Makaleler

Published on Ekim 18th, 2020

0

Koltuk için isim üzerinden kavga!


Akıllarında olanı Türk ulusunun çıkarlarına uygun şekilde uygulamaya koydular… Türk halkı adına yapılan bu uygulamalar Türk halkına zenginlik mi kattı, yoksa derin yaralar mı bıraktı?

Ben Kemalist değilim, Mustafa Kemal’in askeri hiç olmadım, Atatürkçü olmam için 12 Eylül sürekli baskı yaptı, hatta Milli Güvenlik dersi yaptılar, bir yüzbaşı gelip İstiklal Marşını tüm kıtalarını, Türklüğe hitabı noktasına kadar ezberletip sınavda sordu… Ama olamadım, olmadım…

Birileri Mustafa Kemal dedi, Atatürk demedi… Belki bilinçli şekilde hiç demedi…

Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk denildiğini hiç duymadım… Madem isimlere bu kadar duyarlı bir çevre var, o zaman unvanları ile birlikte bir bütün söylesinler…

Adını bir bütün olarak söylenemeyen kişi cumhuriyetin kurucu babasıdır, yani Atatürk, kurucu anası yoktur cumhuriyetin…

Cumhuriyeti babalar kurmuş ama babalar gibi yaşayamamış, sürekli kuruluş ilkesinden vazgeçilmiş ve sonunda sadece Mustafa Kemal mi densin Atatürk mü densin tartışmasına kadar gelinmiş yani kurucuların kurduğu cumhuriyet yok, göstermelik ve para üzerinde bir resme kadar indirgenmiş durumdadır…

Yeni bir rejim kuruldu ama kurucuları kendi resimlerini henüz para üzerine bastırmadı, fakat dolaylı dolaylı hatıra paralar ile deneme yapıyorlar, yapmıyor değiller…

Şimdi son Osmanlı hükümeti üç kişinin izini taşıyordu, Enver, Cemal, Talat… Onların en büyük eseri Ermenileri Anadolu topraklarından kazımak oldu, iki şehir istisna olarak kaldı, İzmir ve İstanbul…

Peki, yeni cumhuriyetin en büyük eseri ne oldu dersiniz, her on vatandaştan birini Ortodoks Hıristiyan diyerek Anadolu topraklarından aldı Yunanistan’a “mübadele” diye gönderdi… Bir milyon iki yüz elli bin kişi göndermiş, beş yüz bin Müslüman vatandaşı almış ülkeye ve adına da “mübadele” denmiş… Elbette tüm Müslümanlar ve Hıristiyanlar karşılıklı gitmemiş, küçük bir gurup ülkede her şeye karşın kalsın denmiş, Trakya’daki Müslümanlar ile İstanbul’daki Rum vatandaşları yerlerinde kalmış, ne olur ne olur değil mi, güvence lazım!

Elbette kurucu baba, öncesi olan parti liderlerinden aşağıya mı kalacaktı… Ülke nüfusunun onda biri… Her on vatandaştan birini mübadele adı altında kendi toprağından alıp başka topraklara gönderiyorsun… Sırf homojen toplum kurmak için! Eğer imkan olsaydı, Azerbaycan bağımsız devlet olmuş olsaydı o tarihte ülkede ki tüm Alevileri gönderip, bir kaç Sünni inançlı Azeri alırdı! Adına da “Orient Mübadele” derdi büyük olasılıkla…

Talat, Enver, Cemal paşalar yaptıklarına “tehcir” ismini takmışlardı, iç hukuka dayandırmışlardı, kurucu baba ise Lozan anlaşmasını gerekçe yaptı her on vatandaştan birini gönderdi… Hıristiyan ama Ortodoks olan kim varsa, bir kaç istisna şehir hariç hepsinin kökünü kazıdı. Onlardan geriye ne varsa İslamlaştırdı, İslamlaştırmadığını ise yok saydı ve çürümeye bıraktı…

Sonuç mu, yenisi eskisini aratmadı…

Akıllarında olanı Türk ulusunun çıkarlarına uygun şekilde uygulamaya koydular…

Türk halkı adına yapılan bu uygulamalar Türk halkına zenginlik mi kattı, yoksa derin yaralar mı bıraktı?

Bugünden o günlere bir bakın bakalım, kurucu idealler ile bugün yaşananlara… Geriye ne kaldı?

Değer miydi, iç içe yaşamış, birlikte türküler yakmış, güzelim ülkenin topraklarının en güzel renkte çiçekler oluşturan halkları…

Ayırdılar, mutlu mu şimdi o günlerin mirasını savunanlar?

Dün dünde kalmış olup, acılar yok olsaydı keşke, ama ülkemizin o kadar çok keşkeler var ki…

Neyse geldik bugüne, isim tartışması yapıyor muhalefet, iktidar ise istediği ülkeyi muhalefetin sayesinde kurmaya devam ediyor…

Yeni devletin/ rejimin kurucu babası olacak elbette, İslam inanışından kadın kurucu olmaz, sadece erkeğin elinden tutup poz verip, en pahalı çantayı taşıyan olabilir, hatta yerel yemekleri anlatan birkaç dilde hazırlanmış yemek kitabı yazarı da olabilir… Kurucu babanın heykelleri yapılmaya çalışıldı ama bir türlü benzetmediler heykelde, belki yetenekli bir dünya çapında heykeltıraş bulurlar ona yaptırırlar…

Gerçekten kurucu babanın ismi neydi?

Ama eksik söylemeyin haa, birileri bak itiraz edip, kendisi koltuğa oturmak için hamle yapabilir, koltuğunuzda hep birilerin gözü var, sakın ama sakın oyuna gelmeyin!


İsmail Cem Özkan – 18.10.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑