Seçtiklerimiz

Published on Ekim 5th, 2020

0

Dün nasılsa bugün de öyle: Tutuklanır umudu taşıyanlar – Hilmi Toy

25 Eylül günü yine bir sabah gözaltı haberiyle uyandık. Siyasal yaşamda varlık hakkını halktan alan, nice bedeller ödeyerek bu güne gelen HDP’ye yönelik intikam operasyonu gündeme düştü bir haber olarak. Siyaseten tasfiye etmeye yönelik rutinleşen saldırının, gözaltı baskınlarının bir yenisi daha eklendi. Yoğun ülke gündemini değiştirmeye en uygun zamanda “vur ablalıya” misali HDP’ye yine gözaltı vurgunu yapıldı. Medyada “HDP’siz HDP’yi konuşmak” adettendir bizim memlekette.

Böyle olunca da o da nesi demeye gerek yok. 25 Eylül’de de sabah sabah kapıları çalan Sütçü değil çünkü.

Zulüm zulüm üstüne, baskın baskın üstüne, yaşamı gözaltı, ömrü zindan içinde tutmak faşizmin en belirgin karekteri ise, direnmek, inadına yaşamakda, ilerici, yurtsever, devrimci ve sosyalistlerin karekteri.

“Dün nasılsa bugün de öyle!”

HDP MYK üyesi yazar Alp Altınörs, Çevre ve Doğa Bilimcisi Profesör Dr. Beyza Üstün, HDP MYK üyesi Günay Kubilay, HDP MYK eski üyesi yazar Gülfer Akkaya, yazar ve sinemacı Sırrı Süreyya Önder, eski milletvekili Ayla Akat, HDP Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile birlikte 7 ilde 82 gözaltı kararı verilerek bunlardan 20 kişi gözaltına alındı.

“(…)
içimde bir ülke ağlar oturmuş sınırlarına saçını tarar” diye yazmıştı bir şiirinde Nevzat Çelik. İçimdeki ülke ağladı yine sınırlarına oturup saçını başını yolarken. Şu ya da bu gerekçeyle HDP kuruldu kurulalı bu kaçıncı operasyon, bu kaçıncı baskın, bu kaçıncı gözaltı ve tutuklama çetelesini tutmak bile zor oldu. Ama her defasında halklardan aldığı, ezilenlerden aldığı siyaseten varlık hakkını her şeye rağmen sahiplendi, korudu, boyun büküp baş eğmedi ‘baş ağrısı’ olduklarına.

Dün olduğu gibi bugün de öyle. Önce HDP bileşenleri devrimci, demokratik parti ve örgütlere ‘yol temizliği’ de denebilecek operasyonlar çekildi. Sonra, 6-7-8 Ekim 2014 yılı Kobani ile dayanışma çağrısı ve eylemleri gerekçesiyle 6 yıl sonra gözaltı kararı verildi bu kez. Üstelik o dönem ısrarla “6-7-8 Ekim olayları araştırılsın” diye mecliste verdiği önergenin bugünkü iktidar tarafından reddedildiği halde 6 yıl sonra operasyona gerekçe yapılıyor. 6 yıl önce “ha düştü ha düşecek” denilen Kobani düşmedi, ama düşenler oldu. 6 yıl sonra siyasi intikam operasyonu yapılması birazda bundan. Ama hepsi ve tek nedeni bu değil elbette.

HDP’ye yönelik bu operasyon Kars merkezli bir saldırı aynı zamanda. Kayyum atanmayan tek HDP Belediye Başkanı olan İl Kars’tı. Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in tutuklanması ile Kayyum atanma kararı arasında dakika farkı bile olmadığı açıklandı. Basına yansıdığı kadarıyla Kayyumun belediyeye gelişi ve belediye önündeki namazgah görüntüleri de bir mesaj veriyor yeteri kadar zaten.

Operasyonun Kars merkezli oluşunun bir başka nedeni de Karabağ meselesi yüzünden Azerbaycan ile Ermenistan arasında başlayan/başlatılan savaşta sınır kenti olması Üs rolü oynaması amacı taşıyor gibi. Yakın günler bunu daha çok belirgin kılacaktır. Oradan gelecek haberlere dikkat diyelim şimdilik. Türkiye’nin Azerbaycan’a siyaseten verdiği desteğin ötesinde her tür askeri desteği de verdiğini Fransa ve Rusya belgeleriyle iddia ediyor. İHA, SİHA’lar göndermenin yanında Libya’ya olduğu gibi Suriye/Irak üzerinden savaşacak askeri milis gücü de gönderdiği iddialar arasında.

HDP’ye yönelik bu tutuklama saldırısının bir önemli nedeni de ne kadar eleştirirsek eleştirelim, ne kadar eksik görürsek görelim, ve ne kadar beğenmesek de Türkiye’de diri ve dinamik muhalefet odağı olmasıdır. Eşitlik, Adalet, barış ve demokrasi ekseninde yeterli yetersiz söz söyleyen, sokakta duran, hareket halinde olan HDP olmasıdır. Deyim yerindeyse iktidarın ‘baş belası’, diğer mecliste yada meclis dışındaki burjuvazinin çeşitli kliklerini temsil eden muhalefet partilerinin de ‘baş ağrısı’ olması; kendine ‘Millet İttifakı’ diyenlerin de sorun HDP olunca ürkek ürkek iktidardan farksız olması, hatta ve kendi gölgesinden korkması, “bize oy pastası” düşer mi beklentisinde ölü taklidi yapması; iktidarın iktidar sopası, gözaltı ve tutuklama sopası ile hep ‘dövülmesi’ öngörülmesinin nedenidir HDP’nin.

Kısacası iç ve dış siyasetin önemli rolü var HDP’ye yönelik saldırılarda.

20 HDP’liden 17 kişisi tutuklandı. Üstelik avukatların bile içeri alınmadan açıklanan mahkeme kararıyla. Tutuklananların zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması bile engellenerek. Alınmayın gücenmeyin, gerinmeyin yerinmeyin Ankara’da demokrasi var, Ankara’da hukuk. Ankara’da düzen hüküm sürüyor. Vay dilim dilim, Sırrı sözle buluşturan dilim. Bir baş eğecekler var bu dünyada, bir de başı göğe erecekler. Alp Altınörs, Beyza Üstün, Ayhan Bilgen gibi aklı, yüreği ve cesareti olanların başları göğe erecektir. Sesleri de ses olup çoğalacak, duymayanı kalmayacaktır.

Yakın erimde, kararların kararttığı günler yaşayan Ankara’yı bilmem ama, kara günler yaşatanların ak günleri de olmaz bildiğim. Bu saldırılarla “ha düştü ha düşecek” denilen HDP de düşmeyecek düşmemesine, ancak düşecekler var elbette.

“Gelecek güzel günlere inanıyorum.
Gelecek güzel günler..
Sonunda galip geleceğine eminim
İyiliğin, zekânın ve cesaretin.
İmanım var zaferine
Aşkın, adaletin ve hürriyetin…” diyen Necati Cumali gibi benim de.


Hilmi Toy – Simurg-News – 04.10.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑