Makaleler

Published on Ocak 1st, 2021

0

Doğanın katline ortak olmak – Hüseyin Şenol


2021 yılında doğaya olan duyarlılığımızı artırarak devam ettirmeliyiz… “Havai fişeğe de hayır” diyelim, doğaya sahip çıkalım…

Bu yıl, doğaya büyük zararı olan, havai fişeklere tüm dünyada yine milyarlar harcanmayacak sanmıştım ama yanıldım. İklim bilinci her geçen gün daha da artıyor, korona pandemisi “farklı” yaşamın şekillenmesine ister istemez katkıda bulunuyor ve bir çok etkenin yanı sıra yasakların da gelmesiyle, havai fişek tamamen kullanılmasa da, büyük oranda düşecek zannetmiştim.

Dedim ya yanılmışım.

            Böyle olmayınca da, yılın ilk protestosunu, 2021’e girdiğimiz ilk saniyelerde gerçekleştirerek, facebook hesabımdan “Bu yılki ilk protestom: Şu anda gerçekleştirilen havai fişek kullanımını protesto ediyorum…” notunu paylaştım.

            Yaşadığım bölge dahil, eskiye oranla çok düşük de olsa, bana yine de çok gelen havai fişek kullanımı, yasak olmasa acaba ne boyutta olacaktı?

            Bir çok ülkede güya kontrollü gerçekleştirilen havai fişek kullanımına devletlerin de ortak olması, zaten ayrı bir sorun.

Milyarlar harcanarak, doğanın katline ortak olmak

Sadece Almanya’da yılbaşı gecesi kullanılmak üzere, havai fişek ve benzeri patlayıcılara bir önceki yıl, yani 2019’un son üç gününde 122 milyon euro harcanmıştı. Sürekli artarak, 2016 ve  yılında 137 milyona kadar çıkan havai fişek harcamaları, 2018’den itibaren düşerek 122 milyona düşmüştü.

Her yıl bu patlayıcılara harcanacak para, cüzi bir düşüş gösterse de yine daha az olmayacak. Geçtiğimiz yıla kadar patlayıcıların ülkedeki bir gecelik zararı, Almanya’da 2 ayda tüm araçların doğaya verdiği zarara eşit.

Yılbaşı geceleri, sadece Almanya’da yarım saatte 4 bin 500 ton partikül madde salındı. Genel olarak insan sağlığını en çok etkileyen iki kirletici olarak kabul ediliyor; Partikül madde ve yer seviyesindeki ozon.

Havayı kirleten partikül maddesinin sadece Almanya’da verdiği zararın örneğini verdik. Oran her ülkede aynı ve kirlilik sadece havai fişeklerin kullanıldığı alanla sınırlı kalmıyor haliyle. Tüm dünya etkileniyor bu çılgınlıktan.

Almanya’da havai fişek ve diğer patlayıcılar, her yıl son 3 gün izin verilerek 31 Aralık gününe kadar satılıyor. Ama sadece 31 Aralık ila 1 Ocak tarihlerinde kullanımına izin veriliyor.

Kullanım yasağı yayılıyor

            Almanya’da bir çok kentin bazı bölgelerinde tamamen yasaklanan havai fişek kullanımına, özellikle de kentin “eski” yerlerinde tarihi binaların bulunduğu alanlarda izin verilmiyor.

            Ajansların geçtiği bilgiye göre, bir yıl önce tüm tepkilere rağmen 53 şehirde ve onlarca kasabada genel bir yasak uygulanmadı. Sahil bölge ve adlarda ise tamamen yasaklandı. Alman çevre örgütlerinden “Deutsche Umwelthilfe” 2019 yılında 95 kentin yönetimine gönderdiği mektupla, havai fişek kullanımının tamamen yasaklanmasını istemişti.

            Evet, gelinen nokta ve durum buyken, tamamen yasaklanmasa da, kentin eski bölümünde, tarihi yerlerinde yasaklayan şehirlerin ve kasabaların sayısı her geçen yıl daha da artıyordu.

Her yıl artan “yasak” tartışmalarının, önümüzdeki yıllarda daha da yayılacağı ve tamamen yasaklanacağı veya en azından belediye tarafından “kontrollü” izin verilmesi bekleniyor.

Bana göre, hiç beklemeden tamamen yasaklanmalı bu çılgınlık. Ölümlere, yaralanmalara da neden olan, aslında güzel görüntüden ziyade, savaş görüntüsü de veren bu gereksiz manzara ve gürültü furyasına bir son verilmeli.

Yeni tip korona virüsü Covid-19 nedeniyle var olan pandemi nedeniyle, bir arya gelişleri de engellemek amacıyla, yasak daha da genişletilmiş, sadece eski yıllardan kalanların ve yine belli yerlerde kullanımına izin vardı. Ama beklendiği gibi olmadı tabii ki. Ülkeye kaçak sokulan havai fişeklere, internet üzerinden ısmarlananlar da eklenince, dünkü manzarayı yaşamak zorunda kaldık.

Halbuki Hollanda’da olduğu gibi tamamen yasaklanmalıydı. Hollanda, tamamen yasaklamış ve halka eski yıllardan ellerinde kalan patlayıcıları teslim etmesini istemişti. Orada da yasağa uymayanlar oldu ama diğer ülkelerle kıyaslanamaz.

Zararı tüm dünyaya

            Bize düşen görev de, doğaya büyük zarar veren bu anlamsız çılgınlığa dur demek, engellemektir. Sadece kullanmamak da bizi vicdanen rahatlatmamalı; kullanıma karşı bilinçlendirme çalışmalarını artırmalı ve aktif mücadele etmeliyiz.

“İnsanlık olarak ihtişamımızı kanıtlamak için gökyüzüne saldığımız fişeklerin içeriğinde ne var peki? Patlama olduktan sonra bu içerik nereye gidiyor? Doğayı kirletmek pahasına gösteriş meraklısı olan insanlığın kendini kanıtlamakta ki bu denli hırsı nerden geliyor?

Öncelikle kurşun ile başlayalım, pek çok fişeğin alev almasına yardımcı olan bu madde, fişek patladıktan sonra günlerce atmosferde kalıyor ve tozları insanlar ve hayvanlar tarafından solunuyor. Buna ek olarak bitkilerin de metabolizmasına giriyor ve oradan da tekrar bizim vücudumuza besin olarak ekleniyor. Bebek gelişimi üzerinde ölümcül risk taşıyan bu maddenin vücutta birikmesi aynı zamanda sinir tahribatlarına da sebep olmakta.

Baryum ise, yeşil renkli havai fişeklerin çoğuna rengini veren element. Bu elementin çok zehirli olduğundan bahsetmiş miydim? Kalp ritmi bozukluklarına ve sinir sistemi dejenerasyonlarına sebep olan baryum, insan sağlığına olduğu kadar hayvan sağlığına da çok zararlı. Gökyüzünden geri dönen fişek külleri, olduğu gibi coğrafyanın üzerine yağmakta. Artık göl mü var, gölde balık mı var orasını bilemeyiz; ama dünyaya geri döndüğü kesin.

Sonra Rubidyum ve Strontyum elementleri, mor ve kırmızının gökyüzündeki kimyasal dansı, biletinin bedelini vücudumuzdaki Kalsiyumla ödediğimiz bir gösteri. Bu iki element, Kalsiyumun bağlanması gereken yerlere bağlanarak, çocukların gelişimini ve yine sinirsel iletimi etkileyebiliyor.” (gaiadergi.com)

Sayılan kimyasallar, havai fişeklerin içerisinde bulunan maddelerden sadece bir kaçı. Üstelik sadece bunlarla da bitmiyor havai fişeklerin doğaya verdiği zararlar. Hollanda’da 2011 yılında yapılmış bilimsel bir çalışmaya göre, “havai fişek atılmaya başlanıldığında kuşlar aniden paniğe kapılarak yuvalarını terk ediyor, bazısı o hengamede ağaçlara, binalara ve taşıtlara çarparak ölürken, bazısı da bir daha dönmemek üzere yuvasından ayrılıyor. Pek çok yavru kuş panikleyen ebeveynleri tarafından yuvada bırakılarak ölüme terk diliyor.”

PETA’nın sitesinin de bulunduğu pek çok yerde duyurulmuştu, 9 yıl önce Arkansas’taki yeni yıl kutlamaları 5 bin kuşun ölümüne sebep olmuştu. Yine Hollanda’da yapılmış çalışmaya göre kuşların tekrar sakinleşmeleri üç güne yakın bir süre alıyor. Kuşların ve diğer hayvanların bu gürültü ve kirlilik hengamesinde gördüğü zararları saymakla bitmez.

Engellemeliyiz

Sadece Almanya ve örnek verdiğim diğer ülkelerle sınırlı değil, bu çılgınlığın zararı. “Tercihli veya tercihsiz”, bilerek veya bilmeyerek ortak olmayalım bu sınır tanımayan, ama sınırları aşan tehlikeye. Her ne nedenle olursa olsun, bulaşılan bu kötü alışkanlıktan kurtulmanın zamanı çoktan gelmedi mi sizce de.

Önce kendimizden başlayalım: Ben 10-15 yıldır camdan bile bakmıyorum ve etrafımdakiler “sinir” olsa da yapılanın ne kadar zararlı bir gereksizlik olduğunu anlatıyorum. Susmuyor, bunu havai fişek patlatmaya giderken onlara anlatarak “sinir” ediyorum. Geldiklerinde de ne kadar kötü bir şey yaptıklarını anlatmaya devam ediyorum. Ve kendilerine bir kez daha sormalarını istiyorum: Yeni yılla birlikte iyi dileklerde bulunurken, hayvana, insana, doğaya ve tüm dünyaya karşı ne kadar büyük bir kötülükle yeni yıla girdiklerini.

Her yıl bunları söylemeye devam edeceğim. Yılbaşı gecesi de, bulunduğum yerde “sinir” etmeye devam edeceğim… Yılbaşı sonrası değil, geçen ve önceki yıllar üç-dört gün önceden yazmıştım. Bu yıl, yukarıda da belirttiğim gibi, pandemi yasaklarından dolayı da olsa, farklı olacağını biliyordum ve “bakın havai fişeksiz de oluyormuş” diyecektim ama tam da beklediğim gibi olmadı maalesef.

Üç-dört gün önceden yazıp, erken uyarıda bulunmak istemedim yine. Bulunduğum yerde “Abi, kardeş, yoldaş şimdi sırası mı, o kadar para harcadık, iki dakikalık bir zevkimiz vardı, ona da ettin yani” diyeceklerdi arkamdan. Şimdi ise, tam 1 Ocak’ta yazdığım için sonradan demiş olacaklar.

En büyük yalan da “ya çocuklar çok istedi, kırmadık” oluyor. Halbuki, çocuklara verilen zarar anlatılsa; insana, kuşa, köpeğe, kediye, böceğe, bitkiye ve diğer canlılar üzerinde yarattığı hasar gösterilse, kesinlikle istemeyecekler.

Yine bundan sonra da konuşmaya ve yazmaya devam edeceğim. Yani anlayacağınız, amacım açıkça şimdiden “sinir” etmek. Ve herkes bu eyleme iştirak edip, havai fişek kullanımının zararlarını anlatmalı, bu çılgınlığı engellemelidir. Yoksa, katıldığınız, destek verdiğiniz çevre etkinliklerine duyarlılığınız gerçekçi olmayacaktır. Doğayı koruma, hayvana sahip çıkma yaklaşımınız da gerçekçi olmayacak.

Ekoloji faaliyetleri

Özellikle de küresel iklim eylemlerinin artığını bir yılı daha geride bıraktık. 2021 yılında doğaya olan duyarlılığımızı artırarak devam ettirmeliyiz. Bu anlamda Türkiye’de de olumlu gelişmeler yaşanıyor, Karadeniz’den Ege’ye ve Kanal İstanbul’a kadar doğayı talan eden, katleden girişimlere karşı tepkiler çığ gibi büyüyor.

Yine örgüt, parti, sendika ve öğrencilerin bu yöndeki çalışmaları da umut verici, ama yeterli değil. Kampanya ve diğer çeşitli etkinliklerin özellikle de Avrupa’daki Türkiyeliler’in çevre duyarlılığını artırmaya yönelik katkısı ve etkisi büyük olacak. Örgütlü olduğumuz her alanda ve içinde bulunduğumuz örgütlenmelerde, bu tür faaliyetlerin gerçekleştirilmesini istemeli ve aktif çalışmalıyız. Tüm Türkiyeli göçmen kurumlar bu yönde çalışmalarını genişletmeleri, eylemlerde daha fazla yer almalı ve örgütlenmesine katkı sağlamaları gerekiyor. Bu, doğaya ve hepimize iyi gelecektir.

Evet napıyoruz?

Yılbaşı geceleri de kararlılığımızı sürdürüyor, havai fişek kullanımını engellemeye çalışalım. “Havai fişeğe de hayır” diyelim, doğaya sahip çıkalım!

2021’in her alanda barış getirmesi dileğiyle…


Hüseyin Şenol – 01.01.2021

Tags: , , , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑