soruşturma başlatılması için adli makamları göreve çağırıyoruz.

“Adnan Bağça için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 96 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”

“30 yıldır süren hukuki süreç ailenin ayıbı değildir”

Kardeşi Mustafa Bağça ise yaptığı açıklamada “Başvurduğumuz davalar zaman aşımına uğradı. AİHM’den de herhangi bir sonuç çıkmadı. Biz devletten bir şey beklemiyoruz. Bize kemiklermizi versinler. Biz kendimize bir mezar hazırlayalım” dedi. Davanın avukatlarından Bağça’nın yeğeni Sevgi Bağça da “30 yılı aşkın süredir devam eden hukuki süreç aile olarak bizlerin ayıbı değildir” şeklinde konuştu.

“Etkin bir soruşturma yürütülmedi”

Açıklamada Adnan Bağça’nın kaybedilişi şöyle anlatıldı:

“32 yaşındaki 4 çocuk babası Adnan Bağça Siverek’te taksicilik yapıyordu. 11 Haziran 1990 tarihinde kendisini yolcu olarak tanıtan bir kişiyi 56 DA 423 plakalı otomobili ile götürmek üzere taksi durağından ayrıldı.

“Akşam eve dönmeyince ailesi her yerde onu aradı. Siverek Emniyet Müdürlüğü’ne başvuran ağabeyine ‘Kardeşin elimizde, başka bir şey sorma’ denildi. Ertesi gün tekrar gittiğinde ise ‘Sana yanlış bilgi verilmiş. Kardeşinin akıbeti hakkında bilgimiz yok’ denildi.
Aile, İçişleri ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara başvurularda bulundu. Dönemin Urfa Milletvekili ve Devlet Bakanı olan Cenap Gülpınar’la görüşen aileye Gülpınar, ‘Bazı kurumlar bizi de aşıyor. Devlet içinde devlet mi var diyeceksiniz ama maalesef öyle’ dedi.

Israrlı arayışını sürdüren aile, kamu görevlileri tarafından ‘Bu olayı araştırmaktan vazgeçmezseniz başınıza geleceklerden kendiniz sorumlusunuz’ diye tehdit edildi. Evlatlarından bir iz bulamaya çalışan Bağça Ailesi olaydan 1,5 yıl sonra Adnan’ın otomobiline Batman’da ulaştı. Otomobil sahte evrakla bir kişiye satılmıştı. Satışı yapan kişileri tespit eden aile savcılığa suç duyurusunda bulundu ve olayla ilgili 4 kişi gözaltına alındı. Ancak araya JİTEM komutanı Cem Ersever girince bu kişiler serbest bırakıldı. Otomobil ise aileye teslim edilmedi.

“2011 yılında Eski Özel Harekât polislerden Ayhan Çarkın’ın itirafları basına yansıdı. Çarkın, içerisinde yer aldığı ekibin bölgede görev yaptığı dönemde gerçekleşen katliamlar ve cinayetler hakkında açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında Adnan Bağça’nın kaybedilmesi de vardı.

“Tüm başvurulara rağmen Adnan Bağça dosyasında bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi. Sürüncemede bırakılan dosya zaman aşımı devreye sokularak kapatıldı. İç hukuktan sonuç alamayan aile, 2011 yılında AİHM’e başvurdu.”

Süreç burada da halen devam ediyor.

(Bianet)

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑