Açıklama

Published on Şubat 7th, 2021

0

Seyyar Esnaf Meclisi HDP Heyeti Ziyaret Notları

Kapitalizmin Bunalımı ve İşsizlik

Geçen yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşan kapitalizmin sürekli bunalımları ve teknolojik gelişmelerle birlikte emek gücünün fonksiyonlarının farklılaşması 8 milyara yaklaşan dünya nüfusu içinde artan işgücünü yeni arayışlara mecbur kıldı. Diğer yandan nüfus artışına paralel gelişmeyen istihdam, güvencesiz iş arayışlarını arttırdı ve düzenli iş bulamayan emekçiler günübirlik farklı farklı işler ve uğraşlar bulmaya mecbur kaldılar. Dünya Çalışma Örgütü verilerine göre göre yaklaşık 6 milyona yakın 15 yaş üstü çalışabilir nüfus varken ülkelerden gelen istihdam raporlarına göre kayıtlı ve kayıtsız çalıştığı söylenen toplam nüfus 3,2 milyar olarak kayıtlara geçmektedir. Bu durumda çalışabilir 3 milyar insan kümesinin ne yaptığı, geçimini nasıl karşıladığı, ne tür iş ilişkilerinde bulunduğu bir sır olarak kalmaktadır.

Sokak Ekonomisi ve Yoksulluk

Dünya Çalışma Örgütü temsilcileri ile Türkiye’de yapılan görüşmelerde günübirlik işportacılık, seyyar satıcılık, ev temizlikçileri gibi işlerin işten ve meşguliyetten sayılmadığı, bunların istatistiklere yansımadığı anlaşılmaktadır ve bu da bir başka gerçektir. Kapitalizm bir başka deyişle, piyasa ekonomisi söylemde tam istihdam, herkese iş, eşit işe eşit ücret, sosyal devlet, hukuk devleti gibi kavramları sıkça gündeme getirmektedir. 300 yıllık kapitalizm tarihi gibi endüstri çağı, bilgi çağı, dijital çağ, akıllı toplum şeklinde adeta bir çağlar geçişi olarak anılsa da yüz milyonlarca işsiz ve yoksulluk gerçeği tüm çıplaklığıyla ortadadır.

Sokak Ekonomisinde Seyyar Esnaf Örgütlenmesi

Kendi geçimini sağlamak için doğal yapısı gereği çalışmak isteyen insan sayısı 6 milyon, kapitalizmin güvenceli ve güvencesiz sunduğu kamu ve özel sektör dahil olmak üzere sunduğu işlerde çalışan insan sayısı 3 milyar ve aradaki yaklaşık 3 milyarlık küme de seyyar satıcılar, işportacılar, gevrekçiler, ayakkabı boyacıları, ev temizlikçileri vb. günübirlik işlerde çalışanlardır. İşte bu istatistiklere girmeyenler, diğer emekçiler, yoksullar, emeklilerle birlikte ele alındıklarında klasik İktisat dilinde kapitalizmin dışsallıklarında ve başarısızlıklarında incelenen biz sokak esnafları geçen 70 yılın en önemli gücü olarak öne çıkmaktayız. Yeni Delhi sokaklarından Los Angeles’a, Pekin’den İstanbul’a kadar süreçlere şöyle kısaca bakıldığında görülecektir ki geçmiş yüzyılın örgütlü sınıf mücadelesi ve partileriyle, Enternasyonal örgütleriyle, sendikalarıyla, direnişleriyle eşit işe eşit ücret talepleri ve demokratik çalışma koşulları için mücadeleleriyle bilinen proletaryanın yanında 80’li yıllardan itibaren lümpen proletarya benzer bir rol oynamaya başlamıştır.

Haklar Mücadelesinde Sokak Esnafları

Marks 150 yıl önce proletaryayı pozitif, devrimci bir sınıf, toplumu ileri götürecek bir sınıf olarak tanımlamış, bunun bu devrimci, örgütlü mücadelesinin içinde yer almayan kesimini ise lümpen proletarya olarak tanımlamıştı. İşte o günlerde Marks’ın tanımladığı gibi en kötü işleri yaptığı söylenen örgütlü proletaryanın dışında hırsızlar, yankesiciler, kadın satıcılar, seyyar satıcılar, işportacılar, hamallar, bıçak bileyiciler lümpen proletarya olarak tanımlanmış ve genel kanaat olarak sınıf mücadelesinin, örgütlü mücadelenin düşmanı olarak kabul edilmiştir. Napolyon Fransız işçi sınıfının mücadelelerini bastırmak için lümpen proletaryadan oluşturulan seyyar muhafızları kullanmıştır. Bunların ömrü 1 yıl kadar kısa sürmüştür, ancak daha sonraları da örgütlü işçi sınıfının grev ve benzeri gibi direnişlerini kırmak için grev kırıcılar kullanılmıştır.

Yoksullukla Mücadelede Sokak Ekonomisi

Ancak geçtiğimiz 70 yıl boyunca sokaklarda geçimini sağlamak zorunda kalan, sokaklarda akla gelebilecek her türlü hizmeti sunan berberlikten dişçiliğe, gündelikçi temizlikçiden kestane kebapçıya, dondurmacıdan bıçak bileyiciye, hasırcılara, sepetçilere kadar yüzlerce türüyle yeni bir sınıfsal katman, bir emek tabakası ortaya çıkmış, örgütlenmeye başlamıştır.  Binlerce yıldır varlığını sürdürmekte olan ve kapitalist sistem içinde yüksek karlı olmayan işleri yapan, kapitalizmin yedek işçi ordusu gibi görülen sokak emekçilerinin dünya çapında 2 milyara, Türkiye’de 6 milyona yakın bir sayıya ulaştığı tahmin edilmektedir. Seyyar esnaf ve sanatçılar tüm dünyada kapitalist dağıtım ilişkilerinin ulaşamadığı yoksulların ve yoksul mahallelerinin tüketim ihtiyaçlarının karşılanmasında birincil rolü üstlenmektedir.

12 Milyon Güvencesiz Emekçi

Siyasetten beklentimiz özellikle biz sahipsiz, güvencesiz, çok kötü koşullarda çalışarak kendi emeğiyle kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayan hemen hemen mutlaka bir aile üyesini yanında yardımcı eleman olarak istihdam eden, ona iş imkanı sağlayan yaklaşık 12 milyonluk bir kümeyiz. Kimlerden oluşuyor bu küme? Başta seyyar esnaf ve sanatkarlarımız geliyor ki bunlar resmi verilere göre toplam 2 milyon civarında, ancak hepimiz biliyoruz ki küçük esnafın da önemli bir kesimi hem sosyal güvenceden yoksun hem de kayıt dışında faaliyetlerini sürdürüyor. Örnek verecek olursak, Türkiye Esnaf Ve Sanatkarlar Konfederasyonu‘nun verilerine göre 2.053.000 kayıtlı küçük esnaf bulunuyor; bunların bize yakın olan bir kümesi pazarcı esnafı. Pazarcılar Odaları Birliği’ne bağlı tüm Türkiye’deki esnaf sayısı ise 55.000 civarında ancak her gün, haftanın yedi günü Türkiye’de yaklaşık olarak kurulan 2500 pazara böldüğümüzde her bir pazar başına 22 pazar çalışıyor, ama Türkiye’nin en küçük köyünde, en küçük mahallesinde bile 22 tezgahlık pazar açılmıyor. Pazarcılar Odalarının başkanlarının basına yansıyan açıklamalarına göre, Türkiye’de en az 500.000 – 600.000 pazarcı faaliyet gösteriyor. Bu pazarcı esnafı da ne o daya üye oluyor ne de sosyal güvenlik kurumuna.

6 Milyon Seyyar Esnaf ve Sanatkâr

İkinci büyük kümeyi ise biz seyyar esnaf ve sanatkârlar oluşturuyoruz. Seyyar esnaf ve sanatkârlar Türkiye’de yaklaşık 100 ayrı meslek kolunda faaliyet sürdürüyorlar. 70’li 80’li yıllardan başlayarak yapılan tahminlerle, illerde yapılan kısmi anketlerle, Türkiye nüfusunun 40 milyon civarında olduğu günlerde 3 milyon kadar seyyar satıcı, işportacı ve esnaf tahmin edilirken, bugün bu küme altı buçuk milyonluk bir emekçi ordusu olarak hem halkımızın ihtiyaçlarını gidermektedir hem de kendi geçimlerini tedarik etmektedir.

Üretici Çiftçiden Yoksullara Ulaşamayan Ürün İsrafına Karşı Seyyar Esnaf

Esas olarak güvencesiz çalışanlar kategorisinde de ele alınabilecek bu küme 1 milyona yakın ev temizlikçilerini de kapsamaktadır. Hiçbir güvenceleri olmayan, sağda solda bazı dernekleri olan apartman görevlileri ve kapıcıları da içermektedir. Evinde bilgisayarından, cep telefonundan web tasarımı yapan, çeşitli hizmetler sunan sessiz ekonomi olarak adlandırılan sektörü de içermektedir. Günübirlik bağ bahçe, tarla, inşaat işlerinde güvencesiz, korumasız, garantisiz yevmiyeli işçileri de kapsamaktadır. Cumhuriyetle birlikte memleketin efendisi olarak addedilen küçük çiftçilerimiz de neredeyse seyyar esnaflarla aynı kaderi paylaşmaktadır. her ne kadar onların ÇKS, Ziraat Odası gibi odaları, örgütleri olsa da küçük aile işletmeleri biçiminde iş gören küçük ölçekli çiftçilerimiz her sene bin bir mağduriyetle karşılaşmaktadırlar. Ardahan‘dan Edirne’ye kadar nerdeyse her gün ürünü elinde kalan, 0,30 TL’ye 0,50 TL’ye 0,60 TL’ye müşteri dahi bulamayan ve ürünlerini hayvanlara yem olarak veren veya sokaklarda protesto edip çöpe döken çiftçilerin hikâyesini duyuyoruz.

Seyyar Esnaf ve Sanatkarlara Finansal ve Sosyal Destek

Bizler, 3 milyona yakın küçük çiftçimizle birlikte her türlü güvenceden yoksun, kayıtsız, desteklerin ve programların dışında kalan 12 milyona yakın güvencesiz emekçiyiz. Biz seyyar esnaflar bu büyük kümenin 6 milyonluk bir parçası olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Bir yanda kirasını ödeyemeyen, süpermarketlerle, zincir marketlerle mücadelede her geçen gün kan kaybeden, kepenk kapatan küçük esnafımız, diğer yanda 6 milyon seyyar esnaf ve sanatkârımız, diğer yanda yoksul köylümüz, çiftçimiz hem kendi ihtiyaçlarımızı gidermek, kendimize iş imkânı, istihdam olanağı yaratmak zorundayız hem de 27 milyonu çalışan 12 milyonu emekli olan halkımızın, yoksulumuzun, dar gelirlimizin ihtiyaçlarını tedarik etmekteyiz. Ne doğru dürüst pandemi desteği görüyoruz ne doğru dürüst finansal destekten yararlanıyoruz.

İlk Seyyar Esnaf Meclisi

İster kriz koşullarında ister kriz olmayan dönemlerde bu küme Türkiye’deki toplam mali teşviklerin, mali desteklerin bu devasa küme yüzde beşini, onunu bile alamıyor ki o da yine bu işin içinde birazcık hali vakti yerinde olan, bürokrasiye yakın olanların hanesine yazılıyor. Dolayısıyla biz 80’li yıllardan itibaren dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de o günkü koşullarda birçok ilde büyük kitleselliklere ulaşmasa da derneklerimizi kurmaya başladık. Ülke çapındaki diğer dernek kuran arkadaşlarımızla iletişim halinde olmaya başladık. Geri dönüşümcüler dernekleri, atık toplayıcılar dernekleri, pazarcılar, işportacılar, bohçacılar dernekleri gibi birçok dernek kuruluşu gerçekleştirildi, bunlara son zamanlarda seyyar satıcılar kooperatifleri de eklenmeye başlandı. Nihayet bu 40 yıllık örgütlenme sürecinin sonunda bir İzmirli seyyar esnaflar, geri dönüşüm çalışanları, sanatçılar bir seyyar esnaf meclisi kurmayı başardık.

Bizler İzmir’de, geçimini seyyar esnaflık, sokak müzisyenliği yaparak sağlayan 200 bine yakın esnafımızın temsilcileri olarak İzmir Seyyar Esnaflar Meclisi oluşturduk. İlk adımda 10 bin seyyar esnafı temsil eden 6 kooperatif ve 5 dernek olarak İzmir Seyyar Satıcılar Derneği çatısı altında birleştik. Yeni katılımlarla kurum sayımız yirmiye temsil edilen esnaf sayımız da 20 bine yaklaşmış bulunuyor. Bu örgütlü yapımız hem kamuoyunda hem de resmi kurumlan nezdinde sorunlarımızı ve taleplerimizi biraz daha güçlü bir şekilde dile getirme ve fark edilme avantajına dönüştü. Tek çatı altında biraya gelme çabamız, Antalya’dan Adana’ya, Ankara’dan Erzurum’a kadar yurdun dört bir yanındaki seyyar esnafımızın da takdirini topladı. İzmirli milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız ve parti yöneticilerimizin derneğimize yaptıkları ziyaretlerde çalışmalarımızı ve önerilerimizi ilk ağızdan kendilerine ilettik. Seyyar Esnaf Meselesi Memleket Meselesi yazılı ve görsel medyanın da en çok takip edilen ve okunan gündemi oldu. Türkiye’de geçimini sokaklardan sağlayan 6 milyona yakın seyyar esnaf ve sanatkarımızın ekonomideki rolünü bizden çok daha iyi biliyorsunuz. Özellikle yoksul ve dar gelirli kesimin günlük yaşantısında esnafın önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Kent Yaşamının Ayrılmaz Parçası Olarak Seyyar Esnaf ve Sanatkârlar

Ankara’dan Edirne’ye kadar ortak davamız seyyar esnafların, geri dönüşüm çalışanlarının temel mesleki ve insani haklarını savunmak, onlara insan onuruna yaraşır iş koşullarında çalışma olanağı sağlamak, sosyal güvenceye kavuşturmak ve diğer meslekler gibi tanınan, kaydı yapılan, odası, derneği, birliği olan meslek sahipleri olarak hak ettikleri onurlu yere ulaştırmaktır. Bizler mesleğin politikasını yaparak, meslekte çalışan arkadaşlarımızın çıkarlarını ve taleplerini dile getirerek bir takım adımlar attık, şimdi siyasetten beklentimiz artık bu mevcut durumu tüm siyasetçilerle ve sahada çalışan bizlerle ve aynı zamanda kanaat önderleri ve dernek, kooperatif başkanlarıyla birlikte ele almaktır. Medyanın ve akademinin de desteğini alarak kalıcı çözümler bulmak beklentisi içindeyiz.

İnsan Onuruna Yaraşır Seyyar Esnaf ve Sanatkarlık

Siyaset kurumu partiler bu konuyu uluslararası gelişmeleri, gelecekteki beklentileri ve ülkemizin özgün koşullarını da dikkate alarak Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar hem bu işin siyasi programını geliştirmeli hem de bu sektörün ülke ekonomisine kent, kasaba ve köy hayatına daha aktif katılımını sağlayacak programlar ve projeler geliştirmelidir. Bizler de hak ettiğimiz onurlu konumda mesleğini icra eden, çoluğuna çocuğuna ekmeğini götüren, yaşadığı kente ve ülkeye faydalı olduğunun farkında olan ve fark edildiğini gören, itilmeyen katılmayan, sokaklardan kovulmayan, haşere olarak görülmeyen, seyyar kaçar zabıta kovalar denilmeyen bir ülke inşasını elbirliğiyle gerçekleştirmek istiyoruz.

“Buraya Seyyar Satıcı, Hurdacı Giremez” Onurumuzu Kırıyor!

Diğer temel taleplerimizin başında da birçok beldenin, köyün, sitenin kasabanın ilçenin girişlerinde yazan “buraya seyyar satıcı, hurdacı giremez” ibareli onur kırıcı yazıların tabelaların kaldırılması için işbirliği yapma talebimiz gelmektedir. Bugün seyyar satıcılık, işportacılık, hurdacılık, atık toplayıcılık hem Avrupa Birliği’nin hem Türkiye’de meslek komisyonunun onayıyla Nace kodlarıyla tanımlı bir meslek olarak adlandırılmıştır.

Seyyar Satıcılık Doktorluk Kadar Onurlu Bir Meslek

Dolayısıyla, seyyar satıcılar, hurdacılar, atık toplayıcılar olarak bizler, çok onurlu mesleklerden biri olarak nasıl ki bir kasabanın girişine bu kasabaya “doktor giremez” levhası konmuyorsa, aynı şekilde en az o meslek kadar onurlu meslekler olan seyyar satıcılık, işportacılık, hurdacılık, atık toplayıcılık için de bu tür yazıları görmek istemiyoruz. Son günlerde seyyar esnafımızın sorunları ve sıkıntıları sıkça gündemde yer almaktadır. Esnaflarımıza yönelik 17 maddelik çözüm önerisi çıkış yolunu da açıkça göstermektedir. Pandemi sürecinde gelir kaybına uğrayan esnafa verdiğiniz desteği unutmamız mümkün değil. Sizlerin önderliğinde belediyelerimizin de desteğiyle seyyar esnafı da gözeterek atılan adımlar bizleri de mutlu etmiştir.

  1. Esnaf Bakanlığı önerinizin devamı olarak her belediye bünyesinde Esnaf-Sanatkâr Daire Başkanlığı kurulmasını istiyoruz ki belediyelerde sorunlarımızı anlatacak çözüm üretecek birimler olsun. Diğer medeni ülkelerde olduğu gibi sokaklarımızda zabıta şiddetine son verilsin.  
  2. Dijital kayıt sistemleriyle kayıt altına alınarak sokaklarımızda, pazar yerlerimizde belediyelere işgaliyelerimizi ve devletimize vergimizi verip; rızkımızı temin etmek, milli ekonomide hak ettiği yeri almasını istiyoruz.
  3. Hiçbir sağlık ve sosyal güvenceye sahip olmaksızın çalışan biz sokak emekçilerinin sağlık ve sosyal güvenceye kavuşturulmasını güven ve huzur içinde çalışabilmesini istiyoruz.
  4. İnsan onuruna yaraşır çalışma hakkı seyyar esnaflara da tanınsın. Çalışma yerlerimizi ve koşullarını birlikte belirleyelim ki, biz de kent yaşamında barış ve huzur içinde hak ettiğimiz yeri alalım.
  5. Seyyar esnaflar olarak kendi odalarımızı, kendi birliklerimizi tüm Türkiye’de kurmak istiyoruz. Belediyelerimiz ile ilgili bakanlıklarımız bu konuda bize yol göstermeli, önümüzü açmalı; Odalarımızın kuruluşunu kolaylaştırmalıdır.
  6. Geçimlerimizi sağlamak, ailemizin rızkını temin etmek için yağmurda çamurda, karda kışta, depremde ve pandemide bile çalışmak zorundayız. Hurdacısı, atık toplayanı, simitçisi, baloncusu, seyyar manavı vb. ile tüm sokak çalışanları sosyal güvenceye kavuşmalıdır.
  7. Eğitim hakkının sokak esnaflarının da yararlanacağı şekilde düzenlenmesini istiyoruz. Sokaklarda çalışan çocuklar başta olmak üzere tüm sokak çalışanları için onların durumlarına uygun eğitim programları hazırlanmalıdır.
  8. Seyyar esnafına mali destek programı uygulanmalı. Faaliyetlerini üye oldukları dernek, kooperatif ve oda üzerinden sürdüren esnafa koşulsuz 5’er bin TL mali destek verilmelidir.
  9. Seyyar esnafın her türlü oda, dernek aidat borcu için sicil affı çıkarılarak silinmelidir.
  10. Seyyar esnafa 2019-2020 yılı içinde kesilen tüm cezalar af edilmeli ve vergi borçları silinmelidir.

Saygılarımızla.

 İzmir Seyyar Esnaflar Meclisi Başkanı

  Evren LAÇİN



 İzmir Seyyar Satıcılar Derneği
Birleşmiş Milletler Cad. A/14 No: 43 Eşrefpaşa – İZMİR
GSM: (0531) 582 57 49  &  Mail: seyyarsaticilardernegi@gmail.com

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑