Makaleler

Published on Ekim 25th, 2020

0

“Our boys have done it” – İsmail Cem Özkan


Devletler insanlık tarihinde var olmaya başladığı günden bu yana kendi tecrübesini yaratmış ve her yıkılan devlettin tecrübesini kendisine katarak “ilelebet yaşayacak” bir devlet yaratmak peşinde koşmuştur ama…

Bizim tarihimizin içinde bir kırılmanın olduğu anda uzak bir ülkede söylenen sözdür… bir ülkenin kaderi, gelecek projeleri başka bir ülkede bir oval odada verilebilinir, çünkü oval oda sadece bir oval oda değil, dünyanın kaderinin çizildiği, yeniden biçimlendirildiği, sınırların hatta sınırlar içinde yeniden oluşturulduğu yerdir. Bu elbette oval odaya özgü bir şey de değildir, çünkü sömürge döneminde de başka odalarda kararlar veriliyor ve o kararlara uygun sömürgeler oluşturuluyordu. Kıtaların hareket etmesi gibi siyasi tarih de hareket eder ama genel kurallarda pek değişim olmaz, eğer sömüren ve sömürülen ülkeler var ise başka deyiş ile ezen ile ezilen. Sınıfsal bakış açısına göre işçi sınıfı varsa, onu sömüren ve ezen de kapitalist olacaktır, kapitalistin yerini işçi devleti adı verilen devlet kapitalizmi de alabilir ama sonuçta ezilen varsa, orada ezen de mutlaka vardır… 

Devletler insanlık tarihinde var olmaya başladığı günden bu yana kendi tecrübesini yaratmış ve her yıkılan devlettin tecrübesini kendisine katarak “ilelebet yaşayacak” bir devlet yaratmak peşinde koşmuştur ama her oluşan devlet bir şekilde yıkılmıştır, yerini içinden doğan başka bir devlete bırakmış ya da başka devletin sömürgesi olmuştur. İdeal devlet henüz oluşmadığı ve o seviyeye gelinmediğine göre devletler oluşacak, yıkılacak, yerine başkası gelecek ve ezen ile ezilen arasında her zaman ezen sınıfın, kesimin çıkarını savunacaktır. Devlet kimin ise ona hizmet eder. Feodal dönemde devlet aile adı verilen toprak sahiplerine aitti, onlar adına hizmet etmiştir, onlar adına savaşlar açmış, yağmalar yapmış, vergi yöntemleri geliştirmiş ve köle kültürünü yaratmıştır… Köle kültürü hala varlığını bugün dahi korumaktadır, kölelerin haklarını savunan, onların özgürlüklerini pozitif ayrımcılık ile yasal düzenleme ile yerine getiren ne yazık ki köle geçmişi olan devletler yoktur… Hala göreceli özgür olan Afrikalı köleler, hala toplum içinde hedef olmayı sürdürüyorlar, elbette onarlın kanları üzerine oluşan bir kazanılmış yasal haklar mevcuttur ama hela yeterli olmadığını Amerika’da siyahi insanlara yapılan polis baskısı ve cinayetleri aktüel olarak varlığını korumaktadır…

Bizim gibi batı tarihinden farklı bir şekilde gelişen devlet geleneğinde yağma kültürü ile oluşturulan bütçeler ve savaşlara dayalı devlet anlayışı sonucunda oluşan bir tarihi birikimimiz vardır. Elbette bizim tarihi birikimlerimiz feodal ülkeler ve sanayileşmiş ülkelerden farklı olacaktır, çünkü biz sanayi, teknoloji geliştirme yerine yağmadan, yağmalayamayınca borçlanmayı seçen, üretmeden var olanı, yaratmadan yaratılanı kullanan bir tüketim toplumuyuz… Osmanlı devletinin en refah dönemi aynı zamanda gerileme döneminin başlangıcı sayılır, çünkü yağmadan yağmalanan ülkeye dönüşümüzdür… Fransa’da yaşanan sanayi devrimi ve ulus fikri ve onun oluşturmuş olduğu ulus devrimleri ile yeni bir devlet anlayışı oluştu. Osmanlı devleti için son nokta bu uluslaşma sürecinde olmuştur. Osmanlı devleti sonuçta Türkiye cumhuriyeti adını alan devlete dönüşerek bu tarihin kırılmasından yeniden biçimlenerek çıkmıştır… İmparatorluktan ulus devletine…

Her devlet başka devletlerin tecrübesinden yararlanır, çünkü tarih; geçmişin geleceğe aktarılmasından başka bir şey değildir… Geçmişi iyi bilmeyen, yorumlayamayan ve ondan ders çıkaramayanlar genelde yarını olmaz. Ulus devletin mantığında halkına yalan söyle ama devlet arşivinde bilgiler açıklanandan daha farklıdır. Genelde devletler ellerinde ki verilerin uygun görülen kadarını açıklar, çünkü veriler devletin güvencesidir, bu sayede istedikleri ortamı hazırlamak için ellerinde ki en büyük avantajdır. Elde veriler olmayınca somut durumun somut tahlili olmaz, sadece o anın görünen kısmının tahlili olur ve fikir yürütülür…

Tüm zamanlarda devletler genelde operasyon yapmak istediklerinde, operasyon yapmak için ortam hazırlarlar ve sonra düğmeye basarlar, fakat daha öncesi operasyon alanında güç dengesi küçük vuruşlar ile test edilir ve sonucu kesin olacak bir planlanmış operasyon için zamanın olgunlaşması beklenir. Ve düğmeye basıldığı an şampanyalar patlar ve “bizim çocuklar başardı” denir… Denize indirilen savaş gemisinin burnuna şampanya patlatmak gibidir! Zafer, denize inen en son savaş gemisinin vurucu gücünde yatmaktadır…

Yakın zamanda bizim tarihimizden örnekleyerek bakarsak eğer; 12 Eylül sabahının ilk anlarına elimizdeki bilgiler ile kısa bir bakalım. Elbette bu bilgileri devletler açıklamıyor ama olaya şahitlik edilmesine izin verilen gazetecilerin veya bürokratların anılarından bilgileri topluyoruz.  

Amerika’da olan bir gazetecinin anısında (şimdi Türkiye’de yandaş medyanın içinde hala gazeteciliğe devam etmektedir.) bizde 12 Eylül sabahı olduğunda Amerika’da henüz toplantılar sonlanmamış devam ediyormuş. O toplantılarda bulunan gazetecimizin anlatımında “toplantı anında Türkiye’de darbe yapıldığı haberi gelir, CIA’nin Türkiye şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “our boys have done it” diye haber vermiş…

Elbette bu strateji devletlerin her zaman kullandığı yöntemdir… Bir mahalleye, bir kasabaya operasyon kararı alınmışsa eğer, orada ortam yaratılır, göreceli özgürlükler verilir, hatta rakip olarak görülen kendisini daha güçlü hissetsin diye samanlar toplanır ve alevler yakılır, balonlar uçurulur…

Ve bir gece sabaha karşı düğmeye basılır…

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir, genel istenilen alınmıştır artık, orada acılar orada kalır ve tarih önünde kimse bunun hesabını bile sormaz…

Şimdi burada daha ilginç olan şey ise, bizim 12 Eylül darbesi yapanların anılarında anlattıkları… Onlarda tıpkı Amerika’da şampanya patlatanlar gibi olayların olgunlaşmasını beklemiş… hatta olaylar daha fazla alev alsın diye, saman toplayıp yakmışlar.. düşman olarak gösterilenlerin güçleri o kadar abartılmış ki, buna dönemin başbakanı bile inanmış, “Çorum’u bırakın, Fatsa’ya bakın.” diyerek darbecilerin istediği ortamın hazırlanmasına bilinçsizce yardım etmiş… Eğer bilmiş olsaydı sanırım o sözü söylemezdi, çünkü Fatsa’da parti teşkilatı Fatsa’da ki bağımsız belediye başkan ile birlikte meclisler aracılığı ile ilçeyi yönettiğini, söz haklarının olduğunu, karaborsanın kalktığını söylerlerdi. Orada başka devlet değil, sorunları birlikte çözen bir deneyimin yaşandığını vurgularlardı… Demirel Fatsa teşkilatını dinlememiş, kendisine generallerin verdiği raporu doğru kabul etmiş ve ona göre tavır almıştır… Fatsa “Nokta Operasyonu” sadece bir testti darbe yapacak generalleri için, sürpriz istemiyorlardı tanklar ile sokakları kapattıklarında… Elbette tek test ile sonuç alınmaz, generaller ortamın olgunlaşması için sıkıyönetim koşulları altında her türlü testi yaptılar, güvence aldılar… Maraş katliamı ile Ecevit’e askerleri sokaklara indirtmişler, Demirel ile düğme basma tarihini netleştirmişlerdir…

Elbette devlet içinde verileri iyi kontrol eden, bilgi akışını başka unsurları karıştırmadan sağlayabilen her devlet kendisini kontrol altına alırken, başka Ülker hakkında da bilgi sahibi olur. Ülkeler arası veri toplama işi için devlet çok büyük bütçe ayırır ve devlet başkanlarına da örtülü ödenek adı altında sorgulanamayan ve açıklanmayan bütçeler oluşturulur… hepsinin amacı bilgiyi sağlıklı ve başkasının bilgisi üzerinden veri almamak içindir. Eğer bir ülke verileri başka ülkelerin gizli servislerinden elde ediyorsa, o ülke sömürge ya da yeni yarı sömürge adı verilen ülke kategorisi içindedir…

Tarihin en önemli/kanlı olaylarından biri Yahudi soykırımıdır ve kimse o soykırım ile gerçek anlamda bugüne kadar yüzleşmedi, göstermelik bir mahkeme kuruldu Dresden’de ve orada işine gelinenler alındı, suçlu olanlar suçun mahiyeti fazla yüzleşilmeden karar verildi ve kapatıldı… Çünkü Almanya’dan gerekli veriler alınmıştır ve onlar ve teknolojileri kendi çıkarları için kullanılacaktır… Yahudiler yaşadıkları ile kaldılar ve göstermelik birkaç pozitif ayrımcılık! Avrupa’da bugün dahi Yahudi düşmanlığı toplum içinde karşılık buluyorsa eğer, toplumsal olarak yüzleşilmediği içindir…

Tarih önünde geçmiş ile yüzleşildiğine dair bugüne kadar gerçek anlamda bir belge ne yazık ki bulamadım…

Kazananlar tarihi kendilerine göre yazıp geçmişi mahkum etmişlerdir…

Irak ve Saddam Hüseyin, Libya ve Kaddafi unutulmaması gereken dersler ile doludur… İşgalci devletlerin liderleri kendi toplumuna nasıl yalan söylediği bugün artık ortada, saklanmıyor bile… Peki, işgal edilmiş olan ülkede yaşayanların kaçı bunun farkında, çünkü farkında olsalar kendi içlerinde koltuk kavgasında birbirlerini boğazlıyor olmazlardı… Savaşın içinde yaşayanlara öyle bir ortam yaratıyorlar ki, insanların can kaygıları yüzünden düşünmeye fırsatları bile olmuyor. İnsanın elinden düşünme hakkını bile alıyorlar, bırakın yaşam hakkını… Düğmeye basılarak oluşturulan ortamda başta kim olursa olsun, yaşam hakkı oldukları için şükreder konuma getiriliyor halk…

Bugün ülkeler içinde iç savaş devam ediyorsa eğer, oradan çatışmadan yararlananların var olduğu içindir. Savaş, kan üzerinden büyük kar elde edilmesidir ve emperyalist devletlerin en büyük gelir kaynakları ve giderleri savaş üzerine oturtulmuştur… Emperyalizm var olduğu sürece iç ve ülkeler arası savaşlar eksik olmayacaktır, çünkü onların savaş alanları teknolojilerin alanda denenmesinden başka şey değildir.

Devletlerin tarihi veriler ile bakıldığında somut durumun somut tahlilini yaparken falcıya ihtiyaç duyulmaz, çünkü devlet arasında düşmanlık ve kardeşlik yoktur, sadece çıkarlar ve çıkar çatışmaları vardır. Vazgeçilmez diye bir şey olmaz, her kişi/ şey devlet içinde çıkarlara göre vazgeçir ve yerine hemen yenisi ikame edilir… Kimsede yeni gelene karşı bir şey diyemez, “giden paşam gelen ağam olur”, “ağa gider atanmış gelir” olasılıklar çoktur ve bu değişimin çarkına çomak sokmak için de elde kontrol dışı bağımsız verilerin olması şarttır…


İsmail Cem Özkan – 25.10.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑