Halklar ve İnançlar

Published on Nisan 22nd, 2020

0

MÖP: Soykırımları lanetliyor, partimizin kuruluş yıldönümünü kutluyoruz

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP), yayınladığı bildiriyle “Kuruluş yıldönümü olan 24 Nisan vesilesiyle, 1915 Seyfo/Soykırımı anıyor, MÖP kuruluş yıldönümünü kutluyoruz! ” açıklamasında bulundu.

Avrupa Demokrat haber Merkezi

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP) tarafından yapılan açıklama:

MÖP, kuruluş yıldönümü olan 24 Nisan vesilesiyle, 1915 Seyfo/Soykırımı anıyor, MÖP kuruluş yıldönümünü kutluyoruz!

Bu soykırımda direnen kahramanları saygı ile selamlıyor, hayatını kaybeden; Mor Şemun Bünyamen, Aşur Yousef, Paramaz ve Kadınlar şahsında Asuri/Süryani/Kledani, Ermeni, Rum/Pontus ve Yahudi insanlarını saygı, hürmet ve minnetle anıyor!

Bu soykırım kararını veren; Osmanlı-İttihat Terakki-Kemalist akım-Türk devleti, soykırımı uygulayanları, iştirak edenleri ve özellikle tarih onları sürekli alçaklıkla ifade edecek Talat, Cemal ve Enver paşaları lanetliyor, kınıyoruz!

İnsanlık tarihinin en acı dönemlerinden birini Mezopotamya, Batı Ermenistan, Kilikya, Ege, Trakya ve Pontus coğrafyalarında Hiristiyan uluslar 17 asırdan başlıyarak, Türk Müslüman, işbirlikçi, milliyetçi Müslüman Kürtler tarafından hep baskılara, haksızlıklara, katliamlara ve 1915 Seyfo/Soykırıma uğradılar. Bu halklar yok olurken, Türk ulusu onların değerleri üzerine kendi ulus devletini yarattı. Işbirlikçi, milliyetçi Müslüman Kürtler de kendi uluslaşmalarına zemin buldular. Bu iki kesimi birleştiren İslam dini, Müslüman ve Sunni olma özellikleriydi. Işbirlikçi Kürtler Müslüman olmazsa, dönemin İttihat Terakki ile hareket etmez, onların elinde vurucu güç olmaz, yüzlerce yıl birlikte yaşadığı Hiristiyan uluslarına düşmanlık yapmazdı. Ne varki Müslüman, milliyetçi talancı, gaspçı zihniyetten yola çıkarak, birlikte yaşadığı Hiristiyan ulusların malına, mülküne, ahlakına ve tüm maddi-manevi değerlerine göz dikerek, en kabul edilmeyecek bir suça iştirak etti. Dolayısyla günümüzde Kürt halkının onurlu siyasi kesimleri; bu tarihi süreci detayları ile çok iyi analiz yapmaları, kendileri 1915 Seyfo/Soykırımın nelere mal olduğunu dile getirmeleri lazım. Tabii bunu salt Hamidiye Alayları, Korucu, Müslüman, İlkel-Milliyetçi, veya Feodal Gericilikle izah çok yüzeysel kalır. Çünkü o dönemde Ermeniler, Yahudiler, Rum/Pontus ve Asuri/Süryani/Keldaniler her açıdan önemli tarihsel bir birikime sahip, kendi ulus iradelerini oluşturmaya hazırdırlar. Dolayısıyla Osmanlı-İttihat Terakki- Kemalist-Akım ve Türk devleti bu süreci engeliyemezdiler. Dış duşman hiçbir zaman halklara güç getiremez, yanlız içten veya yanı başında bulunan komşun işbirliğine soyunsa, o zaman durum farklı gelişir ve nitekim öyle oldu..

Hiristiyan ulusların 1915 Seyfo/Soykırım ile yok olması, Ortadoğu, Orta Asya alanlarında medeniyetin her yönü ile gerilemesine, insanlığın birçok değerini yitirmesine vesile olmuştur. Aslında kadınların, çocukların ve ihtiyarların yaşadıklarını göz önünde bulundurulduğunda, o zaman herşey iyi anlaşılacaktır.. Asuri/Süryani/Keldani, Ermeni, Rum/Pontus ve Yahudi halkları binlerce yıllık kadim medeniyet birikime sahip, Mezopotamya, Batı Ermenistan, Kilikya, Ege, Trakya ve Pontus coğrafyalarında kendi emekleri ile yaşayan, komşullarına tarihte olduğu gibi, yaşamın her alanında katkı sunan halklardı. Bu yüzden bunları iyice analiz etmek lazım. Demokrasi emek, ahlaki ve insani ölçüleri olan bir kültürdür, peki bu halklar şu an yok olmasaydı, onlarda ki o kültür Demokrasiye büyük katkıları olurdu. Bu da Bölge için bir değerli kazanımdı.. 1915 Seyfo/Soykırım ile birçok gelişme yittirildi, yerine insanlığa zarar veren gerilikler doldu, taştı..

Bazı yerlerde Kürt halkından onurlu kesimler, İttihat Terakki’nin dayatmasına rağmen, bu tarihin lanetli suçuna bulaşmadılar.. Niye? Çünkü onlar Müslüman, milliyetçi, işbirlikçi ve talancı zihniyet ile hareket etmediler, Hiristiyan uluslara salt çıkar gözüyle bakmadılar, insanlık değeri olarak baktılar ve yaşadıkları acı tehcir durumla empati kurdular. Bu yüzden Hiristiyan uluslar bu değerli kesimleri hep saygı ile anıyor..  ’’İşbirlikçi Müslüman, milliyetçi Kürt ile kastımız; dini, milliyeti istismar etmek ve din zihniyeti ile Hiristiyan uluslara saldırmak’’.. Yaşadığımız 21 asırda hala bu kesim etkili, artık Hiristiyan uluslarına karşı değil, çünkü onlar o talancı, çıkarcı ve ahlaksız zihniyetine engel değiller, ona engel olan kendi halkından onurlu bir iradeyi savunan kesime karşı. Kendi ulusuna karşı egemen zihniyet ile, ister siyasal, ister askeri, ister dinsel, ister ekonomik ve isterse kültürel yürüyen kesimler, 1915 Seyfo/Soykırım döneminde işbirlikçi,ilkel-milliyetçi, Kürt Müslüman olarak, İttihat Terakki ile birlikte yürüyen kesimin devamı versiyonudur. O kadar medhedilen Şeyh Ubeydullah, Ermeni halkının uluslaşmasını kabullenemiyor? Bedirxan Bey, Simko Şikaki Hakkari, Van ve Siirt vilayetlerinde yaşayan Asuri/Süryani/Keldani halkına karşı uygulamaları?.. Ermeni Ulusunun, ’’Devrimci Gizli Ordusu’’ ASALA aktif olduğu dönemde, KAVA Hareketinin kaygıları, buna karşı çıkarmış olduğu bildiri? Bütün bunlar doğru analiz, samimi bir yaklaşım ve gerçekleri ortaya çekinmeden koymakla aşılır..  

İşte bu zihniyet iyice irdelendiğinde o zaman, işbirlikçi, milliyetçi Kürt Müslüman zihniyetin bazı ahlaksız çıkarlar uğrunda, nelleri topluma kaybettirdiği iyice anlaşılacaktır. Bu yüzden bu doğrularla yüzleşmek, yüzleştirmek önemlidir. Evet Hiristiyan uluslar 1915 Seyfo/Soykırım neticesinde her şeyini kaybetti, yanlız onurlarını, ahlaklarını ve insanlık değerlerini kaybetmediler. Yanlız bu 1915 Seyfo/Soykırım kararı verenler, uygulıyanlar, iştirak edenler ve sesiz kalanlar insanlıklıklarını, onurlarını, ahlaklarını ve medeni geleceklerini kaybettiler.. Böylece  betbahtlığın, Kalleşliğin, ihanetin ve onursuzluğun bataklığında yüzdüler!

Evet bu soykırımın en baş sorumlusu Osmanlı-İttihat Terakki, Kemalist akım ve Türk devletidir. Türk ulus devletini yaratmak amacıyla, Almanya İmparatorluğu’nun desteğini alarak, Hiristiyan uluslarını imha edip, Türk ve Kürt sahte uzlaşmasını sağlıyarak, Müslüman, Sunni Mezhep temelinde bir uğursuz devlet oluşturuldu, daha sonra kendi uluslaşmasını ön plana çıkarmak isteyen Kürtlere katliamlar uyguladı. O yüzden sahte ve Türk taraflı ağırlık teşkil eden eden bir uzlaşmaydı. Bu ırkçı devlet temeli faşizme dayalı olmasına rağmen, Türk devletin kuruluşundan günümüze kadar, hala Türk sol kesimi, ’’(bazıları haricinde tutarak)’’ bu Kemalist, ırkçı, şöven ve faşist yapılanmayı gerektiği gibi analiz etmiyor, teşhirini kendi toplumuna yapmıyor ve 1915 Seyfo/Soykırımı diline almak istemiyor, peki bu Türk milliyetçiliği etkisinde kalmak değil de nedir? Oysa böylesi bir günde Türkiye Devrimci Hareketi, biz Hiristiyan uluslardan daha çok, 1915 Seyfo/Soykırım sürecine ilişkin analizler yapmalıydılar?.. Eğer Türk devleti 105 yıldır aynı zülm zihniyetini, herkese karşı devam ettiriyorsa, bu zihniyet Mustafa Suphi’den, günümüze kendine muhalif gördüğü tüm kesimleri değişik yöntemlerle hep bertaraf etmiştir. 1915 Seyfo/Soykırım zihniyeti Kürtlere, Ezidilere, Alevilere, Devrimcilere, Demokratlara ve sosyalistlere karşı kullanılmış, hala da kulanılmaktadır. Bu bir hükümet politikası değil, direk devlet politikasıdır.. Durum böyle olunca, peki niye doğrulara inilmiyor? Doğrulara inilmedikçe, yaka, paçalarla bu Türk soykırımcı, faşist devleti düzelmez!

Daha dündü: Mezopotamya’nın Botan alanında yaşayan iki aileye tahamül etmedi, Kaçırılan Diril ailesinden, Şmuni Diril ölü olarak bulundu, Hürmüz Diril ise hala kayıp: Van Batı Ermenistan’ın Başkenti olmasından dolayı orada kadim Ermeni mezarlıklarına bile tahamül yok, mezarlıklara hakaret yaklaşımlarında bulunulmaktadır. Aynı tahamülsüzlük PKK Gerillasının mezarlıklarına karşı yapılmakta. Libya, Süriye, Irak ve Kuzey Suriye alanlarına yönelik işgal saldırıları. Aydın, demokrat Belediye Eş Başkanları HDP Eş Başkanları Demirtaş, Yüksekdağ vb kesimler haksız yere demokrasi istedikleri için, zindanlarda özgürlük esirleri olarak tutuluyorlar. Dünyanın içinde bulunduğu ’’Crona Virus’’ vesilesiyle en geri devletler bile mahkumları zindanlardan serbest bırakırken, Türk soykırımcı devleti insanlık değerlerini koruyanları bilinçli olarak içerde tutmakta ’’Crona Virus’’ hastalığına yakalansın, imha olsun diye.. Diğer yandan insanlık değerlerine düşman, aşağlık ve ahlaksız yaklaşanları serbest bırakmaktadır.. Türk devletine çeğrımız, hukuku herkes için uygula, Sayın Öcalan, HDP Eş Başkanları Demirtaş, Yüksekdağ, Kavala, HDP Milletvekilleri Tuğluk, Tuncel, Yıldırım ve BDP Belediye Eş Başkanı Kışanak, Kaya vb demokrasi taraftarı esirleri bir an evel serbest bırak! Ölüm Orucunda olan Gurup yorum üyesi ve dört Avukatın demokratik istemlerini kabul et ölüme sürükleme! Peki bütün bunlar, Türk devletin özü değilmi? Kesinlikle o ırkçı, faşist ve şövenişst şekilleniş özdür. Dolayısyla bütün bu bahsettiklerimiz bir kaynaktan şekillenmiş; 1915 Seyfo/Soykırım sürecinden..

Bu Türk devleti asıl korkuyu göruyor, o yüzden hep paranoya yaşıyor. Ama muhalefet bu korkuyu Türk devletin yüreğine indirmiyor?.. Herkes konuşur farklılıklardan, eşitlikten, özgürlükten ve demokrasiden, yanlız bunlara net olarak giden siyasi mantıkla gerekli analizler yapılmıyor. Bu analizler yapılmadığı sürece, Türk soykırımcı devleti hep bu zülm cenderesini yürütmeye çalışacaktır. 1915’te başlıyan Hiristiyan uluslara karşı soykırım, hala bugün Türkiye ve Mezopotamya/Kürdistan coğrafyalarında yaşayan halklara, kadınlara, demokrasi isteyenlere karşı devam etmektedir. Bu yüzden Türk soykırımcı zihniyeti, 1915 Seyfo/Soykırım ile yüzleşmediği sürece, hep ırkçı, faşist ve şövenist zihniyetle hareket edecek, hiçbir sorunu da çözemez. Hükümetler değişebilir, yanlız devletin özü değişmez! Türkiye’nin esas ilacı ’’toplumsal demokrasi’’ zihniyetini kabullenmesidir. Oysa bir kesime bazı haklar vermiş, AKP-MHP gitmiş ve CHP gelmiş değil..

Asuri/Süryani/Keldani halkı olarak, saflarımızın demokrasi mücadelesi ortamında olduğu şüphe götürmez. Yaşadığımız 21 asırda her halk kendi gerçekliğine göre, toplumsal demokrasi zihniyeti ile, halklarla birlikte olması en doğru tarz biçimidir. Demokrasi mücadelesinde halklar birlikte olduğu sürece, kazanacaklarına tüm düşüncemizle inanıyoruz..

Türk ve Kürt yurtsever, aydın, demokrat, devrimci ve sosyalistlerden beklentimiz; kendi halklarını 1915 Seyfo/Soykırım günlerinde aydınlatmaları, bu soykırımda şekillenen devlet yapılanmasının, daha sonra kendilerine ne zararlar verdiğini. Bu zararların günümüze kadar nasıl bir etki bıraktığını..

Bu vesile ile İbrahim Kaypakkaya’nın 1972 yılında Mezopotamya’nın Meliddu/Malatya Kürecik dağlarında kurduğu TKPML’nin kuruluş yıl dönümü olan 24 Nisan tarihinini de kutluyor, selamlıyoruz..  İbrahim Kaypakkaya 1915 Seyfo/Soykırım sürecinden sonra, Türk soykırımcı devletin bir inkar politikasını herkes üzerine egemen kılması sonucu, Türkiye tarihi Türk devletin kuruluş dönemi ile ele alınmaktaydı, ondan eveli olan her türlü olumlu gelişme görmezden gelindi. Böylelikle herşey Türk ile bütünleşmişti. Bu yüzden Türk faşist devletin Hiristiyan uluslara yaptıkları, işgal ettiği coğrafyalar görmezden gelindi. Günümüze kadar bu gerçeklik birçok kesim tarafından görünmek istenmiyor. İşte İbrahim Kaypakkaya büyük bir cesaret ve birikimle bu gerçeklere değindi..  1915 Seyfo/Soykrım noktasına değindi. Dolayısyla Türk ile başlayan her şeyin ezberi bozulmuştu..

Gerçekleri olduğu gibi görmek, savunmak dile getirmek ve gelecek nesillere aktarmak insanlık erdemlerinden, en değerli olanıdır.. Gerçekler doğru, güzel ve medeni bir geleceğe yönlendirir! İnkar ise karanlığa, korkuya ve insanlıktan uzaklaştırmaya götürür..

Türk devletine çağrımız korkma, onurlu ve ahlaklı olmaya evril, 1915 Seyfo/Soykırımla yüzleş!

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP)      

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑