Röportajlar no image

Published on Nisan 7th, 2020

0

Ortadoğu uzmanı: Türkiye İdlib’de kaybedecek

Almanya’nın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Guido Steinberg, Suriye’de savaşın sonuçlandığını belirterek İdlib konusunda Türkiye’nin kaybedeceği uyarısında bulundu. Steinberg DW’nin sorularını yanıtladı.

Deutsche Welle: Türk Silahlı Kuvvetleri, bir hafta boyunca Suriye’de  Beşar Esad’a bağlı birliklere karşı savaştı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esad’ın en önemli müttefiklerinden olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 5 Mart’ta ateşkes konusunda uzlaşma sağladı. Bu ateşkes hâlâ sürüyor. Sizce silahlar ne kadar daha susacak?

Guido Steinberg: Bu ateşkesin ne kadar süreceği konusunda öngörüde bulunmak şimdilik mümkün değil. Ama Suriye ile Rus, Lübnanlı ve İranlı destekçilerinin İdlib vilayetini yeniden ele geçirmek istedikleri açık. Halihazırda gördüklerimizin hepsi, Türkiye ile müttefiklerinin geri çekilme hamleleri. Yaz aylarında yeniden çatışmalar yaşanacağını ve Esad’ın 2019 Nisan ayında başlattığı büyük operasyonda eninde sonunda başarıya ulaşacağını düşünüyorum.

İdlib bölgesinde koronavirüs salgınının yayılma ihtimali sizce nasıl bir rol oynuyor?

Suriye’de koronavirüs salgınının yayılması, İdlib vilayetinde savaşçıların muhtemelen daha temkinli olmasına yol açabilir. Özellikle de Esad rejiminin, az sayıdaki birliklerini nasıl savaşır durumda tutabileceğini düşünmesi gerekiyor. Ancak salgının çatışmaların tamamen sona ermesine yol açmayacağını da göz önünde bulundurmak lazım. Esad rejimine bağlı güçler şimdiye kadar büyük ölçüde kayıp vermiş gibi görünmüyor. Fakat bu salgın özellikle kamplarda bulunan, evlerini terk etmiş sivil halkı etkileyecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’in iradesi ve Batı’nın desteği olmaksızın Esad’ın yürüttüğü operasyonu sadece yavaşlatabileceğini ama tamamen durduramayacağını biliyor.

İdlib’deki halkı korumak için, sizce NATO Erdoğan’a destek vermeli mi? Ve yardım etmek Avrupa’nın insani bir yükümlülüğü değil mi?

Avrupalıların insani bir sorumluluğu var. Ancak bu sorumluluğu sadece yardım önlemleri alarak yerine getirmeliler. Bu iç savaş sona erdi. NATO veya Avrupa Birliği müdahale etmek isteselerdi, bu yıllar önce mümkündü. Şimdi koronavirüs salgınıyla zaten artık hiç gerçekçi değil. Türkiye’nin son yıllarda Suriye’de İslamcılara, halihazırda İdlib’e hâkim olan Hayat Tahrir Şam (HTŞ) örgütüne destek verdiğini görüyoruz. Bu, El Kaide’nin desteklediği Nusra Cephesi’nin devamı olan bir örgüt. Batı’nın böyle bir örgütün tarafında müdahalede bulunması doğru olmaz. Avrupalılar ve Amerikalılar bu iç savaşın artık sonuçlanmış olduğunu kabul etmeli. Türkiye de bunu yapmalı ve isyancılara destek vermekten vazgeçmeli. Ve isyancılardan İdlib’den çekilmelerini talep etmeli. Çünkü, Esad kadar onlar da halkın çektiği acılardan sorumlu.

Nisan 2019’dan beri İdlib’de halkı ve hastaneleri bombalayan Esad kadar isyancıların da halkın çektiği acılardan sorumlu olduğunu söylüyorsunuz. Bununla neyi kast ediyorsunuz?

Hayat Tahrir Şam, aralarında Almanya’nın da bulunduğu birçok ülkenin haklı nedenlerle terör listesinde yer alan, terörist bir örgüt. Benim bu değerlendirmemdeki en önemli nokta, iç savaşın kaybedilmiş olması. İsyancıların İdlib’i tutma çabaları ve Türkiye’den aldıkları destek, insanların çektiği acıların süresinin uzamasına yol açacak. Elbette, temelde iç savaşın çıkmasından Esad rejimi sorumlu. Kurbanların büyük çoğunluğundan ve korkunç savaş suçlarından da rejim sorumlu. Buna rağmen, bu çatışmanın artık kazanılmasının mümkün olmadığını bir noktada söylemek gerekiyor. Özgür Suriye Ordusu, savaşın ilk zamanlarında böyle bir durumda nasıl davranılacağını göstermişti. Esad rejimi Humus çevresindeki bölgelere girdiğinde, ağır bombardımandan endişe duyulduğu zaman, sivil halkı rejimin hedefinde bırakmamak için isyancılar geri çekilmişti. Bu şimdi de doğru bir tutum olur. Ancak, Türkiye’nin ve bölgedeki İslamcı müttefiklerinin böyle bir siyaset izlemesi beklenmiyor.

İdlib’de terörist HTŞ’nin yanı sıra diğer isyancılar ve demokratik muhalifler de yaşıyor. Esad’ın yönetiminde bu insanların gelecekteki durumları nasıl olur?

Esad’ın bölgeyi tamamen ele geçireceği son derece açık. Bu nedenle de, isyancıların geleceğinin nasıl olacağı sorulan bir soru. Hayatta kalabilmeleri veya sonuçları belli olmayan tutsaklıktan kaçabilmeleri için tek imkanın Türkiye’ye çekilmeleri olduğunu düşünüyorum. Türkiye onları en azından 2012’den bu yana desteklediği için, bu mantıklı da olur. İslamcıların 2013’ten bu yana isyancılar arasında sivrilmesinde Türkiye’nin de rolü var. Bu nedenle de, isyancılarla birlikte mültecileri de kabul etmesi gerekiyor. Hangi senaryo ihtimal dahilinde olursa olsun, bir göç dalgası engellenemeyecek. İnsanlar Türkiye’ye kaçacak. Buradaki tek soru, Türkiye’nin sınırlarını açıp açmayacağı olacak. Ancak Erdoğan, İdlib’in Esad rejiminin eline geçmesini ne pahasına olursa olsun engellemek istiyor.

Bunda neden bu kadar ısrar ediyor?

2015 yılından beri Türkiye’nin Suriye politikasında yeni öncelikler var. Bu da, orada Halk Savunma Güçleri olarak adlandırılan, PKK’nın uzantısının güçlenmesini ve devlet benzeri bir yapıyı kontrol etmesini engellemek. Türkiye’nin buna odaklanması bana göre de mantıklı olur. Ancak Erdoğan hükümeti, Suriye’de her türlü siyasi düzenlemeye dahil olabilmek için, ülkede kendisi açısından önem taşıyan bölgeleri kontrol edebilmek için, aynı zamanda isyancıları desteklemeye devam etmeye çalışıyor. Savaşın sonucu belli olmasına rağmen bu politikanın izlenmesi, İdlib’de tanık olduğumuz felaketin de ana sebebidir. Bu felaket şimdi koronavirüs salgını ile daha da derinleşecek. Türkiye, isyancıların Esad rejimine karşı savaşı sona erdirmelerini sağlayabilir. Ama bunu yapmıyor. İzlediği Suriye politikasından arta kalanları kurtarmaya çalışıyor, ancak bu bir geri çekilme muharebesi ve Türkiye bu çatışmayı kaybedecek.

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, M4 karayolunun güneyinde halihazırda isyancılar tarafından kontrol edilen bölgenin Rusya’ya devredilmesi sinyali verdi. Bu durumda, Türkiye’nin müttefiki olan milisler tarafından kontrol edilen küçük bir bölge geriye kalacak. Ancak bu bölge kendi kendine yetemez ve neredeyse tamamen uluslararası yardıma bağlı durumdaBu öneri ne kadar gerçekçi sizce?

Türkiye’nin Kuzey Suriye’de isyancıların topraklarını kontrol ettiği çözümlere inanmıyorum. Esad rejimi ülkenin her yerini yeniden ele geçirmekte son derece kararlı. Bu belki biraz zaman alacak, ancak Suriye ile Rus ve İranlı destekçileri toprakların tamamını yeniden ele geçirme konusunda aynı görüşteler. Türkiye’nin İdlib’in kuzeyinde herhangi bir bölgeyi kontrol etmeyi sürdürmesi durumunda bir çözüm olmayacak. Bu, Türk hükümetinin, müzakarelerdeki ağırlığının sürdüğünü gösterebilmek için kullandığı bir geri çekilme hamlesi. Türkiye önemini sürdürecek ancak bu bölgeden çekilmesi için yapılan baskı da sürecek.

Berlin Bilim ve Politika Vakfı’nda Ortadoğu uzmanı olarak çalışmalar yapan Guido Steinberg, 2002-2005 yılları arasında Başbakanlık’ta uluslararası terörizm danışmanlığı görevinde bulunmuştu.

(DW / Diana Hodali)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑