Seçtiklerimiz

Published on Haziran 17th, 2020

0

Devrim dersi: 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi – Hilmi Toy

50 Yıllık Tarihi Ders: 15-16 Haziran

Bir 15-16 Haziran’ı daha geride bıraktık. 50 yıl önceydi ve işçiler çalışma yasasında yapılan gerici değişikliklere karşı, 274-275 sayılı yasal düzenlemeye karşı harekete geçtiler. Yasa gündeme gelmesiyle birlikte özellikle DİSK (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) üyesi işçiler örgütlü oldukları bütün iş kollarında ve birimlerde direniş hazırlığı yaptılar. Fabrikalarda, atölyelerde direniş komiteleri, komisyonları kurarak hazırlandılar. Çıkartılmak istenen yasaya karşı işçileri aydınlatma ve direnişe hazırlık çalışması yürüttüler.

15 Haziran’da işçiler iş bırakarak sokağa çıktılar. İstanbul’da başlayan direniş bütün bir Marmarayı sardı. İzmir, İzmit, İstanbul başta olmak üzere bütün bir bölgede işçileri harekete geçirdi. Başta direnişe karşı duran ve katılmayan Türk-İş Sendikası’nın bugün olduğu gibi o günlerde de gerici ve direniş kırıcı kararına karşı bazı Türk-İş üyesi işçilerde iş bırakarak direnişe katıldı. Devlet işçilerin bu haklı ve onurlu yürüyüşünü engellemeye dönük saldırıya geçti. Ancak işçilerin kendi hakları için direnişte kararlılığı, Meclis’ten geçen yasanın iptal edilmesi isteminden vazgeçmedi. İstanbul’da işçilerin direnişi üretimden gelen gücüyle şartelleri indirip üretimi durdurdu. Hayatı direniş eyledi. Dönemin Adalet Partisi Hükümeti, Süleyman Demirel iktidarı işçilerin direnişine ve haklı istemlerine karşı sadece polisiyle değil, jandarmayı da devreye koyarak saldırdı. Bu saldırıda 4 işçi yaşamını yitirerek şehit düştü. Yüzlerce işçi yaralandı. Yüzlerce işçi gözaltına alındı.

Ancak işçiler tüm bu saldırılara karşı 16 Haziran’da İstanbul’u zapt etti. Başta dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler olmak üzere Sendikal önderliğin “eve dönün, sokakları boşaltın, Askerin çağrısına uyun, asker ve polise karşı direnmeyin” açıklamalarına, TRT Radyosundan konuşmalarına uymadı. Sendikal önderliğin ihanetini aşan bir direniş ve kararlılık gösterildi.

Direnişin bütün bir ülkeye yayılması olasılığı gelişti. Saldırılar karşısında işçi seli geri durmadı, ileri fırladı. Bunun üzerine Meclis 274-275 sayılı yasayı geri çekti, yeniden düzenleyeceğini beyan etti. İşçilerin direnişi kazanımla, zaferle sonuçlandı. İstanbul’un zaptı zaferle taçlandı. Demirel sonraki yıllarda zama ve zulme karşı işçi ve emekçilerin yürüyüşlerinin itibarını düşürmek için “yollar yürünmekle aşınmaz” demişti. Oysa 15-16 Haziran direnişinde işçi sınıfı ve emekçiler yürüyerek sokakları zaptetmiş ve sadece yolları değil, iktidarın iktidar gücünü de yıpratmıştı. Bu nedenle Tarihe “15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi” olarak geçti. Sermaye ve onun temsilcileri bu toplumsal uyanıştan, direnişten korkuya kapılmış, sarsılan iktidar güçlerini zorla tahkim etmeye yönelmişlerdir. 12 Mart 1971 tarihinde adı darbeler tarihinde “12 Mart Darbesi” olarak geçen askeri darbeyi yapmışlardır. Gözaltına alınan ve Çoğunluğu Direnişin öncüsü olan işçiler 12 Mart Askeri darbesi sonrası Askeri mahkemelerde yargılandı, bir çoğu ceza aldı.

Bu “Büyük İşçi Direnişi” dersler ve deneylerle dolu, bugün de öğrenmesini bilene öğretmeye devam ediyor. İstanbul’u zapt eden işçi ve emekçiler gün gelir iktidarı da zapt eder. Bu direniş bunun dersini ve mesajını verdi bizlere, aynı zamanda siyasal ve tarihsel olarak mücadelenin temel ve öncüsü olan işçi sınıfına. Toplumun bütün ezilen, emekçi kesimlerini de birleştiren bir direniş oldu 15-16 Haziran direnişi. Gençlik işçilerin direnişine aktif olarak katıldı, destek oldu. “İşçi gençlik el ele” şiarı direnişle birlikte karşılığını buldu. Bu ülkede işçi ve emekçilere güvenmek gerek, “15/16 Haziran’ı olan bir ülkede faşizm fazla yaşamaz” demişti değerli Ozan Aşık İhsani o ünlü Mektup’ta. Çünkü, devrimci mücadelede, sınıf mücadelesinde, bütün emekçileri, ezilen toplumsal tabakaları, devrimden çıkarı olan halkı birleştirecek, onların hakları için en kararlı mücadeleyi verecek, onlara önderlik edecek temel güç işçi sınıfından başkası değil. Bunun dersini verip deneyini yaşattı 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi.

Evet, Çorum’dan Ankara’ya “Çıplak Ayaklı Yürüyüş”ten, Kavel Direnişine, Seydişehir ‘402. Kilometre’ olarak da anılan direnişle, 15-16 Haziran’ı, Gezi Direnişi olan bir memlekette, Serhildanları olan bir memlekette gelecek için umutlu olmalı insan. Kitlelerin değiştirici ve dönüştürücü, geliştirici gücüne bir kez daha güvenmek gerek. İşte 50 yıl önce yola çıkanlar, yolları aşındıranlar, sokakları özgürleştirenler sadece dönemin iktidarını değil, dönemin sendikal bürokrasisini, uzlaşmacı sendikacıları, sendika ağalarını da hem siyaseten, hem de hareketin gücüyle aşmasını bilmiş ve bu direnişi yaratmışlardı. Sınıfa karşı sınıf, kendisi için sınıf olma bilinci ve örgütlülüğü bu direnişlerle oluşur, gelişir.

Günü gelecek bu bilinç hayatı değiştiren, hareketi yöneten güce dönüşecek. Üretimden gelen güç, hayatı üreten, yaratan güç olarak, hareketin başına geçip değiştiren ve yöneten güçte olmasını bilecek. Kendi deneylerinden öğrenerek, eksikliklerini aşarak, yanlışlarından kurtularak yapacak bunu. Paris Komünü, 17 Ekim Sovyet devrimi gibi devrimler bunun hem teori ve pratiği, hem de örneğidir. İşçi sınıfının tüm dünyada yarattığı direnişler ve devrimler onun tüm dünya işçi sınıfı için okuludur. Dersi devrim, üretenin yöneten olması sorunudur. Bu nedenle işçi sınıfının siyasal öncüsü, önderi olma iddiası taşıyan sosyalist hareket sınıf hareketiyle organik birleşmesi, kendisini bütün zamanlarda onun içinde büyütüp geliştirmesi, sınıf kimliğiyle özdeşleşen olması, aynı kulvarda yürümesini başarması gerekir. Bu başarının temeli de sosyalist hareketin çalışmasının, örgütlenmesinin merkezinde, sorunları ele alışta, analizlerinde, çözümlerinde dikkatlerinin merkezinde işçi sınıfı olmak zorundadır. Herhangi bir çalışma gibi ele almamalı, bütün çalışmalarının içinde bir parça, bir alan, bir kesim gibi görülmemelidir. Bütün çalışmalarının merkezinde, ve tüm çalışmasını birleştiren bir görüş açısı ve pratiği ile durmalıdır. Gücünü de bu görüş açısı, perspektifi ile konumlandırmalı ve kendini buradan yöneten olmalıdır. 15-16 Haziran direnişinin 50 yıl önce de 50 yıl sonra da en temel dersi ve deneyi budur. Bu dersi almayan, bu deneyden öğrenmeyen bir sosyalist hareket olsa olsa “teorik sosyalist”, özünde asla sosyalist olamaz. Bu nedenle 50 yıldır sosyalist hareket ile sınıf hareketi acı ama bir gerçek hala ayrı kulvarlarda yürüyor. Sosyalist hareket sınıf hareketi içinde nüfuz edemiyor. Gündemlerinin en başında sınıfın sorunları durmuyor. Kimlik eksenli sorunlar, sınıf mücadelesinin parçalı sorunları kadar gündemlerini meşgul etmiyor. Ve bu sorunların ayrıntılarında boğulup her yere yumruk sallamaktan yorgun düşüyor, güç kaybediyor.

15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, bizim işçi sınıfımız için büyük bir okul, büyük bir derstir. 50 yıllık bir geçmişi olsa da ders ve deneyleri bugün de öğretici olmaya devam ediyor. Bu okulun direniş derslerinden öğrenerek DGM’ye karşı direnişi, Tariş, Madenciler büyük yürüyüşü, Tekel, Tuzla Tersane ve en son Soma madencilerinin, Metal işçilerinin grev yasaklarına karşı direniş ve yürüyüşüne ışık tutmuşlardır.

Son 20-30 yıldır işçi sınıfının tarihsel kazanımları birer birer gasp ediliyor. Grev yasaklarının gerekçesi ve kapsam alanı genişletildi. Tek tek tekil direnişler birleştirilemiyor. Ve bu direnişlerin çoğu işten atılmalara karşı örgütlenip, işten atılmanın kayıpları olan tazminatlarını almakla sınırlı. Yeni hak kazanımından çok mevcudu korumaya dönük, savunma refleksiyle sınırlı bir perspektif, bir hareket içinde. Gündemde kıdem tazminatını gasp etme hamlesi, saldırısı var sermayenin. “Kırmızı Çizgi” açıklamaları yapılsa da bunun hakkını verecek bir çaba, hazırlık herkesin, özel olarak sendikaların, bundan da önce sosyalist iddialı güçlerin gündemlerinin en başında durmalı. İşte tamda bugün 15-16 Haziran işçi sınıfımızın direniş yaşamına ışık tutsun. 15-16 Haziran direnişi, işçi sınıfının tarihsel ve siyasal önderlik gücünü kavramaya ışık tutsun. İşçi sınıfının tarihsel ve siyasal rolü değişti diyenlere de bir ders olsun.


Hilmi Toy – 17.06.2020 – AvEG-Kon

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑