Seçtiklerimiz

Published on Nisan 15th, 2020

0

Sıkıntılı zamanlar – Güray Öz

Mesele gelişmelerin labirentinde kaybolmayan, yol ayrımlarında bocalamayan, belirgin, istikrarlı bir politikanın nasıl kurulacağına, izleneceğine, mümkünse ortak çalışmanın nasıl başarılabileceğine kafa yormaktır.

Siyasetin yönetenler kesiminde uzun süredir gözlediğimiz hiziplere dayanan tartışmalarda, “otoriteyi koruma, güçlendirme konusunda nasıl daha iyi sonuç alınır?” sorusuna yanıt arayan anlaşmazlıklarda bir sıçrama noktasına gelindiği anlaşılıyor.

Burada “hizipler” derken siyasi olarak iktidarı paylaşan gruplardan söz ediyoruz. Bu kesimler yalnızca otoritenin şemsiyesi altında, ona mutlak “tabiiyet” halinde var olabilen güçlerdir; tartışmaları, birbirlerini güçten düşürme çabaları, Erk’i hedeflemeyen, bağımsız bir güç olma niyeti taşımayan, yaşam alanları otoritenin çizdiği çerçeveyi aşmayan hiziplerdir.

***

Bugüne kadar otoritesi tartışılmayan, gücünü büyük ölçüde muhalefetin zayıflığından, (düşünce “suçlarını”, gazetecileri dışta bırakan tasarıya yalnızca 51 vekil hayır dedi) biat kültürüne sıkıca bağlı çevrelerden alan iktidar, bu kez biraz sıkıntı çekebilir. Kendilerini atayan güce bağlı kabine üyelerinin önceki örnekte olduğu gibi emirle görevden uzaklaştırılmaları yöntemi, son istifa “hadisesi” ile bir ölçüde zedelendi.

***

Çok önemli değildir; yalnızca bir geri adımdı, şimdi sıra öteki hiziplerin sakinleştirilmesindedir. Ama ekonomik krizin küresel, baş edilmesi zor salgın nedeniyle derinleştiği koşullarda bu türden “anlaşmazlıkların” otoriteye zarar verdiği kesin. İktidardaki güç merkezi bu duruma çare bulmakta, tartışmanın yaygınlaşmasını önlemekte sıkıntı çekiyor. Halkın sağlığını ilgilendiren bir konuda başlayacak (Bilim Kurulu’yla anlaşmazlık, Sağlık Bakanı’nın kararlardan dışlanması, salgınla baş edilememesi, her türden verilere güvensizlik vb) ciddi bir tartışmanın siyasette nereye doğru evrileceğini öngörmek zor olabilir.

***

Besbelli ki iktidar önceki yıllara göre yönetmekte zorlanıyor; iktidarın meşruiyeti tartışma konusu olmaya başladı. İktidardaki gücün üst üste yaptığı, kaybettiği büyük il belediyeleriyle kavga etmek türünden hatalar, (ki bu kavganın yürütücüsü istifa eden, istifası güç dengeleri nedeniyle geri çevrilen bakandı) meşruiyet tartışmasını ciddi bir şekilde gündeme getirdi.

***

Üst üste gelen bu tartışmalar Erk sahibinin alıştığı tarzda yönetmeyi sürdürmesini zorlaştırıyor. Ama otoriter yönetimler tarzlarını değiştiremezler. İktidarı paylaşmak ya da belli kesimlere tavizler vererek ayakta kalmak onlar için kabul edilebilir bir yöntem değildir. MHP ile ittifak bile “tam bir uyum” söz konusu olduğu halde zarar vermeye başlamıştır.

Kısacası abartılmaması, “işte gidiyorlar” türünden yorumlara yol açmaması gereken durumdan sosyalistler dahil, muhalefetin çıkaracağı ders, gerçekçi bir politika izlemek, ama demokrasiyi savunan bir politikayı kuvveden fiile geçirmeyi başa almaktır.

***

Gerçekçi yorum yapmaktan ne anlaşılması gerektiğini, ukalalık sayılmayacak ölçüyü aşmadan kısaca söylemek bu yazının olmazsa olmazı olsun. Ortaya çıkan tartışma ülkenin değil, iktidardaki güç merkezinin sorunudur. Bu tartışmanın olası sonuçları kuşkusuz herkesi ilgilendiriyor; ama maceranın sonunu “dur bakalım ne olacak?” heyecanıyla tahmin etmeye çabalamak, siyaseti bu tartışmanın sonuçlarına bağlamak solun, demokratların işi olamaz.

Mesele gelişmelerin labirentinde kaybolmayan, yol ayrımlarında bocalamayan, belirgin, istikrarlı bir politikanın nasıl kurulacağına, izleneceğine, mümkünse ortak çalışmanın nasıl başarılabileceğine kafa yormaktır.

***

Türkiye hızla çok boyutlu siyasi bir bunalıma doğru sürükleniyor.

Bunalımlar yönetilemezse sonuçların felakete dönüşeceği geçmişin, yani tarihin öngörüsüdür.


(BirGün)

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑