Yazarlar

Published on Kasım 18th, 2020

0

Şiddete karşı yaşam özsavunmasında olacağız! – Esra Asiye Güden


…Erkek egemen sistemin kol kanat gerdiği erkek şiddeti, ezilen cinse ve cinsel yönelimlere yaşamı dar etmekle kalmıyor, yaşam hakkını ortadan kaldırıyor. Kapitalist sömürü düzeninin, sömürgeciliğin ve faşizmin ezilenlere revasıdır bu…

Baskı ve şiddete, yoksulluğa ve adaletsizliğe, sömürüye ve savaşa karşı kadın direnişi kendi mecrasında bir mücadele geliştirerek tarihin her döneminde süregeldi. Dominik’te Trujillo faşizmine karşı mücadele veren Mirabel kız kardeşlerde işte bu ortak tarihin direniş nişaneleri olarak kadınların onurlu özgürlük mücadelesinde yerlerini edindiler. Mirabel kız kardeşlerin o gün verdiği mücadele, bugün dünyanın dört bir yanında kadınların birleşik mücadelesine ve birleşik dayanışmasına dönüştü.

Bu yıl 25 Kasım’ı Covid-19 pandemisinin yarattığı kriz koşullarında karşılıyoruz. Dünyanın her yerinde kadınlara karşı uygulanan erkek şiddeti, pandemi sürecinde artarak devam ederken, sömürü ve zulüm yine en fazla kadınların yaşamını kıskaç altına alıyor. Uygulanan erkek şiddeti, kadınların tohumlanan isyanlarına gebe… Kadınlar pandeminin arttırdığı çeşitli şiddet öğelerinin tehlikesi altında bir yaşam sürüyor. Kadın kırımına ve erkek şiddetine karşı devam eden mücadele ve önleyici tedbir taleplerine karşın devletler çözüm üretmiyor.

Erkek egemen kapitalist sistemin bu dönem bakımından, Avrupa’da tüm zor ve baskı uygulamalarına, ırkçı ve faşizan politikalarına rağmen kontrol altına alamadığı, boyun eğdiremediği temel güçlerden birinin de kadın özgürlük mücadelesi olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Her ne kadar Covid-19 pandemisi nedeniyle getirilen yasaklamalar ile bir nebze sokak hareketi sınırlandırılmış olsa bile kadın dinamikleri, özneler sokak yönelimlerini kaybetmemiş, her fırsatta sokağı zorlayan bir çaba içerisindedir.

Kimi ülkelerde hedef haline getirilen “İstanbul Sözleşmesi” veya “Hayır Hayırdır!” yasası bugün hem savunulması hem de uygulanması hedefli bir mücadelenin konusu olmalıdır. Erkek şiddeti tam hız devam ediyor. Buna paralel kapitalist devlet rejimleri de kadınların mücadele ederek kazandıkları kimi haklara saldırılarını artırıyor. Bu keskin mücadele zemininde bir yandan kazanılan hakları birer sipere dönüştürerek savunmak, bir yandan da yeni kazanımlar için hareketin yeni talepleri, ileri hamleler ile kazanmasının mücadelesini yürütmek, temel önem teşkil ediyor.

Erkek egemen kapitalist sömürü sistemi kendi cinsi için nasıl mücadele ediyor ve bunun için çeşitli devasa sistemler ve aygıtlar kurarak, saldırılarını gerçekleştirerek kendini koruyorsa, itaat etmeyerek isyan ile ayağa kalkmış biz kadınlar da örgütlü ve yıkıcı bir kuvvet olarak bu saldırıları püskürtebileceğiz. Kolektif hareket etmekten başka çaremiz olmadığını bilerek örgütleneceğiz. Bu eşit ve özgür yaşama hakkımız için zorunluluk halidir.

Türkiye ve Kürdistan’da kadınlar uzun yıllardır mücadele ederek kazandığı haklar için saray rejiminin saldırılarına direniyor. Kadın katliamları, şiddet, erkek zulmü hız kesmeden devam ediyor.

Neredeyse kadın katliamlarının ve erkek şiddetin olağanlaştığı hatta çeşitli manipüle araçlarıyla meşrulaştırılmaya çalışıldığını, yaşanan her şiddet örneğinde görebiliyoruz. Mahkemeler ise herkesin malumu. Kadın katliamlarının, şiddetin karşılığı cezasızlık. Bu örneklere onlarcası eklenebilir. Erkek egemen sistemin kol kanat gerdiği erkek şiddeti, ezilen cinse ve cinsel yönelimlere yaşamı dar etmekle kalmıyor, yaşam hakkını ortadan kaldırıyor. Kapitalist sömürü düzeninin, sömürgeciliğin ve faşizmin ezilenlere revasıdır bu.

Covid-19 pandemisinin neden olduğu yasaklama ve kısıtlamalar kadınların talepleri etrafında örgütlenerek, eylemin devindirici gücünü engellememeli. Örneğin; Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB)’nin bir önceki dönemi eylemli bir tarzda ele alarak 2 ay boyunca gerçekleştirdiği Çarşamba eylemleri, aynı dönemde hareket simgesi olmuştu. Verili koşullara teslim olmadan, sokağı esas alan ve güncel olarak kadınların gündemlerini sokağa taşıyan Çarşamba eylemleri biçim farklılıklarını ülke koşullarına göre belirleyerek yeniden gerçekleştirilmeye başlandı. Kadın özgürlük mücadelesini ilgilendiren gündemlerin güncel taleplerini yasaklı bir dönemde sokağa taşımak, kadınların mücadele azmini besleyen bir parola olmalıdır.

Kapitalizmin pandemi nedeniyle nefessiz bırakmaya çalıştığı noktada daraltılan, sokağı hedeflemeyen, kazanılmış hakları korumayı ve buradan yeni haklar için mücadele etmeyen, pas geçen hareketsiz hal, erkek-devlet şiddetini derinleştirecektir. Öfke ve itirazı süreklileştirmekten başka çıkar yol yok. Bundan dolayıdır ki; 25 Kasım’a akan her günümüzde koşulları zorlayan, yaşamı ve kadın özgürlük mücadelemizi eve mahkum etmeyen bir evreye yükselterek yaşam hakkımızı koruyan bir özsavunma çizgisinde ve parolasında olmalıyız.


Esra Asiye Güden – 18.11.2020
(Avrupa SKB Koordinasyon üyesi)

Tags: , , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑