İnsan Hakları

Published on Mayıs 16th, 2021

0

ICAD: Gözaltında kayıpları unutmayacağız, hesap soracağız!

Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite (ICAD), 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası’na dair açıklama yayınladı. ICAD açıklamasında, uluslararası kamuoyunu tüm gözaltında kayıpların akıbetlerinin açıklanması ve sorumluların yargılanması için kayıp yakınlarının mücadelesini sahiplenmeye çağırdı.

ICAD’ın 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası’na dair “Gözaltında Kayıplar Haftasında kayıplarımızı unutmayacağız, hesap soracağız!” başlıklı açıklaması:

17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası

 Gözaltında kayıpları unutmayacağız, hesap soracağız!

Egemen sınıfların kendi iktidarlarını sürdürmek için toplumsal muhalefete yönelik uyguladıkları gözaltında kaybetme saldırısı dünyanın birçok ülkesinde sürmektedir. Toplumun başta devrimci, ilerici kesimleri olmak üzere, mevcut faşist, gerici devlet aygıtları ve onların baskı ve sömürü düzenlerine karşı gelen tüm muhalif kesimler bu saldırının hedefi olmaktadırlar.

İnsanların devlet güçleri veya onlara bağlı paramiliter çeteler tarafından kaçırılarak işkence ile katledildiği ve cesedinin gizli bir yere gömüldüğü veya Arjantin’de olduğu gibi helikopterlerden okyanusa atıldığı bu kirli yöntemle her yıl binlerce insan gözaltında kaybedilmektedir.

Bu yönteme başvuran devletler, baskıya ve sömürüye dayalı sistemlerine karşı aktif mücadele içinde olan insanları gözaltına alıp kaybederek, toplumda kaygı, belirsizlik ve korku yaratmaya ve böylece tüm toplumsal muhalefeti susturmaya çalışmaktadırlar. İşçiler, sendikacılar, öğrenciler, gazeteciler, yazarlar, hukukçular, devrimciler kısacası toplumun her kesiminden insanlar bu saldırının hedefi olabilmektedir.

Hitler faşizminden Latin Amerika’da ABD destekli diktatörlüklere, Türkiye’den Sri Lanka’ya, Pakistan’dan Irak’a, Suriye’den Kolombiya’ya, Meksika’dan, Balucistan’a ve Mısır’dan Marokko’ya kadar dünyanın birçok ülkesinde faşist, gerici diktatörlükler tarafından uygulanan bu kirli yöntemle yüzbinlerce insan gözaltında kaybedildi.

Dünyanın birçok ülkesinde devletlerin gözaltında kaybetme politikası sürmektedir. Bazı örnekler:

Meksika: Meksika’da 2020 yılı içinde 12 bini aşkın insan devlet güçleri veya devlet güçleri ile ilişki içinde hareket eden çeteler tarafından kaçırılarak kaybedildi. Bunların yaklaşık yarısı öldürülmüş veya sağ olarak bulunurken, yarısından haber alınamamaktadır. Kayıpların üçte birini kadınların olduğu Meksika’da Kuzey Amerika’ya doğru yola çıkmış binlerce göçmende kayıptır.

Meksika’da 27 Eylül 2014’de devlet güçleri tarafından gözaltında kaybedilen Ayotzinapa’lı 43 öğrenciden şimdiye kadar sadece 2 öğrencinin cesedine ulaşılabildi.

2018’den bu yana 751 yerleşim biriminde 1.339 toplu mezarın bulunduğu Meksika’da, toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin ancak %35’i teşhis edilebilmiştir.

El Salvador: Kayıpların yaşandığı ülkelerden biri olan El Salvador’da 2020 yılında 1500’ü aşkın ve Ocak-Mart 2021’de ise 300’ü aşkın insan kaçırılmıştır. Kayıpların %40’ına sağ ulaşılırken, %4’ünün cesedine ulaşılmıştır. Diğerlerinin akıbeti hala belirsizdir.

Kolombiya: Tarihsel Hafıza İçin Kolombiya Ulusal Merkezi (CNMH) açıklamalarına göre 80 binden fazla gözaltında kayıbın olduğu Kolombiya’da, binlerce sendikacı ve öncü işçi devlet güçleri veya onlarla işbirliği içinde olan uluslararası tekellerin paramiliter çeteleri tarafından kaçırılıp kaybedildi.

Kolombiya’da 28 Nisan 2021’de genel grevle başlayan vergi reformu karşıtı protestolarda 40’ın üzerinde insan devlet güçleri tarafından katledilirken, gözaltına alınan insanlardan 400’den fazlasının akıbeti bilinmemektedir.

Latin Amerika’da gözaltında kaybedilenlerin sayısı 200 binin üzerindedir. Özellikle 1970’li ve 80’li yıllarda ABD destekli askeri faşist diktatörlüklerin gizli servislerince Operation Condor adıyla yürütülen ve sol muhalif güçleri tasfiye amacı güden devlet terörü sürecinde kitlesel gözaltında kaybetmeler yaşanmıştır. Gözaltında kaybetme saldırısı bugünde Latin Amerika’nın bazı ülkelerinde sürmektedir.

Plaza de Mayo Annelerinden Cumartesi Annelerine kayıp yakınlarının mücadelesi sürüyor!

Kayıp yakınları, ilerici ve devrimci güçler diktatörlüklerin bu saldırısına karşı örgütlü mücadeleyi ve toplumsal muhalefeti geliştirdiği ve bu insanlık suçunu teşhir edebildiği oranda geri püskürtebilmiştir. Arjantin’de Plaza de Mayo Annelerinin on yıllara yayılan mücadelesi, Türkiye’de Cumartesi Annelerinin 1995 yılından beri süren mücadelesi bu konuda yol göstericidir.

Türkiye’de 27 Mayıs 1995’de İstanbul Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi başlatarak, her hafta gözaltında kayıpların akıbetini soran, sorumluların yargılanmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi faşist Erdoğan diktatörlüğünün tüm engelleme saldırılarına rağmen sürmektedir. Cumartesi Annelerinin, saldırıya uğradıkları, gözaltına alındıkları 25 Ağustos 2018’deki 700. Oturma eylemlerinden bu yana Galatasaray’a çıkışları devlet terörü ile engellenmektedir. Cumartesi Anneleri polis ablukası ve tehditleri altında IHD İstanbul Şubesi önünde sürdürdükleri eylemlerini pandemi koşullarından dolayı her Cumartesi online gerçekleştirerek kayıplarının hesabını sormaya devam etmektedirler.

Cumartesi Anneleri’nin İstanbul’daki eylemlerinin yanı sıra, Kürdistan’ın Amed, Batman gibi kentlerinde de kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları gözaltında kayıpların akıbetini sormaya devam etmektedir.

Toplumsal muhalefeti sindirme ve susturmayı hedefleyen, bundan dolayı en ufak bir hak arama mücadelesine saldıran, on binlerce demokrat, ilerici, devrimci muhalifi, aydın, yazar, gazeteci, akademisyen ve öğrenciyi politik faaliyetlerinden dolayı tutuklayan, Kürdistan’ı her gün bombalayan, Rojava ve Güney Kürdistan’da işgalini genişletmeye çalışan faşist Erdoğan diktatörlüğü, gözaltında kaybetme saldırısını da sürdürmektedir.

Türk devleti, Cumartesi Annelerini susturmak, işlediği insanlık suçunun üzerini örtmek için Cumartesi Annelerine dava açmış bulunuyor. 46 kayıp yakınının yargılandığı davanın ilk duruşması 25 Mart 2021’de görülmüş ve dava 12 Temmuz’a ertelenmişti. Yargılanması gereken bu insanlık suçunu işleyen Türk devletidir. 25 yılı aşkın bir süredir her koşulda kayıplarını aramaktan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri insanlık onurunu temsil etmektedir. Cumartesi Annelerine dava açmakla, Türk devleti suçlarına yenilerini eklemektedir.

Dersim Munzur Üniversitesi 2. sınıf öğrencisi Gülistan Doku 5 Ocak 2020’den beri kayıptır.

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Kovankaya köyünde yaşayan 71 yaşındaki Hurmüz Diril’den 11 Ocak 2020’den beri haber alınamamaktadır.

20 Ocak 2021’de çalıştığı işyerinin önünden sivil polislerce kaçırılan ve 5 gün boyunca gözaltında kayıp olan ESP’li Gökhan Güneş, ailesi, yoldaşları, demokratik kurum ve kişilerin kısa sürede yarattıkları kamuoyu sonucu devletin elinden sağ alına bilinmişti.

ICAD, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası vesilesiyle uluslararası kamuoyunu tüm gözaltında kayıpların akıbetlerinin açıklanması ve sorumluların yargılanması için kayıp yakınlarının mücadelesini sahiplenmeye çağırmaktadır.

Gözaltında kayıpları unutmayacağız, hesap soracağız!

ICAD

Uluslararası Büro

15 Mayıs 2021

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑