Yazarlar

Published on Aralık 1st, 2020

0

Fransa’yı tarihi grev ve direnişler sardı – L.Michel Destan

Güçlü kamuoyu tepkisi ve sokak eylemlilikleri üzerine Başbakan Jean Castex, 24. maddenin komisyonda yeniden değerlendirileceği sözünü verdi. Ardından İçişleri Bakanı açıklama yaparak, “24. maddeyi yeniden yazacağız, ama bu bir geri çekme ya da askıya alma değildir” dedi. Fakat 24. maddede değişikliğe gidilip basının polis şiddeti görüntülerini çekme yasağı kaldırılsa bile, bu Macron yönetiminin aşırı sağcı politikalarını hayata geçirmeyi durdurmayacaktır.

Macron iktidara geldiği gündem itibaren neoliberal reformlarını kesintisiz uygulamayı planlıyordu. Fakat beş yıllık görev süresinin 3 yılını geride bırakırken işçi ve emekçi düşmanı politikalarına karşı ardı ardına sokak isyanları patlak verdi. Önce Sarı Yelekliler ardından sahte ’emeklilik reformu’na karşı tarihi grev ve direnişler. Son süreçte ise özelleştirmelerin neden olduğu devlet hastanelerinin geldiği durum, sağlık krizi, artan yoksulluk ve işsizlik.

Yeni isyanları içinde barındıran objektif durumu, ezen sınıf bilinciyle değerlendiren Macron hükümeti, olası kitle isyanlarını engellemek için ardı ardına saldırı yasalarını çıkarmaya devam ediyor.

Sağlık krizi nedeniyle 23 Mart günü ilan edilen OHAL yasası ile hükümetin eli güçlendirilmiş ve hesap vermeden yeni yasaları çıkarmasının önü açılmıştı. OHAL sürecini yönetmek için oluşturulan savunma konseyi ile ardı ardına uygulamalar devreye sokuldu ve yeni yasal düzenlemelerin taslakları oluşturuldu.

Ardından öğretmen Samuel Patty’nin, DAİŞ bağlantılı bir faşist dinci tarafından katledilmesini fırsat bilerek güvenlik yasasının kapsamını genişletti. Terörist saldırılara karşı gerekli önlemler sıralandı ve yasanın dayanağı olarak gösterildi.

Oysa asıl hazırlık, pandemiyi yönetemeyen hükümetin artan işsizlik ve yoksullukla birlikte patlak verecek olan olası isyanlar dalgasına yönelikti.

Sarı Yelekliler’in hayaleti yönetime musallat olmaya devam ederken, sağlık krizinin yarattığı sonuçların derinden gelecek yeni bir isyan hareketi dalgasını tetiklemesi patronları şu sıralar en çok meşgul eden konu.

Geçtiğimiz süreçte ise emeklilik yasasını geçirmek için 49.3 yasasının ‘zorunlukluk’ halinde kullanılması ve Anayasa Konseyinden, hükümetin kararnameleri parlamentoda oylamadan geçirebilme imkanı sağlayan Anayasanın 44. maddesinin Meclis tarafından oylanan değişiklikleri iptal etmek için kullanılmasına olanak sağlayan yasal değişikliklere gidilmişti.

Pandemi sürecini kendi lehinde kullanan Fransa burjuvazisi tarihe not düşen grev ve direnişlere karşın baskıcı yasaları dayanak yaparak emeklilik yaşını 67’ye çıkaran emeklilik yasasını, ikinci dalga sağlık krizinin ortasında Senatoda gece yarası onaylanmasını sağladı.

Macron hükümeti, basın özgürlüğü ve haber alma hakkını ihlal edeceği ve polis şiddetini artıracağı eleştirilerine ve kitlesel RED eylemlerine rağmen, sosyal hareketleri baskı altında tutacak ve kapitalist sınıfı koruyacak olan “Sécurité Globale-Güvenlik Yasası’nı” ulusal mecliste kabul ederek, Ocak 2021’de Senatonun onayına sunacak. Tasarı senatodan geçmesi halinde, bir kez daha Mecliste oylanacak.

Tasarı, güvenlik güçlerinin görüntülerini yayımlayanlara 1 yıl hapis ve 45 bin Euro’ya kadar para cezası öngörürken, gösterilerde “drone”ların yanı sıra güvenlik güçlerinin görev sırasında kullandığı kameraların insanları izlemek için kullanılabileceği yer alıyor.

Hükümet ayrıca, üniversitelerdeki öğrenci işgallerini üç yıl hapis cezası getiriyor. Ulusal ve yerel yarı askeri polislerin ve özel güvenlik kurumlarının olağanüstü ortak operasyon merkezleri oluşturulacak.

Le Monde, 450 bin silahlı insanın halka karşı görevlendirilecek olmasıyla birlikte, Fransa’da “her 150 kişi başına bir polis” düştüğünü (2018’de 280 kişi başına bir polisti) yazdı.

Yasanın Senatoda görüşülmesinin beklendiği bu süreçte hak ve özgürlüklere yönelik bu saldırı karşısında gazeteciler, insan hakları derneği, sendikalar, öğrenciler, kolektifler, partiler, platformlar, kurumlar bir araya geldi ve büyük bir mücadele seferberliği başlattı.

Liberation gazetesi 20 Kasım’da ön sayfasında manşet olarak yayımladığı “Genel Güvenlik Yasası’nın tehlikeleri” içerikli yazısını, “Hukukun üstünlüğü, bulanık özgürlükler” başlığı ile ele aldı.

17-21 ve 28 Kasım’da Paris’te kitlesel düzenlenen eylemlerde, “Cumhuriyetten polis devletine doğru yürüyüş”, “Demokrasi bulanıklaştı”,”Film çekmeyi asla bırakmayacağım”, “Bizi polisten kim koruyacak”,”Polis her yerde, adalet hiçbir yerde”, “Vurun, çekiyorum”, “Siz silahlarınızı indirin, biz kameralarımızı” sloganları ile geçirilmek istenen yasa ve polis şiddeti teşhir edildi.

28 Kasım Cumartesi günü ülke genelinde 100 noktada yapılan eylemlere 500 bin kişi katıldı. Eylemlerde asalak kapitalizmin bankaları eylemcilerin hedefi oldu. Eylemciler ile sermayenin bekçileri polis arasında çatışmalar yaşandı. Burjuva medyası devrimci kitle şiddetini itibarsızlaştırmak için devreye sokuldu. Fakat eylemlerde en çok konuşulan yine polis şiddeti oldu. Paris eyleminde foto muhabiri Ameer Alhalbi de polis tarafından dövüldü.

Yine yasa tartışmaların yapıldığı günlerin arifesinde müzik yapımcısı siyahi Michel Zecler, 20 dakika boyunca polis şiddetine maruz kaldığı görüntüler sosyal medyaya düştü. Futbolcular, sanatçılar, politikacılar ve kamuoyu tepkisi sonucu Macron, sadece dört polisi görevden aldığını, ikisinin tutuklandığını açıkladı, ama polis şiddetini yaratan devletin sorumluluğunun üzerini örtmeye çalıştı.

Edilson Adalet Kolektifi’nde Olivio Gomes, Paris eyleminde yaptığı açıklamada, “Michel’in davası münferit bir dava değil. Varoşlardan geliyoruz ve küçüklüğümüzden beri yaşadığımız şey bu. (…) Ve Michel’in videosuyla ilgili beni en çok şaşırtan şey, düzinelerce polis memurunun hiçbir şey söylemeden onun dövülmesini izliyor olmasıydı. Yani hepsi aynı çantada.”

Güçlü kamuoyu tepkisi ve sokak eylemlilikleri üzerine Başbakan Jean Castex, 24. maddenin komisyonda yeniden değerlendirileceği sözünü verdi. Ardından İçişleri Bakanı açıklama yaparak, “24. maddeyi yeniden yazacağız, ama bu bir geri çekme ya da askıya alma değildir” dedi. Fakat 24. maddede değişikliğe gidilip basının polis şiddeti görüntülerini çekme yasağı kaldırılsa bile, bu Macron yönetiminin aşırı sağcı politikalarını hayata geçirmeyi durdurmayacaktır.

Republique Meydanı’nda çadır açan mültecilere yönelik polis şiddeti medyaya düşünce, İçişleri Bakanı Gérald Darmanin özür dilerken, aynı eylemi takip eden internet medyası BRUT’da çalışan gazeteci Rémy Buisine polis şiddetine maruz kaldı. Paylaşılan video görüntülerine yorum yapan bir gazeteci bir gün sonra aynı polisin şiddetine mazur kaldığını açıkladı.

Şu ara Fransa sokaklarında yaşanan polis şiddeti, Sarı Yelekliler hareketinden iki yıl sonra, bir ‘dejavu’ etkisi yaratıyor.

Genel güvenlik yasasına karşı yapılan eylemlerde, siyasiler, sendikalar, kadın örgütleri, Sarı Yelekliler, öğrenciler, meslek örgütleri, göçmen kurumları, kağıtsızlar hareketi, ırkçılık karşıtı platformlar, antifaşistler, anarşistler, antikapitalistler ve sol kesimler olmak üzere geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Önümüzdeki süreçte de burjuva “otoriter devletin” güçlendirilmesine hizmet eden tüm yaptırımlara karşı mücadele etmek ve kazanımla taçlandırmak için radikal sokak eylemlilikleri ve proletaryanın tüm kesimlerini içine alacak genel grev ihtiyacı kendisini dayatıyor.


L.Michel Destan – ETHA – 01.12.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑