İnsan Hakları

Published on Ekim 8th, 2021

0

Gezi davası: 1438 gündür tutuklu olan Kavala’ya yine tahliye yok

çArşı davasıyla birleştirilen Gezi davası bugün görüldü. Mahkeme Osman Kavala’yı kuvvetli suç şüphesini öne sürerek tahliye etmezken, bir üye hakim, karara muhalefet şerhi koydu.

1438 gündür Silivri Cezaevi’de tutuklu olan Osman Kavala dahil 52 kişinin yargılandığı Gezi davası bugün devam etti.

çArşı davasıyla birleştirildikten sonra görülen bu ilk duruşma sanık sayısının ve katılımın fazla olması nedeniyle ilk önce İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden (ACM) 14. ACM’ye daha sonra da 27. ACM’ye alındı.

9.45’te başlaması gereken duruşma da bir bilgisayar problemi nedeniyle 11.00 sularında başladı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala Silivri’den Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı. 

Duruşmayı, İngiltere, Hollanda, Danimarka, Fransa, İsviçre, Almanya Konsolosluklarından temsilciler, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ile HDP’li Vekiller Zeynel Özen, Züleyha Gülüm ve CHP’li Vekiller Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu takip ediyor.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar sorumlusu Milena Buyum da izlidiği duruşmaya birçok sivil toplum örgütü de destek takip ediyor.

Kimlik tespitlerinin ardından Mahkeme Başkanı usul itirazı olup olmadığını sordu. Bunun üzerine söz alan çArşı davasının avukatlarından Ali Rıza Dizdar, Gezi ile çArşı davalarının birleştirilme şeklinin usul hukukuna aykırı olduğunu söyledi. Birleştirme kararındaki usulsüzlükleri sıraladı.

Dizdar “Birleşen dosya çok farklı bir dosya. Biz mi Gezi’yi anlatacağız, Gezi’dekiler çArşı’yı mı anlatacak” diyerek tepki gösterdi.

Kavili: Yargılama değil siyasi linç

Dizdar’ın ardından Ömer Kavili söz aldı. Kavili “Yargı kültürünü yok ettiniz. Görmediğimiz belgelere karşı beyan talep ettiniz. Bu dava yargılama değil siyasi bir linç, siyasi bir intikam davasıdır. 27. ACM’nin kaçak hakimi, geldi, birleştirme kararını verdi ve bıraktı gitti. Bir hukuk enkazı bıraktı arkasında.  Mahkeme heyeti olarak sizden yargı kültürüne sahip çıkmanızı istiyorum. Birleştirme kararının hukuka aykırı olduğunu tespit etmenizi istiyorum” dedi.

Şen: Hukuk garabeti

Daha sonra ise Çarşı’dan Cem Yakışkan’ın avukatı Ersan Şen söz aldı. 30 dakikadan fazla konuşan Şen iki davanın birleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu söyledi. Bunu ‘bir hukuk garabeti’ olduğunu söyleyen Şen ayrıca hukuka aykırı toplanan delillerin dosyadan çıkartılmasını istedi.

Şen’in ardından konuşan Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal beyanda bulundu. Esas geçmeden önce usul talepleri olduğunu belirten Köksal, bu talepler karşılanmadan esasa geçmenin hukuka aykırı olacağını söyledi. Köksal, birleştirme kararının hukuka aykırılığının tespit edilip dosyaların ayrılmasını talebinde bulundu.

Avukat Yıldız İmrek, Gezi ve çArşı davalarının Osman Kavala’yı hapiste tutabilmek için bozulduğunu söyledi. Birleştirme kararının ise celse arasında verildiğini belirten İmrek “Bu hukuk, yargı skandalıdır. Mahkemeniz bu birleştirme kararından dönebilir. Eğer ki dönmezse bu yargılamanın bir mahkeme olmadığı, siyasi infaz davası olduğu kanıtlanacaktır” dedi.

Savcı taleplerin reddini istedi

Duruşma savcısı ise avukatların birleştirmeye yönelik taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Tek cümlelik mütalaa kuran duruşma savcısı talebini gerekçelendirmedi. Ardından duruşmaya 13.45’e kadar ara verildi.

Avukatlar duruşmayı terk etti 

Ömer Kavili öğleden sonra devam eden duruşmada tekrar söz aldı. Savcının ara öncesinde verdiği tek cümlelik mütalaasını eleştiren Kavili, savcıların görev ve sorumluluklarını hatırlattı.

Uluslararası sözleşmeleri ve usul kanunlarını hatırlatan Kavili “Mahkemeniz dava dosyasının bir suretini avukatlara vermedi. Görmediğimiz delillerden yargılansak bile, şüpheli ve sanığın masumiyet karinesi vardır. Kanıtlamak iddia makamının işidir. Ama bizler mahkemeden evrak istiyoruz, o bile verilmiyor. Savcı ise bizim taleplerimizi tek bir cümleyle gerekçelendirme gereği bile duymadan reddini isteyip geçiştiriyor. Mahkemeniz bozma kararı için duruşma açması gerekiyordu, bunu da yapmadı. Yukarının baskısına direnemeyeceğinizi gösterdiniz” dedi.

Konuşmasının ardından mahkeme heyetinin yeniden savcıdan mütalaa alması talebinde bulundu. Mahkeme ara karar için 5 dakika ara verdi.

Aranın ardından mahkeme heyeti avukatların dosyaların ayrılması talebi dahil tüm taleplerini reddetti. Bunun üzerine çArşı avukatları duruşmadan çekilme kararı alarak salonu terk etti. Salonda bulunan seyirciler de avukatlara alkışlarla destek verdi. 

“Kaç defa beraat etmek gerekiyor?”

Heyet avukatların dışarı çıkmasının ardından duruşmaya devam etti. Mahkeme sanıkları kürsüye çağırmaya başladı. Bu sırada kürsüye gelen çArşı davasından Arda Mutlu Doğan “Avukatlarımız bile savunma yapmadı, ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Kaç defa beraat etmek gerekiyor?” dedi. 

Ardındansa Mücella Yapıcı söz aldı. Yapıcı davayı geldiği bu haliyle, aklen, ahlaken kabul etmediğini belirttikten sonra “Gerçekten bu davayı bu kadar uzatarak Gezi’yi kriminalize edemezsiniz, Gezi onurumuzdur” diye konuştu.

Can Atalay, sanıklar yokmuş gibi bir yagılama yapıldığını belirterek “Biz üzerimize gelmekte olan şeyi görüyoruz. Savcının dosyada yeniden görevlendirilmesinin nedenini görüyoruz. Gezi’yi bizi kullanarak suçlamanıza izin vermeyeceğiz. Sorguya elverişli duruşma açmanız ve bizim teamülen sorgu vermemize izin vermeniz gerekir” ifadelerini kullandı.

Sanıktan mahkemeye: Aradığınız bir şey varsa yardımcı olalım

çArşı sanıklarından Hakan Tezel kürsüye gelerek tek cümlellik beyanda bulundu. Tezel “Cımbızla aradığız suçu, cımbızla bulacaksınız” dedi.

Yeni çArşı sanıklarından Hüseyin Fidan’sa “Söyleyecek bir şeyimiz yok. Aradığınız bir şey varsa söyleyin biz yardımcı olalım” dedi. Mahkeme Başkanı benzer beyanların üzerine “Böyle savunma yapacaksanız siz bilirsiniz” dedi.

Kavala: Mantık sınırlarını aşan, fantastik iddialar

Beyanların ardından mahkeme son olarak davadaki tek tutuklu Osman Kavala’ya söz verdi. SEGBİS’le duruşmaya bağlanan Kavala savunmasını okumaya başladı ancak ses sisteminin kötülüğü nedeniyle Kavala’nın beyanı salonda yankılandı ve anlaşılmakta güçlük çekildi. Kavala savunmasında şunları söyledi:

“Daha önce aralarında fiili ve hukuki bağlantı olmadığına karar verilen suçlamalar hiçbir yeni delil olmadan birleştirildi ve benimle ilgili davalar, gene hiçbir delile ve anlaşılır gerekçeye dayandırılmadan çArşı davası ile birleştirildi.

“Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır.

“AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın karşı oy yazısında ifade ettiği ve AİHM kararında da hükme bağlandığı gibi, bu malzemenin suç işlendiğine dair delil olma vasfı taşımadığı açıktır.

“çArşı davasında suçlananlarla tanışıklığım, irtibatım olmadı. Onların da beni tanımıyor olmaları hayatın doğal akışına uygundur. 12 Temmuz’daki duruşma zaptından okudum, avukat Volkan Bahadır sanıklardan Y.D.’ye ‘Osman Kavala’yı tanıyor musun?’ diye sormuş, ‘Hangi takımda oynuyor?’ şeklinde cevap almış.

“Gezi protestolarında hâkim olan ortak nokta her sınıftan, yediden yetmişe herkesin yararlandığı bir parkı yok edecek, yasaya ve kamu yararına aykırı bir projenin antidemokratik yöntemlerle uygulanmasına gösterilen tepkidir.

“İddia makamının tahrif ettiği gerçek, Gezi protestolarına katılan milyonlarca insanın demokratik haklarını kullanmak için kendi özgür iradeleriyle hareket eden onurlu yurttaşlar olduklarıdır.

“Haysiyetime yönelik bir suikast”

“Bana yöneltilmiş olan 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttir.

“Savcının azınlıklarla yapılan faaliyetleri casusluk suçunun delilleri olarak göstermesi, halkın ırk temelli tanımlandığı ve azınlıkların potansiyel suçlu olarak görüldüğü Nazi Almanyası’nda vatana ihanet yasasına dayandırılan keyfi casusluk suçlamalarını hatırlatmaktadır.

“Bu anlayışta Nasyonal Sosyalist bakış açısına göre suç işlediği ya da işleyecek olduğu düşünülen kişinin fiiline uygulanabilecek bir yasa yoksa, hangi yasanın temel aldığı fikir daha uygunsa o yasaya göre kişinin cezalandırılması yükümlülüğü getirilmişti.

“Yasaların Hitler’in iradesiyle somutlaşan Nasyonal Sosyalist anlayışa göre yorumlanması ve uygulanması zorunluydu. Ülkemizde böyle bir uygulamaya imkân verecek bir yasa ya da kural olmadığına göre, iddia makamının yasaların dışına çıkarak bir suçlama kurgulamış olmasının hiçbir dayanağı yoktur. Bu davranış kamu yetkisini ve yasaları kötüye kullanmak anlamına gelmektedir.”

“Somut delil, varsayımlara dayalı olmadan somut olduğu anlaşılan delildir. Özgürlüklerin kısıtlanması, ancak bu tür delillerin tarafların ve dolayısıyla kamuoyunun önüne konması halinde, bu yükümlülük yerine getirildiğinde meşruluk kazanabilir.

“Bu özellikte olmayan birtakım bilgi, bulgu ve varsayımların somut delil olarak tanımlanmaları, özgürlüğün gasp edilmesine ve kamuoyuna yönelik dezenformasyona hizmet etmektedir.”

Savunmanın tamamı için TIKLAYIN

Savcı tutukluluğun devamını istedi

Osman Kavala’nın ve avukatı Köksal Bayraktar’ın ardından duruşma savcı Edip Şahiner mütalaa verdi. Savcı Şahiner, Kavala’nın suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

Tutukluluğa devam kararı çıktı

Ara kararını açıklayan mahkeme kuvvetli suç şüphesini öne sürerek Osman Kavala’yı yine tahliye etmedi. Bir üye hakim karara muhalefet şerhi koyarak Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. Bir sonraki duruşma 26 Kasım’da görülecek.

Taksim Dayanışması: Aynı kurgu, aynı iddialar

Duruşma öncesinde adliye önünde de eylem vardı. Gezi’yi Savunuyoruz hareketi ve Taksim Dayanışması burada bir basın açıklaması düzenledi.

Açıklamada konuşan şehir planlamacıları odasından Akif Burak Atlar şunları söyledi:

“Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak, en onurlu sayfalarından biri olan Gezi Direnişi, Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen,  hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. Sonunu bildiğimiz bir film, aynı kurgu iddialar ve figüran tanıklarıyla yeniden gösterime alınmak isteniyor.

“Son derece açık ve net bir şekilde bir kez daha ifade edelim:  Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız beyhudedir! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!

“Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz.  Çünkü haklıyız! Gezi Hep Haklı! 

“Gezi’de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız! Gezi Parkı’ndaki ağaçları savunurken ne kadar haklıysak, bugün ihmaller yüzünden yangınlara terk edilen ormanlarımızı savunmakta o kadar haklıyız! Gezi’de meslek ilkelerini ve bilimsel doğruları savunurken ne kadar haklıysak, bugün akıl dışı yönetimsel kararlarla afetlere mahkûm edilen kentlerimiz için liyakati savunmakta o kadar haklıyız. Gezi’ye faiz lobisi diyenlerin yüzüne gerçekleri haykırırken ne kadar haklıysak, bugün yaşadığımız tüm krizlerin sebebi iktidarınızdır derken de o kadar haklıyız.

“Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi’nin siyah ve beyazı olan çArşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz!

“Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli,  somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır.

“Tekrar ediyoruz: Gezi Direnişi bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi’yi suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz!” (Bianet – HA)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑