Seçtiklerimiz

Published on Mayıs 14th, 2020

0

Saçlarının örgüsünden bir bayrak Leyla Qasım – Hilmi Toy

Takvimde bir gün değil sadece 12 Mayıs. Bir tarih yüklü, bir Leyla Qasım yazar sayfasında. “kolları arkadan bağlısaçlarından sürükleyerek getirdiler Leyla’yı.
Söyle dediler kimsin, kimdi arkadaşların?
Adım Leyla’dır bayım babalarımın adıyla tanınır, benim ülkemde insanlar. Yani anlayacağın Leyla Kasım’dır adım soyadım.

Arkadaşlarıma gelince çok var tanıdığım, tanımadığım. Jeanne  D’Arc, Rosa Luxemburg, Clara Zetkin, Cezayir’li Cemile ve diğerleri…
bilmem ki hangisini soruyorsunuz?” diye anlatılıyor şimdi.
46 yıl önce bugün Irak’ta Saddam zulmünden inim inim inleyen Bağdat gecesinde bir gün darağacında bir Leyla vardı. Leyla Qasım… Mezopotamya coğrafyasının Leyla’sı.
Leyla kim? ‘Gece saçlı kadın’ Leyla. Leyla kim? ‘Saç örgülerimden bayrak yapın’ vasiyeti olan kadın Leyla. 
Sovyet partizanı Tanya gelsin aklınıza, Cezayirli Cemile gelsin… Filistinli Leyla Qalit (Halit) gelsin… Antepli Meral, türkülerde sesi olan Helin, Arin’ler, Seve’ler gelsin. Taksim meydanında üç kız biri Çiğdem biri Nergiz gelsin. Adı Jale’ymiş ne farkeder. 
Şair Nevin Koçoğlu’nun dediği gibi “Dokuz kandil ışığıyla geldim ben! Göğsümde çırpınan ateş kuşlarıyla…” gelendir Leyla. 
27 yıl önce 1947 de Mahabad’da Çarçıra meydanında ipin ucunda bir bayrak gibi sallanan Qazi Muhammed’e el verir gibi ‘Ey Ragıp’ marşını söyleyerek ipi göğüsleyen ilk kadınlardan Leyla. 22 yaşında siperde bir mavzer gibi, namlusunda bütün öfkesi yüklü Leyla. Yüreğinde memleket, yüreğinde özgürlük sevdası taşır. 1952 yılında Xaneqin’de doğmuş. Adını da gece yarısı gözlerini dünyaya açtığı için Arapça ‘gece’ anlamına gelen Leyla koymuşlar. Orta öğrenimini doğduğu topraklarda okumuş. Liseyi Bağdat’ta bitirmiş ve Bağdat Üniversitesi’nde Sosyoloji Bölümü’ne başlamış. 20 yaşında Bağdat’ta Kürdistan Öğrenci Birliği (YXK) ile tanışıp ilişkilenmiş. Okulda Saddam Hüseyin’in ‘Kürt düşmanlığı’ üzerine bir yazı yazarak mücadeleye aktif olarak katılmış.


1974 baharında Irak’ta Baas rejimi Irak’ın Hitler’i Saddam, o dönem yine Kürtlerle yaptığı anlaşmaya uymayarak Kürtlere yeniden savaş başlattı. Kürt ailelerini Bağdat’tan sürdü. Kur’anın Enfal Suresi’nden adını alarak Enfal hareketi başlattı. Qeladize şehrini bombalayarak 182 bin Kürdün, on binlerce Şii Arap ve Sol muhalifini bu harekette katletti.

İşte tam da bu koşullarda Kürt halkının sesini dünyaya duyurmak amaçlı 4 arkadaşı ile Uçak kaçırma görevini üstlenmiş. Bu eylemde 4 arkadaşıyla birlikte yakalanmış. Yakalandığında aynı zamanda Irak Kürdistan Demokrat Partisi (IKDP) üyesidir. Halepçe’nin de katili Saddam’ın emriyle 12 Mayıs 1974 yılında 4 arkadaşıyla birlikte idam edildi Leyla. “benim ölümüm halkımın uyanışı olacak” son sözlerinden oldu tarihe emanet ettiği.
Şair Nevin Koçoğlu bir paylaşımında “Hüzün gözlü kadınları vardır bu ülkenin…Kimileri patlamış bir fırtına sonrası denizden gelecek bir tekneyi bekler.Kimileri bir kömür ocağının girişinde yukarı çıkacak nefesleri…Kimi inşaata gidenleri, tek sermayesi emeği olanları.Dönmez çoğu zaman içlerinden kimileri…Ve bu ülkenin ölüm gözlü çocukları olur çokça… ” dediklerinden biridir Leyla. 


Gözleri gece Leyla, gözleri şafak, gözleri gündüzü yurdunun. Dilinde yemin-kasesi. Onu şiirinde mısra mısra en güzel anlatan Şair Cigerxwin’dir. Şiirin dizelerindeki gibi ‘herkes oldu, herkesten bir parça oldu’ Leyla.
“LeylaŞêr, şêr e, mêr e yan jin eNîşan bi dest, Leyla min ePolaye dil wek asin eLeyla kî ye? Leyla jin e. Leyla min e.Leyla min e…Leyla keça Mît û MedaCanê xwe da di ber me da Bijîn heçî ko canfida Xweş bin ji te jar û geda Leyla kî ye? Leyla jin e. Leyla min e. Leyla min e…Divêm li pey te bêm e jîÇibkim bi vê jîna rijî ? Xwînê nerejî napijî Leyla bijî, Leyla bijî !”
Saat: 01.00. Gecenin bir yarısı. Gece de yağmur yüklü bulutlar dökülüyor. Sesi kulaklarımda yağmurun. Tuna’nın suyu çağlayanda ‘Tuna’ya akan su’ olmak şimdi bir arkadaşımın deyimiyle. Usulca dinliyorum sesini. Fırat’ın Dicle’nin suyuna karışan bir ses. Bir şiirin mısraları buluşuyor su sesinde. Yağmurun sesinde ıslanmak değil dinlenmek dinlerken. Yarım kalan yazıda aklım fikrim. Gene diyecekler bazılarımız, gene ‘gidenlerin ardından…’ biliyorum. Varsın desinler be Leyla, varsın desinler “gene…”. Yazmak yaşamak olduğu kadar, yazmak hatırlatmak ve yaşatmaktır aynı zamanda. 
Çünkü Leyla’sını bildiğim, dilini bilmediğim bu halkın ‘Gece saçlı’ bir Leyla’sı var, bir de “Leyla Leyla Leyla’m sevdası”.


(simurg-news)

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑