Makaleler

Published on Ocak 25th, 2021

0

Mektuplar & Rüyalar: Iskat töreni – Naim Kandemir


O zamandan sonra akrabalarımız arasında ve mahallemizde kim zengin diye soruşturup, sonra da “Onlar ne zaman ölecek?” diye sorar dururdum. Ninem her seferinde beni tersler ve “Allah bilir oğlum,” derdi.

Cengiz, bugün sana yazacaklarım çok tuhaf. Çünkü müthiş garip bir rüya gördüm. Ama önce çocukluğumdan rüyamla ilgili bazı şeyleri yazacağım sana.

***

Zengin bir akrabamızın vefatında ilk kez karşılaşmıştım o törenle. Çok ilgimi çekti ve hiç unutmadım o tören sırasında gördüklerimi. Cenaze evine beni yanında başsağlığına götüren nineme sorup öğrenmiştim bu törenin ıskat töreni olduğunu. Ninem, “Iskat, zenginlerin ölülerine yapılır,” demişti.

O zamandan sonra akrabalarımız arasında ve mahallemizde kim zengin diye soruşturup, sonra da “Onlar ne zaman ölecek?” diye sorar dururdum. Ninem her seferinde beni tersler ve “Allah bilir oğlum,” derdi.

Okula gidip okuma yazma öğrendikten sonra sözlüğü açıp ıskatın ne olduğunu öğrendim. Törende yapılanları hayretle seyretmiştim zaten.

***

Cengiz,

Iskat, kısaca; oruç, kurban, adak, kefaret gibi ibadet ve borçları ifa etmeden ölen bir kimseyi bu borçlarından kurtarmak için yapılan bir dini seramoni demek.

Şimdi bu törenle ilgili gördüğüm dün geceki rüyamı anlatayım:

Yüzlerce odası olan saray gibi bir binadayız. Beni de akrabamız olan bir Hacı Amca götürmüş yanında oraya.

Ülkenin önemli bir şahsiyeti vefat etmiş hastalığından ötürü. Taziyeye gelen topluluğu büyük bir salona aldılar. Dini kıyafetli şahıslar grup halinde salonun ortasında toplanmaya başlayınca, Hacı Amca kulağıma eğilip: “Şimdi ıskat töreni yapılacak,” dedi. Hah, dedimiçimden, çocukluğumdan beri bir daha izlemek kısmet olmamıştı, bu güzel oldu!

Iskat törenini yapacak hoca ekibine bakıyorum dikkatle. Kimler yok ki? Olmaz mı canım, diyorum kendi kendime, ülkenin mühim kişisi ölmüş, tabii onlar ıskat yapacak!

Iskatçılar arasında çoğunu medyadan tanıdığım din adamları var: lüks Mercedes’li din alimi, çeşitli suçlar isnat edilen tarikat şeyhleri; çok kalabalıklar. Mercedes’li din alimi töreni yönetecek. Önüne bir defter açıyor tarikat şeyhlerinden biri. Ben, ıskat törenini önceden bildiğim için, belli ki hesap yapıyorlar.

Cengiz, kabaca hesap şu: ölen kimsenin ibadi yükümlülükleri paraya çevrilerek, her birine belli bir parasal değer biçiliyor, bunların her biri toplanıp miktar belirleniyor. Belirlenen para bir zarfın içinde oradaki hocalar arasında “aldım-verdim-ve size hibe ediyorum” denilerek sürekli tur attırılıyor. Bu tur sayısı ve turdaki temsili para miktarı ne kadar çoksa, adına ıskat töreni yapılan müteveffa sıfır günahla melek olup ahiretin yolunu tutuyor!

Salonda ıskat töreni sürerken cenaze sahiplerinin oldukça tedirgin olduğu gözleniyor. Çünkü o günlerde ülkede çatışmalar ayyuka çıkmış ve kimin kime ne zaman saldıracağı belli değil.

Iskat töreniyle müteveffanın tüm borçları, günahları sıfırlanmış, pür-i pak hale getirilmişken salonu komandolar bastı Cengiz. Yalnız, bunlar mavi bereliler değil. Bunların kıyafetleri değişik. Hacı Amca, kulağıma yine eğildi ve “Şimdi mahvolduk! Bunlar Milis Komandoları!” dedi. Ben komando değil ama jandarma olarak askerliğimi yaptım, bakıyorum komandolara; hepsi çakı gibi!

Milis Komandoları bir komutla çizgi halinde iki sıraya ayrılınca aralarından yine bir din adamının ve yanındakilerin salonun ortasına doğru yürüdüklerini gördüm.

Bu ekibin başında, inanır mısın, bizim Şener var, elindeki 33’lük tespihi çekiyor. Sen de Şener’in yanındasın Cengiz! Sen, derviş gibi giyinmişsin ama. Herkeste bir şaşkınlık; ne oluyor, ne olacak tedirginliğiyle tespih çeken Şener’e bakıyorlar.

Şener salonun ortasında durunca, birden onun yanına elinde mikrofonla ve yine o sarı, sivri uçlu ayakkabılarıyla Kamo Memet geliyor başlıyor konuşmaya:

Ey ahali! Bina kuşatıldı ve kontrolümüz altında. Sakin olun, şimdi müteveffanın gıyabında gerçek ıskat törenini bizim din işlerimizden sorumlu Şener hocamız ve yardımcısı Derviş Cengiz ifa edecekler.

Şener, o davudi sesiyle başlıyor bir Kur’an okumaya, dinleyenler tüm hücrelerine dek sarsılıyorlar. Çoğunun gözünden yaşlar geliyor. Bilirsin, Şener iyi bilir Kur’anı ve sesi de mükemmeldir. Şener okudukça topluluk huşu içinde dinliyor. Kur’an okurken Şener arada bir Allaahhh! çekiyor ki cemaat de onun peşinden…

Senin Kur’an eğitimi aldığını hatırlıyorum ama sesin güzel olsaydı, sen de mükemmel okurdun Cengiz.

***

Şener, Kur’an okumasını bitirip gönülleri fethettikten sonra yeni törene geçiyor. Şener, cemaate dönerek:

Değerli ahali! Bizden önce izlemiş olduğunuz ıskat töreni sakatlıklarla doludur. Dinimizde bir yeri de yoktur esasında.

Bunu sizlere bir misalle anlatayım:

Bizim Sivas’ta devlet demiryollarında çalışan bir Rüstem vardı. Adam, göya orada çalışıyor amma her gün kahveye sabahtan gelip akşama değin kağıt oynuyor. Bir gün dayanamayıp sordum kendisine: Gardaşım, sen hiç işe gitmiyorsun nasıl oluyor bu? Cevabı aynen şöyle oldu; “Sen merak etme hocam! Düşük bir aylıkla bir adam tuttum, o gidiyor işe her gün benim yerime. Hiçbir iş de aksamıyor!”

Şimdi, biraz önce yapılan ıskat töreninin Rüstem’in yaptığından ne farkı var? Biz, şimdi hakiki ıskat törenini yapacağız sizlerin şahitliğinde.

Şener’in bu konuşmasından sonra Cengiz, sen kara kaplı kalın bir defteri açıyorsun ve başlıyorsun anlatmaya. Anlattığın, ülkenin yirmi yıllık dönemindeki çeşitli kalemlerden oluşan; vergi ve harçlar, vergi cezaları, özelleştirme gelirleri, faiz gelirleri, kira gelirleri, alınan bağışlar ve yardımlar… Bir de giderleri sıralamışsın defterin öbür tarafına; yatırım giderleri, transfer giderleri, faiz giderleri, personel ve sağlık giderleri, savunma ve cari giderler…

Sen, Şener hocaya gelirler ve giderler arasındaki farkı söyleyince salonda bir şaşkınlık uğultusu oluyor. Senin rapor vermen bitince Şener hoca başlıyor konuşmaya:

Şeriatın kestiği parmak acımaz! Cengiz Derviş’in serdettiği dokümana göre ortada olması gereken, ama belli ki bir marifet sonucu olmayan para nerede diye hepimiz merak ediyoruz.

Şimdi, bu uçan paranın nasıl ve nerelere, kimler tarafından uçurulduğunu eski görevli bürokratlardan beş arkadaş teker teker Kur’an’a el basıp izah edecekler, diyor.

Milis Komandolar, birbirine kelepçelerle bağladıkları beş eski bürokratı kalabalığı yararak ön tarafa getiriyorlar. Eski bürokratlar, kendilerini tanıtıp tek tek, devletin gelirleriyle giderleri arasındaki farkın nerelere, hangi yöntemlerle aktarıldığını anlatıyorlar. Onlar anlattıkça topluluğu zaptetmek zorlaşıyor. Sonunda yine Şener hoca mikrofonu alıp başlıyor konuşmaya:

Yapılacaklar belli oldu ey ahali! Müteveffanın buradaki mirasçıları, ailesi, çocukları ve akrabaları gönül rızasıyla devlete ve millete ait olan miktarı ve mülkleri hazineye aktarırlarsa, tövbe istiğfar ederek sade bir vatandaş olarak bu topraklarda yaşayabilirler.

Merhumun alyansı ailesine iade edilecektir. Zira biliyoruz ki göreve başlarken o alyansı vardı…

Eğer belirttiğim şekilde davranmaz iseler, hepsini Milis Komandoları’na teslim edeceğim. Onlar da maşerî vicdan adına gerekeni yapacaklar. Çünkü mahşer günü maşerî vicdan, yüklerinden arınmalı. Zira, Mevlana’nın dediği gibi: “Üzdüğün kadar üzülürsün.”

Bu sırada cemaatten çığlıklar yükselmeye başlıyor. Şaşırıp kalıyorum. Biraz öncesine kadar müteveffanın yolundan gitmiş olan cemaat ne çabuk viraj aldı? Aklım almadı. Aileden bir kısmı, Cengiz sana; hesap cüzdanlarını, kasa anahtarlarını ve hesap numaralarını verip, yazdırıyorlar. Senin önünde bir sıra oluşuyor.

Kamo Memet tekrar mikrofonu eline alıyor:

Değerli kardeşlerim! Bu tarihi töreni burada bitirirken sizlere bir müjde vermek istiyorum: Mevtanın ruhu rahat olduktan sonra Şener hocamız, idare-i maslahatı ele alacak ve din işleri başkanlığına atanacaktır. İşte o zaman Şener hocanın yüksek hoşgörüsüyle ülkedeki tüm vatandaşlarımız, tam bir müslüman gibi hissedeceklerdir kendilerini. Onun anlayışıyla hiçbir vatandaşımız dini açıdan ötekileştirilmeyecek, o her vatandaşımızı kapsayıcılığıyla kucaklayacaktır.

Sonrasında Şener’i cemaat omuzlarına almış tekbir getirirken gördüm, beni  de sol yumruğum havada yatakta slogan atarken rüyamdan eşim dürterek uyandırdı Cengiz.

***

Geç saatlerde bir şeyler atıştırıyor ve kafamızda problemlerle uyuyoruz.O zaman da böyle  çok garip rüyalarla kan ter içinde kalıyoruz. Ama bunca zorluk ortasındayken  rüyasına bile cihan değmez mi Cengiz?


Naim Kandemir – 24.01.2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑