Published on Ağustos 14th, 2020
0HDP Sözcüsü Günay: 19 Ağustos’ta İstanbul ve Mardin’de alanlardayız
HDP Sözcüsü Ebru Günay, Demokratik Mücadele Programı’nın 3. aşamasının kayyum saldırılarının yaşandığı 19 Ağustos tarihinde Mardin ve İstanbul’dan başlatacaklarını duyurdu. Günay, finali 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde 7 merkezde yapacakları insan zincirleri ile tamamlayacaklarını söyledi, çağrı yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti Genel Merkezi’nde güncel gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelerle başlayan Günay, “Bir yandan içeride ciddi bir yönetim krizi, ekonomik kriz, toplumsal kriz yaşanıyor öte yandan da bu iktidar Türkiye’yi her tarafta alabildiğine bir savaş, çatışma ve gerginlik kıskancına soktu. Libya, Suriye, Irak’ta boğazına kadar ülkeyi savaş bataklığına çeken iktidar şimdi de Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi öngörülemez, son derece tehlikeli bir maceraya sürüklüyor” dedi.
‘SAVAŞ VE KANDAN BESLENİYORLAR’
Doğu Akdeniz’de yaşananların, AKP-MHP iktidarının bir savaş, rant ve
talan iktidarı olduğunu bir kez daha kanıtladığını söyleyen Günay,
AKP’nin ilk iktidara geldiği dönemde “Komşularla sıfır sorun” sözlerini
hatırlattı.
Günay, şunları söyledi: “Yoksullukla, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele edeceklerini söylüyorlardı. Şimdi tüm komşularıyla savaş halindeler, saplandıkları savaş, kan ve talan bataklığından çıkmıyorlar. Buradan çıkma gibi bir dertleri de maalesef de yok. Çünkü ülkenin geleceğini düşünmüyorlar. Çünkü artık AKP iktidarı, AKP’li sermayedarlar ve yandaş medyası savaştan ve kandan besleniyor. Suriye’de, Rojava’da, Irak’ta, Güney Kürdistan’da Kürt düşmanlığı üzerinden yürüttükleri savaş yıllardır devam ederken, Yeni Osmanlıcılık gibi bu coğrafya halkları için kan ve gözyaşından başka hiçbir getirisi olmayan hastalıklı bir politikayla Kafkasya’dan Libya’ya kadar, Doğu Akdeniz’de militarist politikalarını derinleştiriyorlar.”
‘AKDENİZDE GERİLİME ONAY VERDİLER’
Son günlerde Ege ve Akdeniz’de son derece tehlikeli bir askeri
hareketliliğin yaşandığını söyleyen Günay, değerlendirmelerini şöyle
sürdürdü: “Askeri hamlelerle gerginliği tırmandırdıktan sonra, AKP
iktidarının diyalog ve diplomasi çağrısında bulunması ya kötü bir niyet
göstergesidir ya da şovenizmin etkisi altında artan bir kibir ile
yürütülen dış politikadaki iflasın yansımasıdır. Doğu Akdeniz’de
meşruiyeti tartışmalı Trablus Hükümeti ile ilan edilen deniz sınırı
anlaşması, Mısır’ı, Yunanistan’ı ve Arap Birliği ülkelerini Türkiye’ye
karşı ortak cephede konumlandırmıştır. Libya-Türkiye anlaşması Meclis’e
geldiğinde bunun olası sonuçları hakkında HDP olarak uyarılarımızı
kapsamlı ve net bir şekilde yapmıştık. Ancak iktidar ve ne yazık ki
diğer muhalefet partileri bu uyarılarımızı dikkate almayarak
Akdeniz’deki yeni gerilim hattına, savaş politikalarına el birliğiyle
onay verdiler.”
‘AKP’NİN DOSTLARI KARANLIK GÜÇLERDİR’
AKP’nin IŞİD, El Nusra, İhvan Hareketi ve paralı militarist gruplarla
birlikte hareket etiğini ifade eden Günay, “Bu örgütlerin tamamı AKP’nin
bölge politikalarında koalisyon ortaklarıdır. AKP-MHP iktidarının
dostları karanlık güçlerdir, bu coğrafya halklarına yüzyıldır acı
çektiren emperyalistlerdir. Onlardan onay almadan veya onlar yeşil ışık
yakmadan tek bir adım atmıyorlar. Sonra utanmadan sıkılmadan sözde
‘Millici’ olup, ‘Anti-emperyalistlik’ yalanlarıyla algı operasyonları
oluşturuyorlar. Başta halklarımız olmak üzere tüm dünya halkları
bunların savaş, çatışma ve rant politikasının temsilcileri olduğunu ve
bundan nemalandıklarını biliyor. Bunun için ne kadar kutuplaşma siyaseti
yapsalar da, erimeye devam ediyorlar. Yürüttükleri bu iç ve dış
politikayla tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır” ifadelerinde
bulundu.
‘MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ’
Günay, HDP olarak, savaş, rant ve talan politikasını halklara anlatmaya
ve bu politikaya karşı demokrasi ve barış için mücadele etmeye devam
edeceklerini kaydetti.
Günay, şöyle devam etti: “AKP-MHP iktidarı; ülkeyi, yaşadığımız coğrafyayı ortaklarıyla birlikte ne hale getirdiklerini görüyoruz. Halklarımız görüyor. Savaş bataklığı içerisinde yok olup gideceklerdir; bu iktidar ve savaşçı anlayış miladını doldurdu. Savaş siyaseti de onları kurtaramayacak. Fakat bizim derdimiz halklarımızın yaşadığı acı, döktüğü gözyaşı, yaşadığı ölüm, yoksulluk, ekonomik kriz, işsizliktir. Artık mızrak çuvala sığmıyor, hangi ölçülerle kılıf dikerlerse diksinler onu delip geçiyor. Kendilerini çekiç, herkesi çivi sanan, bir askeri yönetime dönüşen bu savaş koalisyonundan bir beklentimiz yok.
“Onun için çağrımız, savaş istemeyen, yoksulluk istemeyen, kan istemeyen, işsizlik, açlık istemeyen başta bu topraklarda yaşayan tüm insanlar olmak üzere; muhalif olan, insanlığın geleceğini düşünen tüm kesimleredir. Gelin hep birlikte bu savaş iktidarının, politikalarına dur diyelim. Emek, demokrasi, barış ve özgürlük için ödenecek bedel neyse ödeyip, bu topraklardaki yaşamı birlikte, eşit ve özgür bir şekilde inşa edelim. Bu yıkımı durduramazsak insanlık önünde tarih önünde hepimiz suçlu duruma düşeceğiz. Savaş değil barış, adaletsizlik değil adalet, susmak değil sokağa çıkmak, esaret değil özgürlük ve birlikte eşit halklar olarak bir yaşam kurarsak hem bizler hem gelecek kuşaklarımız yarınlara umutla bakabilir.”
‘MECLİS’TE YETKİN BİR KOMİSYON KURULSUN’
Günay, Türkiye’nin SİHA’larla Irak’ta yaptığı saldırılarıyı kınadı,
“Neredeyse tüm Arap ülkeleri bu saldırıyı kınadı ve Türkiye’yi uyardı.
Oysa biz aylardır bu operasyonların çözüm ve çare olmadığını söylüyoruz.
Sizin elinizle ülkeyi bataklığa sürükleyen bu aklı size kim veriyor?
Bunun felaket olduğunu görmeniz için daha neler yaşamak gerekir? Tekrar
vurgulamakta fayda görüyoruz; Parlamentonun tarihe ve gelecek
nesillerimize karşı sorumluluğu bulunmaktadır. Bu bağlamda bölgesel
sorunların derinleştirilmesi yerine çözümüne dair parlamento gruplarının
eşit oranda katılımıyla yetkin bir komisyon kurulması çağrısında
bulunuyoruz” diye belirtti.
‘ÜLKEYİ DOLARLA BORÇLANDIRDINIZ’
Ekonomik krize de dikkat çeken Günay, “Bakın içerde ve dışarıda
yürütülen bu savaş politikasının ekonomide ülkeyi getirdiği durum
ortadadır” diyerek iktidarı eleştirdi. Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milyonlarca insanımız işsiz ve aç kalırken, bu iktidarın Hazine ve
Maliyeden Sorumlu Bakan çıkıp, ‘Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz? Dolar
borcunuz mu var? Dolarla bir işiniz var mı’ diye hiç sıkılmadan evine
bir ekmek dahi götüremeyen milyonlarca işsizle, açlığından dolayı
intihar eden, kendisini yakan insanlarla dalga geçiyor. Zaten bunlarda
biraz vicdan kalmış olsaydı ülkeyi, ekonomiyi getirdikleri durumdan
dolayı istifa ederlerdi. AKP hem ülkeyi dolarla borçlandırdı hem de
dolarla ne işiniz var diyor. Ne işimiz var öyle mi?
“Köprü geçişleri son bir haftada doların yüzde 7 değer kazanması
nedeniyle 20 TL arttı. Bu yükselişle birlikte, şehir hastanelerine
hizmet alım ve kiralama bedeli olarak önümüzdeki 25 yıl boyunca ödenecek
olan toplam 142,2 milyar dolarlık bedel de (TL cinsinden) yüzde 7
oranında arttı. Hazine ve Maliye Bakanı bunları biliyor ama kendisi ne
benzine ne ekmeğe ücret ödemediği için devlet hazinesini kendi kişisel
kasası gibi kullandığı için etkisi yok diyor. Türkiye’nin dışarıdan
aldığı her bir mal dolar yükselince vatandaşın cebinden çıkıyor. Buğday
ithal edecek hale getirdiler memleketi. Dolar yükselince unun, un
yükselince ekmeğin fiyatı artıyor. Dolar artınca varil petrol maliyeti
yükseliyor. Bu da mazota ve benzine zam demek. Saray ve bakan bilmiyor
çünkü toplumla, insanlarla, halkla bağları kalmadı. İşte bu cehalet
Türkiye ekonomisini çökertti. Bu çöküşten kurtulmanın tek yolu AKP-MHP
ittifakını demokrasinin çöp sepetine atmaktır.”
KÜRT SORUNU
Kürt meselesine yönelik muhalefetin açıklamalarını da değerlendiren
Günay, “Ülkenin sürüklendiği uçurumun en büyük nedenlerinden biri Kürt
sorununda savaş ısrarıdır, 40 yıllık kör dövüştür. Bu politikayla
gidilecek yol kalmamıştır. Çözüm kendisini dayatıyor. Son günlerde Kürt
sorunun yeniden gündeme gelmesinin nedeni bu acil çözüm ihtiyacından
kaynaklanıyor, çözümün bir zaruret haline gelmiş olmasından
kaynaklanıyor. Biz ‘Kürt sorununu çözeceğiz, bunu çözmeye adayız’
diyenler kadar, kendilerine bunu söyleten gerçekleri, hakikatleri de
görüyoruz” dedi.
‘SAVAŞLA MESAFE KOYMAYA HAZIRLAR MI?’
Kürt sorununu çözeceğini iddia edenlere seslenen Günay, şunları söyledi:
“Bu sorunun esas olarak halkların mücadelesiyle çözüme
kavuşturulacağının farkındayız, yeter ki siyasi aktörler buna engel
olmasın, yeter ki çatışma ve savaş politikalarında ısrar etmesinler.
Kürt sorunu günlük siyasetin küçük çıkar çatışmalarının ötesinde ele
alınması gereken, çözüldüğü anda sadece Türkiye’yi değil tüm bölgeyi
rahatlatacak bir meseledir. Dürüst yaklaşılmadıkça daha çetrefilli hale
gelecektir, bu da kimsenin çıkarına değildir. Biz her zamanki çağrımızı
yeniliyor ve samimi her çabaya açık olduğumuzu, çözüm için üzerimize
düşen her türlü gayreti ve çabayı göstermeye hazır olduğumuzu
belirtiyoruz. Sorunu çözmeye aday olanların da çözüm projelerini ortaya
koymalarını önemsiyoruz. Mesela soruna kaynaklık eden Kürt dili,
kimliği ve özgürlük talepleri konusunda ne düşünüyorlar? Örneğin kaba
retçi, inkarcı, savaşçı anlayışlarla aralarına mesafe koymaya hazırlar
mı? Bu meselenin çözüm yolu diyalogdur, diyalog için Kürt sorununun
muhatabı belidir ve çözümden bahseden güçlerin bu gerçeği kabullenmeleri
gerekir.”
Günay, çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
-Çözüm için Meclis devreye girmeli, hak ve özgürlükleri önceleyen bir
perspektifle çözümden yana tarafı olduğunu deklere etmelidir
-Şimdiye kadar çözüm için yaşanan girişimlerden gereken sonuçları
çıkaracak, aynı hataların tekrarlanmaması için yol ve yöntem gösterecek,
toplumun geniş kesimlerini kapsayan bir gözlemci heyet oluşturulmalıdır
-Çözümün önünde engel olan, çözümsüzlük dayatan güçler teşhir edilmeli
ve bu konudaki engelleri aşacak bir duyarlılık gösterilmelidir.”
-Demokrasiye geçiş programında ortaklaşan tüm güçler bir araya gelerek çözüm iradelerini deklere etmelidir.
-Kayyım ve irade gasplarına neden olan darbe pratiklerini ortadan kaldıracak yeni düzenlemeler için ortak hareket edilmelidir.”
Günay, “Bu önerilerimizin ve çağrımızın muhatabı çözüm isteyen, çözüm
istediğini dile getiren herkestir. Aksine yapılan açıklamaların ve
‘çözüm istiyoruz’ açıklamalarının hiçbir anlamı yoktur. Biz HDP olarak
bu konuda da inisiyatif almaya hazırız” diye belirtti.
7 MERKEZDE İNSAN ZİNCİRİ
Günay, son olarak Demokratik Mücadele programının 3’üncü aşamasına ilişkin şunları söyledi: “HDP olarak demokrasi ve barış düşmanı olan bu iktidara karşı direnişimizi sürdürüyoruz. Bu kapsamda Demokratik Mücadele Programımızın 3’üncü aşamasını ‘Hep birlikte savaşa karşı barış, tecride karşı özgürlük” şiarıyla kayyum gasplarının yıldönümü olan 19 Ağustos’ta Mardin ve İstanbul’da başlatıyoruz. Eylem programımızın finalini ise 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde 7 merkezde Türkiye tarihinin en büyük insan zincirlerini oluşturarak tamamlayacağız. İstanbul, Amed, Urfa, Adana, Van, İzmir, Ankara ve Antalya’da Barış Zinciri Eylemleriyle “Savaşa karşı Barış” savunucularını bir araya getiriyoruz. İktidarın körü körüne girdiği bu savaş politikaları hepimizin canını yakıyor ve hepimizi günden güne yoksullaştırıyor. Bu yüzden gelin hep birlikte bu iktidarı durduralım ve ülkeye demokrasi, umut, barış ve kardeşlik yayalım.”
(ETHA)