Published on Nisan 16th, 2020
0Nurettin Yedigöl kimdir? – Erdal Boyoğlu
‘‘12 Nisan 1981’de istanbul İdealtepe’de karakol kurulmuş bir evde ele geçirildi .
Polisler tarafından 1. Şubeye getirildikten sonra çok özel ve ağır işkencelere maruz kaldı. Derileri yakıldı . Bağırsakları delindi. .Kafasına çakılan çividen elektirik verildi . 5 gün sürekli tek ve özel işkencelerde adını bile söylemedi . Muhammet’ti polis karşısındaki adı … Adını bile söylememenin ötesinde asla bağırmadı , acılar karşısında müthiş sakin, sessiz , suskundu. Sade bir direniştti. Nurettin en son 17 Nisan 1981 ‘ de işkencedeki diğer devrimciler tarafından görüldü ve bir daha görülmedi. Son görüldüğünde çırılçıplaktı, kolları tutmuyordu, konuşamaz bir halde kan ve pislik içerisindeydi .
Polisler hiç bir zaman bu isimde birini gözaltına almadıklarını söyledi . Hakkında açılan tüm davalar geri döndü . Nurettin yoldaş son derece mütevazi fedakar çalışkan ve sade bir insandı . Öyle yaşadı ve öyle öldü , öldürüldü . Cesedi hiç bir zaman bulunamadı ”.
17 Nisan günü yoldaşımız Nurettin Yedigöl göğü fetheden kahramanlarımızın arasına katıldığı gün .
NURETTİN
YEDİGÖL’ÜN FOTOĞRAFINA BAKARKEN
Yaşam unutmalarla ve hatırlamalarla sürüp giden bir süreçtir. Ama bazı anlar ve
hatıralar vardır ki, yerli yerinde donup kalır. Bellekten hiç silinmez. gün
olur, o hatırayı oluşturan karaler gözümüze sabitleşir, gitmez. Yıllar geçse de
eskimezler. bazen bir resim çıkagelir, masanızın önünde, o güne konuk olur.
1970 lerden söz ediyorum. Devrimci mücadelenin ivme kazandığı, o zaman
diliminde mahallede, okulda, işyerinde, köyde hemen hemen hayatın her alanında
devrimciler vardı. Devrim için devrim adına yola çıkılmıştı.
İbrahim Çenet, Nurettin Yedigöl, Hüseyin Şakul, Dev Genç’in çıkardığı
Bildirge’den dolayı ayrılmışlardı. Ayrılanlara bölgemizde Çenetçiler diyorduk.
Zamanla Çenet Dayı, Nurettin Yedigöl bölgemize gelmeye başladılar. Tabi ki
gelişlerine birileri rahatsızlık duymaya başlandı. Biz gençler daha neler
olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa gelenler devrimci. Devrimci
örgütlerin aralarında nasıl bir ayrılık olduğunuda bilmiyoruz. Sadece bölgemiz
de sorumlu olan Dayı (Mustafa), Çenet dayı ile konuşmamazı istemedi. Çenet dayı
geldiğinde yanına gitmeyin, onunla konuşmayın, yalnız kalsın, tek başına
otursun, yüz vermeyin vb sözlerle mesafe koydurmak istedi. Sürekli gelen
devrimcilerle aramıza bir mesafe koymak istiyordu. Kısacası geriyordu. Dayı,
diğer Çayan‘cı grupların örgütlenmesine tahammülü yoktu. Gelen devrimcilerden
rahatsız olduğunu her haliyle belli ediyordu. Bölgemize devrimci çalışma için
gelen Nurettin Yedigöl içinde aynı lafları etmeye başladı. Ama Nurettin Yedigöl
düzenli geliyordu. Nurettin Yedigöl’e karşı da aynı söylemleri ve aynı
yöntemleri uyguladı. Nurettin abiyi yalnızlaştırmak için kara bir propaganda
yapılıyordu. Sol içinde çekememezliğin örneğini sorumlumuz Dayı üzerinden
yaşadım ve gördüm. (Dayi denen zati kişiik daha 12 eylül gelmeden devrimciliği
bıraktı, soluğu bireyci yaşamda aldı)
Nurettin Yedigöl’ün Erzincan kültür dayanışma derneği başkanı olduğunu yine
Dayı’dan öğrenmiştim. Mahallemiz Erzincan’lıların yoğun olduğu bir bölgeydi.
Dolayısıyla Nurettin’in Erzincanlı olmasından dolayı Erzincan‘lıları
örgütlenmesinden korkuyordu Dayı (Mustafa)
Ben, her seferinde Çenet Dayı ve Nurettin abinin yanında kendimi buldum, ve her
seferinde ikaz edildim.
Nurettin Yedigöl hakkında tek kelime çok saygılı bir devrimciydi. Nurettin Abi
çok sakin konuşurdu, tartışmalarda sesini yükseltmezdi, karşısındaki kişiye çok
saygılı konuşurdu ve saygılı davranırdı, Mahir Çayan’ın Bütün Yazılar’ın dan
çok alıntı yapardı. Bildiriler getirirdi. Yer yer kitap getirirdi, okumamızı
önerirdi.
Nurettin abi, özellikle Erzincan‘lı Vahit amcanın kahvesine gelirdi. Lokal
olarak kullandığımız Cano dayımın kahvesine hiç gelmedi. Buna rağmen kahvede
yanına gitmemiz sorun oluyordu. Kahve de Nurettin abiyi gördüğümde oturduğu
masaya sandelye çekip otururdum, konuşmalarını dinlerdim. Nurettin abinin çok
abartısız söylüyorum insana güven veren bir duruşu vardı. Her şeyden evvel çok
samimi, çok saygılı tavır takınırdı. Kahve de etrafında her daim insan olurdu.
1978 de Çiftehavuzlar da kültür ve dayanışma derneği kurduk. Derneğin yönetin
kurulunda görev aldım. (Ayrılıkta bağımsız kalınca dayı denen kişilikle
sürtüşmemiz oldu. Bana siddet uygulamaya kalktı, yanında üç kişiyle birlikte)
İstanbul-Ankara ayrılığın da bağımsız kaldım. Adım ÇBS’li oldu. Bana ÇBS
diyorlardı. Bunun iki anlamı vardı. Bir ÇBS boyası iki Çizgisi Belirsiz
Sosyalist (ÇBS) diye söylüyorlardı.
ÇBS’liğime son
vermeme neden olan Hüseyin Şakul’dü. Çünkü üç ay gelip gitti bölgemize. Hüseyin
Şakül’ün etkisiyle Devrimci Kurtuluş örgütlenmesinde yerimi aldım.
Nurettin Yedigöl ile aynı örgütlenme içinde olmuştum sonunda.
Nurettin abi ile aynı örgütte olduğumuzu öğrendi mi, bunu hiç bir zaman
öğrenemedim.
Nurettin
Yedigöl’ü 1979’dan sonra bir daha hiç görmedim.( 17 Nisan 1981’de işkence
katledildiğini öğrendim)
Nurettin Yedigöl’ün bende oluşturduğu kıymet hala geçerli. Onun gözaltında
kaybedilmesinin ağıtı hala derdimse, bu güzel yoldaşımı anmak, onun devrimci
duruşunu, direnişini paylaşmak benim için çok ama çok önemlidir çok değerlidir.
Sosyalizm için eşitliğe, özgürlüğe İyiye, güzele kendini adayan, emeğin,onurun
ve devrimci direnişin sembolu olan Nurettin Yedigöl’ün mücadelesine ve anısına
sevgim saygım sonsuzdur.
Nurettin Yedigöl gibi devrimcilerin hatıralarını yaşatmak elbette onları yad
etmektir. Unutulmasınlar diye yazmalıyız, anlatmalıyız ve anılarını
mücadelesini paylaşmalıyız.
Evet, en çok da hatırlamak.Yitirdiğimiz devrimcileri unutmayalım
unutturmayalım. Devrimci değerler hatır ister her zaman.
Ben, bu güzel insanı tanıdığım, devrimci duygularımı paylaştığım için onur
duyuyorum hala. Nurettin Yedigöl Çiftehavuzlar’da devrimci çalışmanın önemli
bir varlığıydı. Esenler bölgesinde önemli devrimci çalışmalar yaptı. Esenler‘de
devrimci haraketin gelişmesinde çok emeği var. Nurettin sabırın ve sakinliğin
simgesiydi. Yaşlı genc ayrımı yapmazdı saygıda kusur etmezdi. Nurettin abinin
hala Vahit amcanın kahvesine geldiği günler gibi bende kıymeti var. Sevgiyle
saygıyla anıyorum
Erdal Boyoğlu
Nurettin
Yedigöl Anısına…
12 eylül gece yarısı
Saat 04
Askeri faşist darbe işbaşında
Sokaklar suskun
Kelimeler bağlı
Yürekler dağlı
Tarih 12 Nisan
Anahtarın elinde
Açtın ve girdin içeri üstad
Fırtınalı günlerde alındın
Kayda geçmedi ismin üstad
Şubede böyle biri yok dediler
Elbiseye ihtiyacı yok dediler
İşkencede
Çiviler çakıldı kafana
Elektirik verildi
Ölüm öldürenlerin
İşkence işkencecilerin
Korkmuyor ölümlerden üstad
İdaeltepe
sokakları hatırlar seni
Kızıl bir güneş ışığında
Pırıl pırıl masmavi denize karşı
Devrimci mücadelenin tarihinde
Çiftahavuzlar’da
Merhabalaştık ilk defa
Yıl 1977
Ah o tanışmalar
Ah o güzel günler
Yanına gelirdim
Yolumuz dediğin düşlerini dinlerdim
Kırmızıgilden yolunu sevdim
Daha özgür bir vatan için
Daha eşit bir yaşam için
Her şey Cephe için
Her şey zafer için
Yolumuz derdin üstad
Geçici yol düşkünleri
Mecraları kara tahta tarifinde asılı kaldı
Çiftehavuzlar’da
yaşanmışlığın yoldaşlığı
Kızıl bir güneş gibi
Tuz ekmek sofrasında üstad.
Düşler ve Cumartesi anneleri
Seni anıyor üstad
Düşlemem duygusal
Tanımam devrimci dayanışma
Fotoğrafına bakıyorum üstad
Yüreğim kıpkızıl
Erdal Boyoğlu