Sömürgecilik

Published on Aralık 20th, 2021

0

Figen Yüksekdağ: Ölüm burnumuzun ucunda.. Aysel Tuğluk’a dönük baskıya son verilmeli!

Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i siyasetçi 108 kişi hakkında açılan Kobanî Davası’nın 8. duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, yaptığı konuşmada Aysel Tuğluk’un durumuna dikkat çekerek “Ölüm burnumuzun ucunda, zulüm yanıbaşımızda yaşıyoruz. Bu kötü muamele ve işkence politikasının vebali çok ağırdır. Tuğluk üzerinde uygulanan zorla mahkemeye çıkarma, üzerinde baskı uygulama tavrına kesinlikle son verilmesi gerekiyor” dedi.

Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i siyasetçi ile 108 kişi hakkında açılan Kobanî Davası’nın 8. duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.

Duruşmada söz alan önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, mevcut  koşulların savunma yapmak için uygun olmadığını belirterek “Bizi tek sıra haline getiremezsiniz. Biz bu duruşmaya çıkıyorsak kendimize ve halkımıza olan saygımızı koruyabilmek, kendi sorumluluğumuzun gereği olduğu için çıkıyoruz” diye konuştu.

“ÇOK AÇIK BİR CİNAYETTİR”

Yüksekdağ, bulunduğu cezaevinde yaşamını yitiren Garibe Gezer’i de anarak şu konuşmayı yaptı:

“Garibe Gezer’in ölümü Türkiye’deki yargı ve cezaevi sisteminin insanlık dışılığının çok somut çok açık ve güncel resmidir. Son bir hafta içerisinde cezaevlerinden çıkan 4 cenaze, biri intihar olmak üzere diğerleri hasta mahpuslardır. Türkiye’deki yargı sisteminin, cezaevi sisteminin geldiği insanlık dışı noktayı kelimelerle tarif etmekte zorlandığımızın kanıtıdır. Çok açık bir cinayettir, katliamdır bunu belirtmek istiyorum.”

“BU DAVA ÖLDÜREMEDİKLERİNİ SÜRÜNDÜRME DAVASIDIR”

“Bu dava öldüremediklerini süründürme davasıdır. Bu dava içerisinde yer alan insanları da öldürmeye çalışıyorlar. Daha 2 saat önce Ahmet Türk’ü getirdiniz. Hasta yatağından kaldırdınız, zorla mahkemeye getirildi Ahmet Türk. Savcı kendisine verilen talimatı çiğniyor, tehdit ediyor. Zorla getirilsin, tutuklama baskısı kuruluyor, hasta yatağından insanlar getiriliyor buraya. Aysel Tuğluk hakkında zorla getirme tehditi yolladınız bize. Aynı tehditi hala sürdürüyorsunuz. Bütün bu ölümlerin vebali ve sorumluluğu iktidardadır. Demek ki üstleniyorsunuz, ‘oldu eyvallah’ diyerek üstleniyorsunuz. Cezaevinde yaşanan ölümlerin sorumlusu iktidar ve onun gölgesinde olan sizlersiniz.

Biz bu koşullarda nasıl savunma yapalım? ‘Susma hakkı’ diyorsunuz, tehdit üstüne tehdit, biz bu tehditlere pabuç bıraksaydık burada olmazdık. İsterseniz bu talimatları yerine getiririz ama bizi tek sıra haline getiremezsiniz. Biz bu duruşmaya çıkıyorsak kendimize ve halkımıza olan saygımızı koruyabilmek, kendi sorumluluğumuzun gereği olduğu için çıkıyoruz.”

“GARİBİN AHI İNDİRİR ŞAHI”

“Garibin ahı indirir şahı. Dikkat edin şahınız da inecek padişahınız da inecek. Bugünler geçecek, hepsi o tırmandıkları tepeden, saraylardan inecekler. Bu halkın ahı da vebali de bırakmayacak, asla unutmayacağız. HSK üyesi oğlu uyuşturucu dosyasında adı geçti diye istifa etti ve davayı kapattılar. IŞİD’liler elini kolunu sallaya sallaya geziyor, IŞİD’li sanıklar göstermelik olarak gözaltına alınıyor, ön kapıdan giriyor, arka kapıdan bırakılıyor. Kırmızı bültenle aranan biri mahkemeye çıkarıldı, adli kontrolle serbest bırakıldı. Uyuşturucu, kara para ticareti, mafya, derin siyaset içinde almış başını yürümüş ve bu siyasi iktidar yargıyı kullanarak saltanatını sürdürüyor ve kendini güçlendirmeye çalışıyor.

Hala çözülemeyen onlarca  sorun var, çözüm bekliyor. Son duruşma yapıldı aradan bir hafta geçti bu bir haftalık duruşma içerisinde bize o duruşmanın tutanağı bile gelmedi, bir önceki duruşmanın tutanağı gelmedi, ciddiyet bunun neresinde?

Bu dava öyle bir dava değil. Mahkeme salonunda gördüğünüz her bir insan, sadece vekiller değil, MYK üyeleri, siyasetçiler hepsi seçilmiştir. Bu dava da siyasi bir intikam davasıdır. Tarafınızın altını çizmişsiniz. IŞİD yargılamaları için Türkiye’de örnek veremiyorsunuz, çünkü Türkiye’de bir tane IŞİD ana davası yok. Teker teker alınıyorlar, gözden ırak duruşmalar görünüyor, ön kapıdan giriyorlar birkaç ay sonra arka kapıdan çıkıyorlar. Bir tane bile IŞİD davası yok. Olmadığı için Fransa’dan örnek veriyorsunuz.”

“ÖLÜM BURNUMUZUN UCUNDA”

“Gerçek dışı dayatmalara son vermeniz gerekiyor. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere sağlık sorunları olan duruşmaya çıkma koşulları olmayan arkadaşlarımız üzerindeki zorlamalara kötü muameleye son verilmesi gerekiyor. Ölüm burnumuzun ucunda, zulüm yanıbaşımızda yaşıyoruz ve yaşayacağız. Umudumuzu direncimizi asla eskitmeyeceğiz. Ama bu uygulamaların, kötü muamele ve işkence politikasının vebali çok ağırdır. Tuğluk üzerinde uygulanan zorla mahkemeye çıkarma, üzerinde baskı uygulama tavrına kesinlikle son verilmesi gerekiyor. Hep söyledik yine söylüyoruz, nasıl arkadan dolanma gibi bir tavrımız olmadı olmaz, arkadaşımızın sağlık sorunları hakkında eksik söyledik, çok eksik söyledik fazla söylemedik. Ama bu duruşumuzun asla zorlanmaması gerekiyor. Tahammülümüz yok buna.”

“AYSEL’İN BAŞINA GELEBİLECEK HER ŞEYDEN SİZ SORUMLUSUNUZ”

Figen Yüksekdağ’dan sonra söz alan, yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak “Geçecek bunlar eninde sonunda geçecek. Mazlumun ahı kalmayacak bizler de burada onurlu mücadelede yürüyüşün bir parçası olmaya çalışıyoruz” dedi.

Garibe Gezer’in kendileriyle aynı cezaevinde yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Kışanak “Biz bundan haberdar olamadık. Ta ki akşam saatlerinde Meclis’te arkadaşlarımız dile getirene kadar. Hepimiz sarsıldık. Garibe boyun eğmedi, zulme boyun eğmedi. Biz bu zulmün tanığıyız. Bir kadın böylesine geleneksel yöntemlerin bu kadar yüksek olduğu bir yerde çıkıp tacize, tecavüze uğradım dediyse ve bir şey yapılmamışsa başta iktidar, Adalet Bakanlığı, savcı, cezaevi idaresi herkes bundan sorumludur” dedi.

Kışanak özetle şunları söyledi:

“Kadınların çığlıkları duyulmadı. Kadın bunu söylemişse bir yerde bir şey vardır, bir saldırı vardır. Bizi koştur koştur bu duruşma salonlarına çağırıyorsunuz ya keşke Garibe’yi de çağırıp sorsaydınız. Ama bunu yapmadınız. Bir kere bile Garibe Gezer ifadeye çağrılmadı.

Bu ülkede bir insan ‘dur’ ihtarına uymadığı için öldürülür mü? Biz hukuku, adaleti korumaya çalışıyoruz, kendimizi değil. Devletin can güvenliği altında olduğu söylenen bir kadın böylesine bir şey yaşamış ve beyanı bile alınmamış. Orası suç yeri. Süngerli oda suç yeri. Bana süngerli odada bunu yaptılar dedi ama Kandıra Cezaevinin süngerli odası gıcır gıcır yeniden yapıldı ve işlenmeye devam ediyor. Hasta tutsaklar cezaevlerinden tabutlarla çıkıyor bizler de birer tabutun içinde yaşamaya çalışıyoruz. Cezaevleri tabutluktur, bir işkence mekanıdır. Yanı başında bir insan ölüyor ve sen bundan haberdar olamıyorsan bu bir tecrittir ve cezaevlerinin suç mekanı olduğunun göstergesidir.

Bu dava dosyasındaki her bir belge kumpastır, iftiradır. Bunları ifşa etmek de bizim görevimizdir ve yapacağız. Aysel’i hastaneye gittikten sonra tek başına bir hücrede karantinaya aldılar. Aysel’i tek başına bir odada karantinaya almak Aysel’i ölüme terk etmektir. Başına gelebilecek her şeyden siz sorumlusunuz. Demokrasinin, hukukun yeniden tesis edilmesi için gerçeklerin haykırıldığı bir yer haline getireceğiz. Hakikati haykıranlar olarak bu mahkemede sözümüzü söyleyeceğiz. Garibe’nin aramızdan ayrılıp sonsuzluğa yolculuğu hepimizin canını yaktı ama ben kadınların bu zulme direnişle cevap vereceğine gönülden inanıyorum.”

Mahkeme heyeti duruşmaya yarına kadar ara verdi. (PİRHA)

Tags: , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑