Çizgi

Published on Nisan 19th, 2020

0

İllüstrasyon ve Karikatür İlişkisi üzerine – Erdoğan Karayel

İyi bir karikatürcü ve/veya illüstratör, yaşamı sadece kağıt üzerinde sorgulayamayacağı gerçeğini çok iyi bilmelidir. Ancak, öncesinde “insan”, açılımında da “hümanist, entellektüel ve aydın” olabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Gerisi kendiliğinden geliyor zaten…


İllüstrasyonu tanıyalım…

İllüstrasyon, bir başlık, slogan veya herhangi bir metini, kısacası “yazı”yı yorumlayan ve biçimlendiren “görsel” bir unsurdur. Günümüzde bilgisayar teknolojisinin gelişimiyle vizyonu daha da genişlemiştir. İllüstrasyonu oluşturan geleneksel çizim ve boyama malzemelerinin yerini bugün zengin filtreleriyle Photoshop ve benzeri programların aldığını görmekteyiz. Digital teknolojiye paralel gelişen ve zenginleşen illüstrasyonun bugünkü çizgisi her ne kadar tartışılsa da yaratıcılığın sınırsız dünyasında hiç kuşkusuz önemli bir yeri vardır.
İllüstrasyonu günümüz dünyasında üç dalda inceleyebiliriz;
– Reklam İllüstrasyonları:
Bir ürün veya hizmeti tanıtım amacıyla yapılan çalismalardir.
– Yayın İllüstrasyonları:
Gazete, dergi, kitap gibi yayınların içinde yer alan makale, haber, öykü, hikaye, roman, şiir, vs. türden yazıları görsel açıdan desteklerler. Bu tür resimlemelere basın dünyasında “vinyet” denir.
– Bilimsel ve Teknik İllüstrasyonlar:
Özellikle tıp ve mekanik gibi uzmanlık alanlarında ögretici amaçlarla kullanılan ayrıntılı illüstrasyonlardır.

İllüstratör’ün tanımını da yapacak olursak…

İllustratör, öncelikle çizecegi konuyu çok iyi anlamalıdır. En iyi ve direkt biçimde anlatabilmek için konunun “can alıcı” noktasını tespit edebilme ve yorumlayabilme yetisinin gelişmiş olması gerekir. Yaptığı çalisma içerdiği konunun çizgisel bir özeti olmalıdır. İllüstrasyona bakan kişi yazının “ana tema”sını orada görebilmelidir. “Vinyet” adını verdiğimiz çizimlerde de aynı amaç geçerlidir. Görsel, yazıya ait olduğu bölümü en iyi şekilde canlandırabilmelidir okurun gözünde.
Kısacası, illüstratör salt çizim yeteneğiyle değil, genel kültür ve birikimiyle üretmek zorunda olan bir sanatçıdır.

Karikatür nedir?

Karikatür, kısaca “çizgiyle ifade” sanatı olarak tanımlanır. Çizgi ustaları bu tanımı “gülen düşünce” olarak daha da zenginleştirmiş ve anlamlandırmıştır. Karikatür bir anlamda aklın ve çizginin bileşkesidir. Günümüzde karikatürün tanımlanmasında bazı kavram kargaşaları olduğu görülmektedir. Şöyle ki;
Her kargacık burgacık çizgiye “karikatür” denmesi veya bazı olayların “karikatürize” edilme durumu, karikatür sanatının sanki yeterince ciddiye alınmıyor olmasını çagristirmaktadir. Karikatürün işlevsel amacı az ve öz çizgiyle çok şey anlatmaktır. Toplumları yönlendirmek gibi büyük bir misyonu olduğunu da düşünürsek dünyanın en etkin ve kalıcı sanat dallarından biri olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Karikatür salt çizgiyi ön planda tutan bir sanat dalıdır. Çizgiyle anlatımın yetersiz kaldığı anlarda yazıyla da desteklenebilme özelligi vardır. Ancak, mizah dergiciliğinde çizgiler adeta yazının içinde boğulmakta ve karikatür asli görevinden uzaklaşmaktadır. Türkiye’de yayımlanan mizah dergilerinde yer alan karikatürlerde bizlere öncelikli bilgi akışını sağlayan balon yazıları çizgiyi ikinci plana atmaktadır. Bu görünümüyle karikatür “ulusal” bir sınır da çizmektedir ayrıca. Oysa karikatür evrensel bir sanattır. Her ırktan, dilden insanın anlayabileceği bir “çizgi dili” özelliği vardır.
Karikatürü illastrasyondan ayıran “espri/mesaj” olarak tanımlanan “öz” içeriğidir. Çizgi özelligi de “biçim”i oluşturur. “İyi” karikatür “öz ve biçim” dengesini iyi çözümlemis karikatürdür. İyi bir espriyi kötü bir çizgi etkisizleştirebileceği gibi, iyi bir çizgiyi de kötü bir espri aynı sonuca götürür. İkisi arasındaki paralel iletişim son derece önemlidir.
Karikatürün “öz” içeriği “mizah-humor” dediğimiz dipsiz kuyuyu oluşturur. Karikatürü diğerlerinden ayrıştıran “kırılma noktası”dır aynı zamanda. Mizah tanımını aşağıda yer alan “karikatür ve illüstrasyon ilişkisi”nde biraz daha açmakta yarar var.

Karikatür ve İllüstrasyon İlişkisi:

Her iki dalı da kendi öz değerleri içinde kısaca tanımlamaya çalistik. Şimdi gelelim birbirlerinden ayrışan en önemli özelliklere…
– Karikatür “mizah-humor” içerir. Eskilerin “hiciv” diye de tanımladığı bir “zeka” farklılığıdır. Gülerken düşündürür, düşünürken güldürür. Geleneklerimizde mizahın ve/veya hicivin önemli bir yeri vardır. Tiyatro ve edebiyatımız bu konuda oldukça zengin örneklerle doludur.
Karikatürde hedef kitleye verilmek istenen mesaj, insanın algılama özelliginin sınırların, bazen ötesini zorlar. Bir anlamda insana “beyin jimnastiği” yaptırabilen bir sanattır. Ancak burada yine bir “parantez” açmak gerekecek. Söz konusu mesajın salt çizgiyle verilmesi çok önemlidir. Konuşma balonlu karikatürlerde ne yazık ki bu görev öncelikli olarak konuşma balonuna verilmiştir. Oysa konumuz “çizgilerin dili” ile iletişim kurmaktır.
– İllüstrasyonda ise karikatürde olduğu gibi bir “mizah” unsuru yoktur. Öncelik “ısmarlanmış” konudadır. Yani illüstrasyonda karikatürdeki gibi “özgür” bir tanımlama yoktur. Bir yönlendirme ve kısıtlama söz konusudur. İllüstratör bu yönlendirmeye göre çalismasini yürütür ve biçimlendirir. Karikatürle illüstrasyonu ayrıştıran en temel farklılık bu yöndedir. Biri “özgür” diğeri “bağımlı” bir yapısal özellik taşir. Burada yine bir parantez açalım. Reklam sektöründe de illüstrasyondan ziyade karikatür özelligini taşiyan ve “ısmarlama” örneklere de rastlamak mümkündür.
– Karikatür “az ve öz” çizgilendirme sanatıdır. Yani insan beynini ve gözü olabildiğince “az” yorarak “çok” verebilmek. İllüstrasyonda ise tam tersi, oldukça detaylı ve geniş kapsamlı bir anlatım söz konusudur. Bu tanımlamalardan karikatürün daha kolay bir sanat dalı olduğu anlaşilmasın. Kanımca karikatürün en zor aşaması “beyinde çizildigi” süreçtir. Kağıda geçirilmesi işin ikinci aşaması ve artistik süreci oluşturur. Karikatürdeki en büyük “hastalık” akla ilk gelen espriyi çizmektir. Yani bir anlamda kolaycılığa kaçmaktır. İyi bir karikatürcü beyinsel aşamayı çizecegi karikatürü gerek öz, gerek biçim açısından çesitlendirerek ve eleyerek geçirir. İnsanların kolay algılayabileceği kompozisyon ve teknik ile “kolay“ı, sanatsal boyutu için de estetik ve artistik kaygı ile “zor”u tercih etmelidir.
Karikatür, toplumsal kaygıları en yoğun ve sert yansıtan bir sanat dalıdır aynı zamanda. Adını italyanca “attaccare” yani “saldırı” dan aldığı söylenir. Toplumları yönlendirebilme özelligi bazen olumsuz yönde seyredebilir. Yakın geçmişte dünyada oldukça yankı uyandıran, yüzlerce can ve mal kaybına neden olan “Hz. Muhammed” karikatürlerini örnek gösterebiliriz. Karikatürcü yüklendiği misyonu iyi bilmeli, bu tür sapmalara, toplumları rencide eden veya galeyana getiren konuları işlemekten kaçınmalıdır. Karikatürcü bir anlamda kağıt üzerinde “lider” konumunda olan sıradışı insandır.

Karikatür ve illüstrasyon’u olabildiğince geniş bir yelpazede özetlemeye çalistik. Bu tanımlamalar ve ayrışmalar genel ve etik çerçevede yapılan değerlendirmelerdir. Günümüz örneklerine baktığımızda; söz konusu ikilinin ayrışmalarındaki keskinliğin kalmadığını görüyoruz. Kimbilir belki de karikatürün geniş kavramı ve uluslararası popülaritesi illüstratörlere daha cazip geliyor olabilir. Karikatür ve illüstrasyonu bazı sanatçıların yapıtlarında adeta içiçe geçmiş olarak görebilmek mümkün. Bu tezimize en iyi örneklerden biri Türk grafik sanatçısı Gürbüz Doğan Ekşioğlu‘dur. Aynı zamanda eğitimci olan Ekşioğlu’nun çizgileri hem illüstrasyonu hem karikatürü içinde barındırmakta. 80’li yıllarda çalismalari oldukça tartışma yaratan sanatçının birçok çalismasi dünyaca ünlü “The New Yorker” dergisinin kapaklarını süsledi. Kendisi de, bu çeliskiyi şu cümleyle ifade ediyor;
“Çalışmalarım bir galeride sergilendiğinde “resim”, bir gazete veya dergide yayınlandığında ise “illüstrasyon” ya da “karikatür”…”
İllüstrasyon-karikatür ilişkisini ve çeliskisini uluslararası çizgisel platformda Tomi Ungerer ve John Steinbeck gibi tanınan iki önemli çizerde de görmek mümkün. Sanırım artık bu tartışmaları sonlandırmak ve her ikisini de kapsayan yeni bir anlayış ve yeni bir tanımlamaya gitmek gerek. Aslında bu ikiliyi bir madalyonun iki yüzü gibi düşünebiliriz. Sonuçta bir hedef kitlemiz var ve biz onlara bir şeyler anlatmak istiyoruz. Belki de karikatürün pratik ve yalın anlayışıyla illüstrasyonun detaycı ve mükemmelci anlayışını birleştirmek o kadar da zor olmayabilir. Sanırım sanatı zorlaştıran “insan” ögesi..
Ben şahsen tüm ikilemlere karşiyım. Yani; iyi-güzel, kötü-çirkin, doğru-yanlış, vs. gibi… Bunların tümü bir bütün. Her biri diğerinin varlık nedeni.. Yaşamımızda hepsine gereksinimimiz var. Eğer yaşama böyle bakmayı başarabilirsek, ayrıntılarını da daha kolay ve akılcı çözebiliriz.
Her iki sanatı en güzel şekilde icra edebilmenin yolu kanımca “grafik” bakış açısından geçiyor. Yani bir gözlük gibi düşünün “grafik” kavramını.. O gözlüğü taktığınızda zaten herşey filtrenizden farklı geçiyor. Yolda yürürken gördüğünüz reklam tabelalarından tutun, önünüzde giden tırdaki logoya, yolun sağında ve solunda yer alan billboardlardaki reklamlara kadar herşeyi “grafik” bakışla sorguluyorsunuz. Her materyale, sahip olduğunuz birikim ve deneyimle bakıyor ve değerlendiriyorsunuz.. Bu özellikler, sizi sadece sanatınızda ayrı bir yere koymuyor, kişilik olarak da farklı bir konuma getiriyor. İyi bir karikatürcü ve/veya illüstratör, yaşamı sadece kağıt (günümüzde pc/mac ekranı) üzerinde sorgulayamayacağı gerçeğini çok iyi bilmelidir. Ancak, öncesinde “insan”, açılımında da “hümanist, entellektüel ve aydın” olabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Gerisi kendiliğinden geliyor zaten…
Yazımı Lamartine’in az ama öz sözüyle bitireyim: “Sanatçıya iki göz yetmez!”

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑