Makaleler

Published on Haziran 1st, 2021

0

Filleri evcilleştirmek için kullanılan hileli yöntemler | Gül Güzel

Fil denince hep sevecen duygulara yoğunlaşırım. O yüzdendir ki, evimin bir kaç yerinde porselenden heykelleri yeri alır. Bu güzel canlı, kocaman bedenine rağmen mecbur edilmeden gücünü hiç bir canlıya karşı art niyetle kullanmaz. O yüzden de doğanın en güzel hayvanlarından biridir fil.

Fil de, biz insan türünün en büyük mağdur edilen hayvan türüdür. Ancak o onurluluğunu ölünceye kadar sürdürür. Büyüklerimizin anlatımlarına göre, Fil öleceğini sezme duygusuna sahiptir. Bu yüzden ölmeden önce, doğduğu inine kadar gittikten sonra, orda ölür. Sadece fotoğraf ve görsellerde izleyebildiğim Fil hakkında güzel şeyler yazmayı çok isterdim. Mesela susuz kaldığı için öleceğini gördüğü aslan yavrusunu hortumuna alıp, su olan yere kadar taşıyan o güzel fotoğraflardaki gibi… Ancak bu hayvana karşı da biz insan türü tarafından yapılan zulmü biraz gözler önüne sermeye çalışacağım.    

Fillerin, dişlerinin çekilerek, süs eşyası veya benzeri şeylerde kullanıldığını bilmeyenimiz yoktur. Yani bu güçlü ve devasa yaratıkların beden ve güçlerinin, biz ufacık insanlar tarafından nasıl sömürüldüğünü, “breaking the spirit (özgüveni yıkmak, inancı yıkmak)” denilen yöntemle fillerin nasıl evcilleştirildiğine, egemenliklerini zorla nasıl kabul ettirildiğine birlikte bakalım.

YIRTICI BİR HAYVANDAN DAHA TEHLİKELİ OLAN VARLIK: İNSAN

Filler ne kadar geniş alanlarda yaşarsa yaşasın her gün kullandıkları patikaları kolay kolay değiştirmezler ve hep aynı yollardan geçerler. Fil avcıları bildikleri bu yollara, yavru fillerin sığacağı derinlikte çukurlar kazarak tuzaklar hazırlarlar. Fil klanından bir yavru bu çukura düştüğünde, avcılar fil klanının diğer üyelerini korkutup kaçırırlar ve yavrunun bir süre yalnız kalmasını sağlarlar.

Daha sonra fil avcıları siyah elbiseler içinde, yüzlerinde ürkütücü maskelerle gelir ve çukurdaki fili kırbaçlarla döverler. Aç kalan ve dövülen fil birkaç gün içinde, hayatında görmediği bu zulüm karşısında şoka girer ve durumu kabullenir. Fil durumu kabullendiğinde ise yine aynı avcılar beyaz ve güzel kokulu elbiselerle, filin sevdiği yiyecekleri getirerek filin karnını doyurur ve yüzünü gözünü su ile temizleyerek severler. Fil korkudan beyazlılarla siyahlıların aynı insanlar olduğunu fark edemez.

Ertesi gün tekrar siyah elbiseler ve korkunç maskelerle gelen avcılar fili yine döverler ve birkaç gün daha aç bırakırlar. Sonra yine beyaz elbiseler, güzel kokular ve filin sevdiği yiyecekler… Bu böyle, fil beyazlar içindeki avcıları gördüğünde sevinene kadar sürer.

Avcılar filin kendilerine alıştığına emin olunca çukurun önünü kazarak çukurdan çıkarırlar ve  hortumundan çekerek yaşayacağı yeni yere götürürler. Ancak işkence burada da devam eder. Filin beyaz kıyafetli insanlara güvenmesi sağlandıktan sonra sırada kaçmamasını sağlamak vardır.

Fillerin çok zeki ve zor vazgeçen hayvanlar olduğunu bilen insanlar, filin inancını yıkmak gerektiğinin farkındadırlar. Köye getirilen filin kaçmayı denememesi için; fil kıpırdatabilmesi bile zor olan ağırlıkta bir zincirle direğe bağlanır. Hayvan haftalarca, aylarca kaçmaya çalışsa da zincir kıpırdamaz. Bu şekilde büyüyen fil, kaçabileceğine dair inancını yitirir. Artık avcılar, kaçmayı denemeyi bile düşünemeyen fili küçük bir halat ve ufacık bir kazık ile istedikleri yerde tutabilirler. Çünkü fil hala var olduğunu sandığı zinciri asla kıramayacağı durumu kabullenir.

 Hindistan’da Filleri evcilleştirme yöntemi!

Fillerin en yoğun yaşadığı ülke olarak bilinen Hindistan’da, filleri evcilleştirmek için korkunç benzeri yöntem kullanılır. Ormanda yere yavru filin içine düşebileceği büyüklükte derin bir çukur kazılır ve üzeri dallarla örtülür. Yavru fil gelip dallara bastığında çukurun içine düşer, ama şanssızlığı bununla bitmez. Fil avcıları yüzlerini de kapatan tümüyle simsiyah giysiler içinde, ellerinde sopalarla gelip fili sürekli olarak döverler. Hayvan gördüğü işkence ve çukura düşmesi nedeniyle yaşadığı acıdan, korkudan hayatında görmediği bir bunalım yaşar… Sonra aynı avcılar ağaçların arkasına gider ve üzerlerindeki siyah elbiseleri tümüyle çıkarıp, baştan aşağı beyaz elbiselerle ve ellerinde çeşit çeşit meyve sepetleriyle geri gelirler. Fili besler, yaralarına pansuman yaparlar, tıpkı iyilik meleği kesilirler ve onu düştüğü çukurdan çıkarırlar. Fil bu beyaz giysili kurtarıcılarının ona gösterdiği karşılıksız sevgi ve ilgiden dolayı o kadar minnettar kalır ki, o andan itibaren her istediklerini yapar ve sözlerinden çıkmaz. Onların kendisini az önce döven siyah giysili adamlar olabileceği aklına dahi gelmez.

Son olarak demem o ki, düştüğünüz zaman size her elini uzatana hemen güvenmeyin, belki de size çelmeyi takan o olur…

NOT: ASLA BU ZULMÜ KABUL ETMİYOR, HAYVANLARA YAPILAN HER TÜRLÜ MUAMELENİN KARŞISINDA DURDUĞUMUZU BELİRTİYORUZ.

Kaynak: Sosyal Medya/Facebook


Gül Güzel – 01.06.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑