Makaleler

Published on Şubat 20th, 2021

0

“İnsanın gerçekliğini dile getirmesinin vazgeçilmez yolu, onun dilidir” – Hüseyin Y.

Destone xo ye gılerıno ebe zone made endi bonzere.

Dil; bir toplumun her bireyi, ister zengin, ister fakir, ister köylü, ister şehirli, ister aristokrat, ister burjuva, isterse proleter olsun bütün toplumda var olan herkese hizmet eden bir iletişim yoludur.

Dersimin büyük ve en değerli şairlerinden biri olan Sey Qaji’nin de ifade ettiği gibi ; her kuş kendi dilinde öter, her ot kendi kökünde biter. Derdi!

Dilini yitirmiş her toplumun da yaşama şansı olmaz ve zamanla kurur.

Kuşkusuz doğadaki her canlı varlığın kendisine ait dili ve kültürü ile birlikte bir tarihi var.

Son yüz yıllık tekler üzerinde yaşam bulmasını dayatan sömürgeciliğin en önemli tahribatı öncelikle dilimizi yok sayarak, imha etmesi ile bizi biz eden toplumsal değerlerimizden uzaklaştırmak oldu.

Elbette itaat ve terakki zihniyetinin devamlıları sadece Kürleri değil, bu coğrafyada var olan bütün halklarında yaşadığı bugün yaşananlardan farklı olmadı!

Öncelikle yer yüzündeki insani bütün  toplulukların varlığının en temel belirtisi ve insanın kendini ifade etmesi, tanıması ve tanıtması İçin olmazsa olmaz en önemli araçı o topluluğun tartışmasız dilidir.

Dil varlığını koruyan ve yaşatan her toplumun zaman ve süreç içinde kendisi ile birlikte geliştirdiği en temel özelliklerinden biri de kuşkusuz kendi dil olmuştur.

Ama ne yazlık ki sömürgeci zihniyet yüz yıldır dilimize kilit vurararak  yasaklayarak, bırakalım egitim ve öğretim boyutunu doğal yaşamın her alanda yasaklayarak bugün geldiği yere ulaşabilmiştir.

Kuşkusuz bunda bizimde payımız küçümsenmez boyuttadır.!

Ne kadar direndik?

Ne kadar ısrarcı olduk?

Aslında iğneyi onlara batırsakta çuvaldızı kendimize batırmalıyız.

1937-38’de Elazız İstiklal mahkemelerinde sözüm ona Türk devletinin yargılamalarında Türkçe bilmedikleri için alınan kararları bile bilmeyen yüzlerce insanımızın ve toplumun yüzde 99’u bugünkü dili bilmezken bugün bizim durumumuz yüz yıl bile olmadı gelinen yere bakalım.

İşte gerçekliğimiz burada saklı.

Ne acı!

Bizimde bugün dünyada kaybolan diller arasında olmamızın önemli boyutu onlar istedi bizde itiraz etmeden bunu yapmış olduk. Bunun İçin görünür ve elle tutulur bir çabamız olmadı.

Zaman zaman bir takım cılız sesler çıkmış olsada ne kurumlarımız ve nede örgütlerimiz atılması gereken adımları atamadı. Her özgül talep bugünün değil, geleceğin talebi olarak hep ertelendi.

Ve açıkça resmî ideolojiye mahkum edildik.

Bunun İçin umar ve dilerimki bugünden sonra yeter demenin ve öncelle kurumların kendi bünyelerinden başlayarak toplumun bu doğrultudaki talebini daha güçlü dile getiren bir sürece evirir.

Bugün artık ana dilimiz dede, nine diline dönüş. Onların ölümü ilde bu dilin ölümü noktalanmış olacak.

Dünyada yaklaşık 5 bini yerli dili olmak üzere 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bu dillerin yüzde 40’ı bugün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu dillerden biri de bizim dilimiz olan Kırmanciki dilir.

Yaşayan varlığını yitirmeyen her toplumun en temel kuralı o toplumun dilidir.

Öyleyse yeter dilime sahip çıkıyorum demeli ve son ölen biz olmadan kurtarmalıyız dilimizi!

Unutmayalım ki; ölen, yok olan ve yok edilen toplumların varlığı ile dilleride ölüyor.

Kuşkusuz her ölümün farklı nedenleri olur.

Bu nedenlerden en önemlisi ilhak edilen bütün sömürge toplumların yaşadığı doğal entegrasyon değil, zoraki asimilasyon gerçekliğidir.

Tarihte yüzlerce ilhak edilen sömürge topluluklarda yaşananlar bu yaşadıklarımızın yanında çok oldukça cılız kalıyor!

Rüyalarınızı ana dilinizde gördüğünüz gecenin sabahı ancak bu kamburdan kurtulmuş olacağız.

Darda olan dilimize sahip çıkalım!

Zonê Kirmamciye eyro tenge dero.  

HONA KE ÎNSANO PÊYÎN NÊMERDO TO KI ZONÊ XO QESE KÊ!

Saygılarımla


Hüseyin Y. – 20.01.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑