Makaleler

Published on Ekim 23rd, 2021

0

İki direnişten birini inkar | Ziya Ulusoy

İki temel direnişi birleştirmek devrimci tarz ve gelişmenin ön koşulu olduğu halde, birini inkar etmek yalnızca mücadeleye zarar verir.

Erdoğan faşizmine karşı başlıca iki temel direniş sürüyor: Silahlı direniş ve kitle eylemleri.

Geniş işçi ve ezilen kitleler, ağırlıklı olarak kolaycı yoldan, Millet İttifakı’nın seçim kazanması yolundan faşizmden kurtulacakları yanılgısını taşıyorlar.

Erdoğan-Bahçeli faşizminin kaybedeceği seçimi yapmayacağı, yaparsa hile ve baskının pek çok çeşidini kullanarak seçimi kendisinin onaylandığının kanıtı olarak tabanını onarma aracı yapacağı daha gerçekçi bir analiz.

Şimdiden Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye’de işgali genişletme savaşının davulunu vurmaya başlaması, seçim yasasını yeniden düzenleme çabası, buna işaret ediyor.

Girilmesi muhtemel savaşı tırmandırma koşulları, şovenizmin tırmandırılmasıyla Millet İttifakı’nın faşist rejimin arkasında hazırola geçmesine ve faşizmin kitle tabanını toparlamasına yol açacak. Yanı sıra şeflik rejimi direnişe karşı yasak, zindan ve terör silahını daha kolay kullanacak.

Bu, faşizmin kolaycı yoldan değil ancak direniş yükseltilerek yenilgiye uğratılabileceğini bir kez daha kanıtlıyor.

Faşizmi geri püskürtecek olan da, TÜSİAD ve Kılıçdaroğlu’nun söz yükselttikleri parlamenter restorasyon seçeneğinde işçi sınıfı ve halklar için demokratik hakları kazanacak olan da, faşizme karşı direnişin kararlılığı ve kitleselliği olacaktır.

Direnişin iki temel boyutundan biri olan silahlı direnişi, ağırlıklı olarak Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) ve yanı sıra devrimci hareketin bir bölümü yürütüyor.

Türkiye devrimci hareketinin silahlı direniş içindeki bölümü de esasen KÖH ile kolkola faşizme ve sömürgeciliğe karşı yürüyor.

HBDH, bu birliğin belirli düzeydeki, alanındaki örgütlenmesi. Çok sayıda eylemi gerçekleştirdi.

KÖH ile arasına mesafe koyan ama silahlı direniş yürütmüş olan yalnızca DHKP-C’dir.

Silahlı direniş, Erdoğan faşizminin kesin zafer kazanması ve kalıcı hale gelmesini engelledi.

Faşist şeflik rejimi, 2015’te erken ve kesin zaferi sağlayamadığı için, kazanılmış legal demokratik hakları ve antifaşist partileri tam tasfiyeye geçemedi.

Diğer temel direniş elbette kitle eylemleri. Kadın hareketi, işçi hareketi, Kürt ulusal demokratik hareketi, LGBTİ+ hareketi, ekoloji hareketi, öğrenci hareketi, savaşa karşı hareket, Rojava devrimiyle dayanışma hareketi vb.

Bu alanda da Suruç’ta, Amed’de, 10 Ekim Ankara’da ağır bedeller ödendi. HDP’li, ESP’li, Devrimci Parti’den, Halk Cephesi’nden, SMF’den, Partizan’dan, örgütsüz aydınlardan ve ÇHD gibi kitle örgütlerinden çok sayıda kadro ve sempatizan zindana atıldı. Direniş yine de sürüyor.

Sözünü ettiğimiz toplumsal kitle hareketinin yeniden yükselme eğilimine girmesinin bir nedeni kapitalizmin nesnel koşulları ise, diğer ve bizi asıl ilgilendiren nedeni silahlı-silahsız direnişin sürmesidir.

Emekçi sol hareketteki tartışmalarda, kitle hareketindeki direnişe atıf yapılırken silahlı direnişe yer ve değer verilmiyor.

Bu, öncelikle direniş gerçeğinin öndeki temel bir boyutun inkarıdır.

Toptan inkarcılıkla silahlı direnişi adeta “terörizm” olarak gören/gösteren reformizm bir yana.

Emekçi solun kitle hareketiyle nasıl bütünleşeceği ve hareketi nasıl devrimci çizgide geliştireceğine ilişkin, öncülük mü yol arkadaşlığı mı tartışmasında da yansıdı.

Bu, sadece inkar da değil. Faşizme karşı mücadelenin yeniden büyütüldüğü koşullarda ihtiyaç duyulacak silahlı direniş ve hücum fikrinin de tasfiyesi anlayışıdır. Faşizmin halkçı tarzda ve devrimci halkçı iktidar amacıyla yenilgiye uğratılması fikrini bir nevi unutmak anlamına da geliyor.

İki temel direnişi birleştirmek devrimci tarz ve gelişmenin ön koşulu olduğu halde, birini inkar etmek yalnızca mücadeleye zarar verir.

Şimdi kitle hareketini büyütmek özel önem taşıyor. Fakat buna, faşizmin içte ve işgalci savaştaki saldırılarına karşı bilinç ve mücadele niteliği kazandırıldığı, bugünü hazırlayan direnişle kolkola yürütüldüğü ölçüde faşizme karşı başarı sağlanabilir.

Örneğin; an’da Erdoğan faşizminin KÖH’ne karşı kimyasal kullanan savaşına ve Rojava Devrimi güçlerine hazırlamakta olduğu işgali genişletme savaşına karşı kararlı tutum alırsa söz konusu devrimci nitelik geliştirilebilir.

Yoksa? Burjuva muhalefet ile Erdoğan faşizmi arasındaki uzlaşma sarkacının, kitle hareketini berhava edebilmesi kolaylaşır.


Ziya Ulusoy – ETHA – 23.10.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑