Makaleler

Published on Ocak 8th, 2021

0

Metin, biat etmeyen gazetecilere güç ve cesaret vermeye devam ediyor – İhsan Çaralan

Bize, “Gerçeğin peşinde koşan gazetecilik”i, “Metin Göktepe gazeteciliği”ni bırakarak fiziki olarak aramızdan ayrılan Metin Göktepe’nin katledilmesinin üstünden tam 25 yıl geçti.

Bir haberi izlerken Metin’i gözaltına alan polis güçleri, onu 8 Ocak 1996 günü katletmişti.

Aradan geçen 25 yıl içinde Metin vücut olarak aramızda yoktu ama onu her yıl 8 Ocak günü mezarı başında, doğum günü olan 10 Nisan’da da “Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri” ile andık.

Bugün de Metin’i, belki pandemi koşullarının getirdiği sınırlılık içinde mezarı başında anacağız.

Sadece biz Evrensel çalışanları değil, aynı zamanda gerçeğin peşinde koşan her medya çevresinden (ya da bağımsız) gazeteciler de onun şahsında sembolleşen gazetecilik değerlerini yaşatarak onu anmaya devam ediyorlar.

Aradan geçen çeyrek yüzyıla karşın çocuksu sevimlilikteki yüzü ve gülen gözleriyle elbette onu çok özlüyoruz. Ama aynı gazetede çalışmış, aynı amaçlara birlikte yürümüş olmanın gururu ile onu anmaya devam ediyoruz, edeceğiz de!

YAŞASAYDI ‘BU HABERİ BEN İZLEMELİYİM’ DİYE ÖNE ATILACAKTI!

Son birkaç günden beri, uzunca bir zamandan beri görmediğimiz biçimde, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri başta olmak üzere üniversite gençliği hareketlendi. Pandemi koşullarına karşın gençler, “Kayyum rektör istemiyoruz” derken aynı zamanda tek adam yönetimine, kibrine, halka tepeden bakmaya, gençliği umursamamaya da “hayır” diyerek, 2021’e kendi renklerini katacaklarını işaret eden bir adım da atmış bulunuyorlar.Reklam

Böyle, kitle hareketinin canlandığı günler, Metin’in bir başka coşku ve heyecanla haberin peşinde koştuğu, “En güzel fotoğrafı ben çekmeliyim” diyerek habere koştuğu günlerdi.

Eğer Metin yaşasaydı, “Bu haberi ben izlemeliyim” diyerek öne atılacağı, çekeceği fotoğrafa kendi coşku ve heyecanını da yansıtacağı, en güzel fotoğrafları çekmek için gözünü budaktan esirgemeyeceği günlerden geçiyoruz.

Nitekim sosyal medyada son birkaç günden beri, gençlik hareketindeki kıpırdama karşısında pek çok kişinin, sosyal medya hesaplarından Metin’in, “Bu haberi ben izlemeliyim” demesini hatırladığını gösteren mesajlar paylaşması da Metin’in sadece gazeteciler değil uyanış içindeki halk kesimleri içinde de anılmaya devam ettiğini göstermektedir.

‘BİAT’ ETMEYEN MEDYA VE GAZETECİLER HEDEFTE!

Metin’siz geçen 25 yıl ülkemizde belki artık gazetecilerin gözaltında öldürülmediği, ama tehdit, sürgün, işten atma gibi yöntemlerle işsizlik ve açlıkla terbiye edildiği, dahası gazetelerin, TV kanallarının… tüm medyanın “Ya tek adama biat edersiniz ya da hapishanelerde ömür tüketmeye, olmadı açlık ve sefalet içinde yaşamaya mahkum olursunuz” denen bir medya düzeni kurulmasına karşı mücadele içinde geçti.

Bugün medyanın yüzde 90-95’i tamamen “yandaş medya havuzu”na alınmıştır. Bu “havuzun” dışındaki medyaya karşı ise; emniyetin, savcıların, mahkemelerin seferber edilmesi yanında, son yıllarda Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) ve Basın İlan Kurumunun (BİK) ekonomik “yaptırımları”yla kuşatılması, RTÜK ve BİK’in sansür kurulu olarak da devreye sokulması eklenmiştir.

“Tek adam yönetimi”, kendisinin medya düzeni olarak ilan ettiği “tek medya” için elindeki her imkanı seferber etmiştir. Bu alandaki ölçüt artık, “solculuk”, “muhaliflik”, “bölücülük”, “teröristlik” suçlamalarının ötesine de geçirilerek, “yerli ve milli medya” gibi absürt tanımlamalar etrafında, “Tek adama biat etmeyen her medya kuruluşu ve gazeteciyi” susturma, cezalandırmaya vardırılmıştır. Yani artık iktidarın gözünde “Biat etmeyen her medya ve gazetecilik anlayışı ezilmesi gereken bir anlayış”tır!

Olay TV’nin 24 gün içinde kapanmak zorunda kalması, Sözcü’nün TV kurma girişimine izin vermemek için bin dereden su getirilmesi, Sözcü, TELE 1, Halk TV, Cumhuriyet, BirGün ve Evrensel’e yönelik ipe sapa gelmez suçlamalarla açılan soruşturmalar, kesilen cezalar, iktidarın nasıl bir medya düzeni kurmak istediğinin önemli göstergeleridir.

Ki, 25 yıldan beri olduğu gibi bugün bu karanlık dönemi aşmak için Metin Göktepe gazeteciliği;

  • Bize, Evrensel’in çalışanlarına,
  • Gerçeğin peşinden koşan, tek adam yönetiminin “tek medya” dayatmasına boyun eğmeyen her görüşten gazete ve gazetecilere,
  • Halkın haber alma özgürlüğünü savunma mücadelesi içinde olan her kesime ışık, güç ve cesaret vermeye devam etmektedir.

Bu yüzden Metin ve onun sembolü olduğu değerler bugün olduğu gibi yarın da anılmaya devam edecek!

EVRENSEL’E CEZA KESMEK İÇİN BAHANELER BİTMİYOR!

Evrensel’e kesilen son ceza; TELE 1’e verilen bir ilanda, 2015 Newroz gösterilerden alınmış bir görüntüde sarı, kırmızı ve yeşil renklerde bir flamanın görünmüş olması!

Bu görüntüden (RTÜK), bu reklamı gerekçe göstererek TELE1’e “Terörü övmek, teşvik etmek, terör örgütlerini güçlü veya haklı göstermek” gibi akıl almaz bir gerekçe ile idari para cezası verilmesini kararlaştırmıştı. Evrensel’e ise başka bir bahane bulamadıkları için olacak bu sefer de, Ticaret Bakanlığı Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü tarafından ceza kesildi. Ceza miktarı ise 20 bin 953 TL!

Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Polat, bu ceza ile ilgili, 4 Ocak tarihli “Evrensel size boyun eğmez” başlıklı yazısında Evrensel’in tutumunu bir kez daha açıkladı. Ve elbette ki her zaman olduğu gibi, “Evrensel size boyun eğmez” derken Fatih arkadaşımız, bir yandan Metin Göktepe gazeteciliği etrafında oluşan mücadele kültürüne öte yandan da sözcüsü olduğu işçi sınıfı ve emekçilerin desteğine güvendi.

Evrensel’e karşı artık mahkemeleri ve BİK’i de geçerek, Ticaret Bakanlığını da sahaya süren kuşatmaya karşı işçilerin, emekçilerin, onların her türden örgütlerinin, aydınların, ilerici demokrat çevrelerin;

  • gazeteye abone olarak,
  • Evrensel’in dağıtımına daha bir özenle yardımcı olarak Evrensel’le dayanışma göstermeleri, bugün ayrıca önem kazanmıştır.

İhsan Çaralan – Evrensel – 08.01.20121

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑