Makaleler

Published on Ocak 20th, 2021

0

Mektuplar & Rüyalar: Ne olacak 0 zaman? – Naim Kandemir


Bizi aydınlık, özgür günlere ölülerimizi anmak, katilleri lanetlemek götürmeyecek. İnan, öldürülen arkadaşlarımız da böyle olmasını istemezdi. Onlara verdiğimiz sözler böyle değildi. Onlara en büyük sevgimiz, saygımız: onların ideallerini gerçekleştirmemizdir.

Cengiz, seninle paylaşacaklarım var. Kısaca değinmek istiyorum.

Türkiye sol tarihi öldürümlerle dolu. Karanlık güçlerin katliamlarıyla dolu. Bu ülkenin gerçeği bu. Bunları biliyoruz. Öte yandan devam eden önemli sorun da; kök, köken gibi genel olarak kimlik siyasetinden çıkıp esas olarak evrensel bakışa yönelinmiyor. Enternasyonal birikim eksikliği buna neden tabii. Solun kaderi mi, hastalığı mı bu bilemedim doğrusu.

Öte yandan güncel siyaseti arka plana atmanın nedeni bir yanıyla; bilgi, birikim ve yaratıcılık eksikliğiyken, bir yandan da güncel siyasetin günümüzde daha tehlikeli hale gelmesidir. Hal böyle olunca kimlik siyaseti ve kabaca anma siyaseti diyeceğimiz etkinlikler sığınak olmuyor mu bazılarına? Mevlithanlar gibi otomatiğe bağlanmış biçimde; slogan, tel’in vb. yöntemlerle solculuğu ifa etmek değil midir bu? Ve böylelikle sol plakayı niye taşıyorsun demeye de kimse cesaret edemez onlara.

Bu ülkede 60-70 yıl yaşıyoruz, yaşayacağız. Bizim şekillendiğimiz yer burası. Bu ülkedeki yaşamı güzelleştirip, insanların daha iyi koşullarda yaşamalarının derdine düşüp bu yönde adım atmamız gerekmez mi?

Bizi aydınlık, özgür günlere ölü anıcılığı, katil lanetlemeciliği götürmeyecek. İnan, öldürülen arkadaşlarımız da böyle olmasını istemezdi. Onlara verdiğimiz sözler böyle değildi. Onlara en büyük sevgimiz, saygımız: onların ideallerini gerçekleştirmemizdir. Yılın belli günlerinde partici mantıkla slogan atmak, tel’in etmek, lanet okumak değildir.

***

Yıllardır bu ülkede sol da sağ da aynı şeyleri tartışıyor. Sol, kendi iradesiyle bir konuyu gündeme getirip tartıştıramayacak mı Türkiye’de Cengiz? Konu kıtlığı mı var dünyada, sorun kıtlığı mı var insanlığın? Yeni bir çıkış noktası bulup, yeni bir çıkış kapısı önermesi gerekmez mi solun?

Tartışa tartışa sünmüş konular bağlamında da bilirsin şöyle de meşhur bir söz vardır bizim tarafta: emperyalizm ve devlet; araçlarıyla, imkânlarıyla, medyasıyla hep istediği konuları tartıştırıyor… Laf bu ya; devlete, emperyalizme gerek yok ki; sen bu konuları kendin tartışmaya teşnesin! Çiğneye çiğneye ağzında çürütüyorsun bu sakızı.

Ayrıca güncel siyasi konularda ve sorunlarda ileriye yönelik bir çözüm önerip, bulamazsan, o doğrultuda örgütlenemezsen biraz önce bahsettiğim şikâyet edilen o konular; katliamdı, cinayetti vd.; bunlara da hiçbir zaman çözüm bulamayacaksın. Anca aynı sakızı çiğneyip duracaksın!

Bak Cengiz, direkt devrimci hareketten gelenler 40 yıldır faşizm üzerine bir kitap yazmadılar. İhale devrimci hareketin dışında var olmuş insanlara kalıyor. Onlar da uğraşıp kendi kafalarına göre yazıyorlar. 40 yıldır bu ülkede neler oldu, faşist hareket ne haller aldı? Faşizmin tarihini bilmeden bu çemberden nasıl çıkacaksın? Eskiden biraz da olsa faşizm ve kapitalizmin gelişmesi tartışılırdı. Bugün hep gündelik solculuğa döndü iş. Faşist hareket nasıl dönüştü, devlet nasıl yapılandı? Bunlardan kimse sorumlu değil.

***

Şimdi karikatürize ederek bir örnek vereceğim sana: İktidar şöyle dese ve yapsa;

Kardeşim, biz hilafeti kurum olarak getireceğiz, şer’i hukuka da geçeceğiz. Ama siz yine Beyoğlu’nda, Cihangir’de vb. yerlerde içeceksiniz, hatta alkole zam da yapmayacağız artık. Meyhaneler de açık kalacak, kimsenin mini eteğine de karışmayacağız, müzikholler, pavyonlar da açık kalacak.

Yani alkol, giyim ve eğlenceyi hayat tarzı olarak görenleri kalbinden fethedecek bir taahhütte bulunup, yerine de getireceği böyle bir ucube İslami yönetimle iktidar partisi bu ülkenin demirbaşı olur! Böyle diyesim geliyor nerdeyse!…

Burada tehlike şu; iktidara karşı olanlar iktidarın ideolojisine karşı olduğu için değil, büyük oranda benim yaşam biçimime dokunuyor, diye bizim tarafta yer alıyor. İşte tehlikeli olan bu; sadece bu saikle bu ülke, bu toplum, bu iktidar değiştirilebilir mi? Sol bunu düşünsün. Elbette herkesin hayat tarzı, özgürlüğü kutsaldır ve savunulmalıdır.

Ancak sadece hayat tarzıyla alınacak yol Bernstein’ın “Hareket her şey, nihai hedef hiçbir şey,” önermesinin bizi, toplumu bir yere götürmeyeceğini Lenin zamanında güzelce tespit etmişti… Yani velhasıl burada da iş gelip sınıfsal perspektife ve mücadeleye dayanıyor.

Hadi iktidar şunu da dese: Atatürk de bizim ve artık her daireye, her camiye de beşer tane Atatürk posteri asacağız! Böylece dökmez mi iktidar çimentosunu ülkenin, toplumun dibine?

Hani yoksulları, garibanları makarnacı diye suçlayan bir takım var ya; onlar da bu sürecin sonunda derse ki; içkiciler, posterciler, mini etekçiler!

Bir yanda özgürlüğü içki, poster ve mini etekle sınırlandıran… Diğer yanda iki kilo makarnaya her şeyini satan…

Hadi bakalım, ne olacak o zaman?


Naim Kandemir – 20 Ocak 2021

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑