Makaleler

Published on Haziran 14th, 2021

0

Mektuplar & Rüyalar: Milli hastalıklarımız | Naim Kandemir

Cengiz!

Son görüşmemizde Edgar Morin’in “Avrupayı Düşünmek” kitabından bahsederek 68 Hareketi’nin dünyayı etkilediği yıllarda köye ve doğaya kaçış başladığından söz etmiştin. 68 Hareketi’nin neden olduğu bu eğilimin zayıf da olsa sonraları ülkemizde de izlendiğini biliyoruz. Kırsal kesimin sembolleri bizde evlerde dekorasyon nesnesi olarak çokça kullanılırdı eskiden…

Bugün ise covid-19 pandemisi sadece solculara değil, dünyada tüm insanlara bunu yaptırıyor ve yaptırmaya da devam edecek. Çevreye, doğaya, tarıma, organik gıdaya dönüş; bir nevi iade-i itibar! Covid-19 unuttuklarımızı öğretmeyi sürdürüyor. Bazı toplumlarda Bir musibet, bin nasihatten iyidir mottosu başattır.

Yine de bizim gibi bilime mesafenin arttığı toplumlarda doğru yolu bulma süreci zaman alır. Mesela, covid-19 pandemisinde azrailin palasını gören halkın normal olarak ilk seçimde, bu pandemiyle mücadele sürecini çok kötü yönettiği için- sırf bu nedenle- iktidarı alaşağı etmesi gerekir diye düşünüyor insan. Ama bizde olmaz! Niye? Çünkü bizde iyilikler yavaş, kötülükler hızlı olur.

Öte yandan covid’den bile; korunarak, aşı olarak, yakalansak da tedaviyle kurtulma imkânımız var. Ancak, yönetemeyen iktidardan 20 yıldır kurtulamıyor toplum. Bunun tedavisi bulunamadı henüz.

İnziva Diyalogları’nda Robespierre’in(mealen) Gerici, tutucu, zorba iktidarlar gücünü; halkın kör, batıl inançlarından alırlar… sözünden bahsetmiştin. Robespierre bunu taa 1780’lerde söylemiş…

Demeden duramayacağım: Bizdeki gericiler, yobazlar öyle bir gümrah tarlaya çadır kurmuşlar ki…

Elbette bu gerici taban Cumhuriyet tarihi boyunca; devlet politikalarıyla semirtilmiş, CİA, Pentagon, derin devlet, tekelci sermaye, üniversitenin gerici kanadıyla ve politikacılarla büyütülmüş.

Bizim nasıl demokratikleşme programımız var yıllardır dilimizde olan sadece, onların da gericileştirme programı var ve koca ülke ve devlet uygulama alanları…

Ülkenin şu anki durumu Cumhuriyet’in ilk yıllarından çok daha vahim durumda. O dönemde; toplumda, yöneticilerde, halkta umut vardı, kalite vardı. Toplu iğne yoktu ama böyle bir talan, ahlaksızlık da yoktu. Toplum ve yöneticiler; zaten dipteyiz, belki buradan çıkarız, kurtuluruz umudunu taşıyorlardı.

98 yıllık Cumhuriyet’ten ve o kadar büyüme ve gelişmeden sonra, dönüp baktığımızda Cumhuriyet’in ilk yıllarına özeniyor insan. Yöneticilere, topluma ve onlardaki feda ruhuna, kazanacağız inancına.

***

Bugün sıradan insanlar dahil, büyük iş adamları, yöneticiler… gece yattıklarında yarın ülkece, toplumca neye uyanacaklarını bilemiyorlar. Kaygının pik yaptığı bu koşullarda umut olur mu?

Panik atak psikolojinin ve psikiyatrinin teşhisi ama günümüzde artık egemen sınıflar, halk, hülasa toplum için de bu teşhisi koyabiliriz. Gelecek belirsiz, karanlık . Bu da telaşa, panik atağa yol açıyor. Toplumsal panik atak milli hastalığımız artık.

Pandemi ise bu milli hastalığın üzerine dökülen benzin oldu. Toplumun sosyal hastalıkları şaha kalktı. Toplumun kendisi ise bu hastalıktan kurtulma, bu hastalığı yaratan ve besleyen koşulları kurutma mücadelesine gireceğine sosyal çekilmeyi çare sanıp kabuğuna çekiliyor. Oysa her taraf batmış, nereye çekiliyorsun?

Ülke adeta Sodom ve Gomore’nin kaderiyle karşılaştı. Hadi diyelim ki efsanedeki gibi Sodom ve Gomore’ yi tanrı kaldırıp ters çevirmiş, bizde ise içlerinde Allah korkusu olduğunu söyleyenler tarafından ülke, toplum ve Cumhuriyet Sodom ve Gomore’den farksız hale getirilmedi mi?

***

Son günlerin belası olan müsilaj Marmara’yı bitirmedi sadece, toplum olarak 20 yıldır iktidarın ülkeye, topluma zerk ettiği zehirler toplumu, ülkeyi toplumsal müsilajın menbaı yaptı. Sadece iktidar değil, toplum da kendi müsilajını salgılar hale geldi maalesef. İktidar kötü de toplum da ak kaşık değil.

Hadi diyelim, iktidar bir şekilde dağıldı. Onun 20 yılda devlette ve ülkede yaptığı tahribatlar bir program çerçevesinde iyileştirilebilir.

Ama toplumun özellikle belli bir kesiminin hücrelerine dek nüfuz etmiş toplumsal müsilajı temizlemek çok daha zor. İktidarı alıp parlamenter sisteme geçişle bu iş bitmez.

Yeni olası iktidarın önünde uzun yıllar sürebilecek ama gevşekliği kaldırmayacak ikili bir süreç olacağını tahmin etmek zor değil:

1-20 yıllık iktidarın suçlarının ortaya çıkarılıp cezalarının verilmesi, ülkeye, topluma aitlerden talan edilenlerin müsadere dahil her tür yöntemle tahsilatının, geri alımının yapılıp hazineye iade edilmesi,

2-İktidarın toplumu her türlü zehiriyle 20 yıldır çürütüp cıvıklaştırması sonucu, toplumun her kesiminde zuhur etmiş olan bozulmanın, çürümenin her tür müdahale ile iyileştirilmesi gerekir.

Bu iyileştirme süreçleri sadece idari önlemlerle başarılabilecek bir iş değil. Nasıl ki İnziva Diyalogları’nda; Türkiye sol hareketinin yeni bir başlangıç yaparken, sol hareketin aynı zamanda bir ruh sağlığı hareketine dönüşmesi gerekir, önerini bu iktidardan sonrası dönem için de önermeliyiz.


Naim Kandemir – 13.06.2021

Tags: ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑