Makaleler

Published on Ocak 11th, 2021

0

Korona değil sermaye öldürüyor – Hüseyin Şenol


Okullar kapalı, tiyatrolar kapalı, sinemalar kapalı, oteller kapalı, restoranlar kapalı, mağazalar kapalı, sokaklar kapalı ve daha birçok alan kapalıyken fabrikalar açık…

            Koronavirüs Covid-19 salgını, tüm dünyada bir yılı aşkın zamandır etkisini artırarak sürdürürken, tüm “önlemlerere” rağmen vaka sayıları da ölüm sayıları da bırakın düşmeyi, her geçen gün daha da artıyor.

Şalterler inmeli, fabrikalar kapatılmalı

            Okullar kapalı, tiyatrolar kapalı, sinemalar kapalı, oteller kapalı, restoranlar kapalı, mağazalar kapalı, sokaklar kapalı ve daha birçok alan kapalıyken fabrikalar açık. Hem de öyle açık ki; Almanya’da pandemiye rağmen üretim 7. ayda da artış gösterdi. Dünyada yüzlerce zengin de, servetlerine servet kattı

            Konu üzerine haber ajanslarının geçtiği bilgide “Çeşitli sektörlerde tablo çok farklı olsada, üretimi kısıtlama planları düşük görünüyor. Almanya’da, kasımda yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ikinci dalgasında kamuda uygulanan kısıtlamalara rağmen, ara malı, sermaye malı üretiminin artmasının etkisiyle bir önceki aya göre yüzde 0,9 yükselen sanayi üretimi, böylece art arda 7 ay artış kaydetmiş oldu. Almanya Federal İstatistik Ofisi’nin (Destatis) açıkladığı geçici verilere göre, mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, kasım 2020’de bir önceki aya kıyasla yüzde 0,9 arttı. Sanayi üretimi, Kasım 2019’a göre ise yüzde 2,6 azalış kaydetti. Ekonomistler sanayi üretiminin kasımda aylık bazda yüzde 0,7 artmasını bekliyordu.” deniyor.

            Yine, yılın ilk günlerinde geçilen haberlerde, dünyanın en zengin 500 insanının 2020’de servetlerine toplam 1,8 trilyon dolar kattığı duyuruldu. Geçilen haber kısaca haber şöyleydi: “Dünyanın en zengin 500 kişisinin servetlerinin 2020 yılında yaklaşık 1,8 trilyon dolar artışla toplam 7,6 trilyon dolara ulaştığı bildirildi. Bloomberg Milyarderler Endeksi’ne göre dünyanın en zenginleri koronavirüsün (Kovid-19) gölgesinde geçen 2020’de de servetlerine servet kattı. İlk 5 ismin her birinin 100 milyar dolardan fazla servete sahip olduğu listede Amazon’un kurucusu Jeff Bezos 190, Tesla ve SpaceX Üst Yöneticisi Elon Musk 170, Microsoft’un kurucusu Bill Gates 132, Fransız iş insanı Bernard Arnault 114 ve Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ise 104 milyar dolarlık servete sahip gözüküyor.” Bu artışın, pandemiye rağmen, son 8 yılın en yüksek artışı olduğu da ayrıca vurgulandı.

            Ne diyeyim, halklar çarpsın bunları.

            Bana göre bu övünülecek bir durum değil, tekelci kapitalizmin ve genel olarak “sermayenin” insanlık düşmanı gerçek yüzünü göstermesi açısından önemli bir veri. Okullar, oteller, mağazalar, restoranlar ve sokaklar kapalıyken, fabrikaların hala açık tutulmasının sadece bir tek açıklaması olabilir, o da sadece ve sadece insan sağlığını hiçe sayan kâr hırsıdır.

            Fabrikaların, zenginlerin yani kapitalistlerin kazandıkları bu paraya el konmalı, kovid-19 çalışmalarına harcanmalıdır. Gelecekte de zenginlerden daha fazla vergi alınmalı ve bu alınan vergi sağlık harcamalarına harcanmalıdır.

Özelleştirme öldürür, özerklik yaşatır

            Dünyanın birçok ülkesinde, zaten cılız olan kamuya ait üretim ve hizmet alanları özelleştirilerek, sermayenin hizmetine sunularak toplumlar daha da zor duruma sokulmuştur. Yıllardır biz sosyalistlerin karşı çıktığı, özelleştirmenin acı sonuçlarını her gün yaşasakda, bugünkü pandemi döneminde olduğu gibi, daha somut bir biçimde yaşıyoruz.

            Özelleştirmenin bu kadar yaygın olmadığı ve özendirilmediği bir ortam olsaydı, her devlet, her toplum, her yerel yönetim üretimin devam edip etmemesine, hangi alanlarda devam etmesine kendisi karar verir, salgının önü daha hızlı ve çabuk alınır.

            Özerk yerel yönetimler sayesinde, yerel yönetimlerin kararıyla merkezi yönetim yönlendirilir, merkezi yönetim koordine eder ve yerellerin tecrübesiyle geneli örgütlemeyle ilgilenirdi.

            Aslında çok uzun üzerinde durulması gereken bir konu olmasına karşın, şimdilik burada bir virgül koyarak, özelleştirmeye, kâr hırsına karşı tüm toplum örgütlenmeli, insanların hayatına mal olan bu azgın sömürüye, kapitalist sisteme dur denmeli.

Aşıdaki kaos

            Sadece Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ve ABD gibi ülkelerde değil, tüm dünyada bir aşı kaosu yaşanmakta. Fabrikaları kapatmayan ülkeler, salgını yok edemiyor, hatta durduramıyor. Durmadan da öte, bir iki istisna ülke dışında, salgın çok daha ağır biçimde artarak, yayılarak devam ediyor. Sorun, sadece “beceriksizlikten” değil, ağırlıklı olarak kâr hırsının dizginlenememesinden kaynaklanıyor. İkinci dalgadan sonra, özellikle de mutasyon nedeniyle üçüncü dalgayı yaşayan ülkelerin sayısı her geçen gün artarken, ikinci dalga ülke ve bölgelerindeki sayılarda da artış devam ediyor.

            Aşının bulunmasıyla kısmi bir rahatlamaya giren insanlık, bu alanda da süren aşırı rekabet ve kâr hırsı nedeniyle, büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Özellikle de yoksul ülkelerdeki umutsuzluk çok daha büyük çünkü sıranın kendilerine en son ve belki de hiç gelmeyeceğini biliyorlar. Diğer salgınlardan tecrübeliler bu konuda. Bu alanda kesinlikle eşit paylaşım ilkesi tüm insanlık için geçerli olmadır.

            Önce aşı yoktu, bulundu. “Aşı geliyor eleman yok” dendi. Şimdi de yine aşının yetersiz olduğu söyleniyor. Bu arada, elemanın az olmadığı da görüldü.

            Aşı için acilen devlet soruna “her türlü” el koymalı ve diğer alanlardaki üretim olanaklarını buraya aktarmalıdır. İşçiler, memurlar, öğrenciler, sporcular ve genel olarak acil üretim alanları dışındakilerin hepsi, sağlıkçılara destek olmalıdır. Pandemi döneminin başından beri tek başına bırakılan sağlık emekçilerine verilmesi gereken destek şimdi acilen verilmeli, toplumun tüm kesimleri aşılama ve diğer sağlık alanlarında organize edilmelidir. Aşı ve üretimi kamulaştırılmalı, insanlığın hizmetine sunulmalıdır.

            Günde binlerce kişinin ölmesine daha fazla göz yumulmamalı ve ölenlerin ardından timsah gözyaşları döken sorumlulardan hesap sorulmalı.

            Sorunu, büyük oranda hızla azaltarak çözüme gitmek ve gözyaşlarını dindirmek için daha fazla geç kalmadan, sesimizi yükseltip, insanlığın kâr hırsına heba edilmesine izin verilmemeli.

            “Sermaye” kapatılmalı, kamusal önlemlerle toplumsal mücadelenin önü açılmalıdır.


Hüseyin Şenol – 11.01.2021

Tags: , , , , , , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑