Barış

Published on Ağustos 29th, 2021

0

DİDF: Savaşa, silahlanmaya karşı mücadeleyi güçlendirelim!

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) yaptığı 1 Eylül Barış Günü” açıklamasında, tüm savaş karşıtlarının sokağa çıkmasında çağrısında bulundu.

Avrupa Demokrat Haber Merkezi

DİDF tarafından yapılan açıklama şöyle:

Savaşa, silahlanmaya karşı mücadeleyi güçlendirelim!

Faşist Hitler ordusunun Sovyetler Birliği’ne saldırmasının 80., NATO’nun Afganistan işgalinin 20. yılında yaşananlar, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde savaşa, faşizme, silahlanmaya karşı çıkmanın ne kadar gerekli ve haklı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu nedenle bu yıl da 1 Eylül’de pandemiye rağmen emperyalist yayılmacı politikalara, silahlanmaya ve savaşa karşı daha güçlü bir şekilde ses çıkarmak gerekiyor.

SAVAŞ VE SİLAHLANMAYA HAYIR!

Koronavirüs salgınıyla birlikte genel olarak sağlık, eğitim ve diğer sosyal alanlar için devletlerin daha fazla bütçe ayırması gerektiği gerçeği kendisini bir kez daha gösterirken, özellikle emperyalist devletler bunun yerine silahlanmaya ve savaşa daha fazla bütçe ayırmaya devam ediyorlar. Dünya genelinde silahlanmaya ayrılan toplam bütçe rekor düzeyde artarak 1,8 trilyon doların üzerine çıktı. Emperyalist rekabet ve egemenlik yarışı savaş tehlikesini her geçen gün daha da artırıyor.

En fazla silah satanların başında, emperyalist paylaşım mücadelesinde açıktan karşı karşıya gelen ABD ve Rusya bulunuyor. Çin de yarışa dahil olmaya çalışıyor.

Almanya da dünya genelinde en fazla silah satan ilk beş ülke arasında bulunuyor. Almanya’nın sattığı silahlar da Suriye’den Afganistan’a kadar pek çok ülkede aynı zamanda radikal dinci terör örgütlerin elinde. Pandemiye rağmen diğer ülkeler gibi Almanya da eğitim ve sağlığa daha fazla bütçe ayırmanın yerine savunma harcamalarını, NATO’nun belirlediği yüzde 2 şartı çerçevesinde artırmaya devam etti. Bu yıl toplam 47 milyar euroya çıkarılan bütçenin yüzde 2 hedefine ulaşması için 20 milyar euro daha artırılması gerekiyor. Bu ise halkın ihtiyaç duyduğu sağlık, eğitim, konut, sosyal alanlardan daha fazla kesinti yapılacağı anlamına geliyor. Konunun genel seçimler öncesinde partilerin çalışmasında çok fazla gündeme gelmemesi, özellikle hükümet ortaklığına hazırlanan partilerin silahlanma politikasından vazgeçmeyeceğini gösteriyor.

AFGANİSTAN’DA YAŞANANLAR HAKLILIĞIMIZI GÖSTERDİ

20 yıl önce “terörle mücadele” adı altında Afganistan’ı bombalayarak, sivilleri katlederek işgali gerçekleştiren emperyalist ülkeler gelinen aşamada yenildiklerini açık olarak kabul ettiler. İşgalin Afgan halkına savaş ve yıkımdan başka bir şey getirmeyeceğini savunan ve yüzbinler halinde sokağa çıkan savaş karşıtlarının haklı çıktığı görüldü.

İşgali halktan kestikleri milyarlarca euroluk vergilerle yaptılar. Sadece Almanya’nın Afganistan savaşında yaptığı harcama yaklaşık 13 milyar euro (Bazı kaynaklara göre de 20 milyar euro). Toplamda ise 2,2 trilyon euronun harcandığı kayıtlara geçti. Dolaylı şekilde yine savaş baronları ve silah tekellerinin kasasına aktarılan bu para savaşa değil de sağlık, eğitim, sosyal gibi temel alanlara aktarılmış olsaydı, hem yaşadığımız ülkede hem de Afganistan’da bugün farklı bir durum olabilirdi.

Bunu yapmayanlar şimdi hep birlikte iktidarı, yok etmek istedikleri radikal dinci Taliban’a teslim etmeye hazırlanıyorlar. Bölgede emperyalist planlarını şimdi Taliban üzerinden hayata geçirmenin hesabını yapıyorlar. Butablodan Afganistan halkına, savaş karşıtlarına, kadınlara olumlu bir sonucun çıkmayacağı açıktır. Bu nedenle bütün yabancı güçlerin Taliban’a verdikleri desteği çekmesini, ilişkilerini derhal kesmesini talep ediyoruz. Talibanlı bir hükümet bizler için asla meşru bir hükümet değildir, olamaz. Afganistan halkının barış, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesiyle dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.

SAVAŞA, SİLAHLANMAYA, KÜRESEL ISINMAYA KARŞI GÜÇLÜ BİR MÜCADELEYE İHTİYAÇ VAR!

Savaş, silahlanma, NATO’nun Rusya’yı çevreleme planları, nükleer silah kullanma tehditleri,

derinleşen ekonomik sorunlar, büyüyen işsizlik ve yoksulluk, küresel ısınma ve onun yol açtığı doğa felaketler, dünyanın emperyalist-kapitalist zihniyet tarafından ne hale getirildiğini yeterince ortaya koyuyor.

İnsanlık buna mecbur ve mahkum değildir. Bu tablonun değişmesi için Almanya’dan başlayarak savaşa, silahlanmaya, her şeyin tekellerin karlarına endekslendiği neoliberal anlayışa, küresel ısınmaya, faşizme, ırkçılığa, her türden cinsiyet ayrımcılığa, tek adamlı otoriter rejimlere karşı çıkacak yeni bir toplumsal harekete ihtiyaç olduğu açıktır.

1 Eylül’de bu nedenle pandemi koşullarına uygun olarak sokağa çıkmak, sesimizi duyurmak büyük bir önem taşıyor. 26 Eylül’de savaş çığırtkanlığı yapan, silah tekellerinin sözcülüğünü yapan partilere ve politikacılara oy vermeyelim!

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑