Forum

Published on Kasım 10th, 2020

0

Soykırımlar, Dersim ve TKP – Hüseyin Y.

DR. ŞEFİK HÜSNÜ’ÜN TKP’Sİ KÜRT VE DERSİM SORUNU KARŞISINDA NEYDİYSE BUGÜNÜN TKP’SİNİN RUHU DA MAALESEF AYNIDIR!

100 yıl değil, bu kafayla bin yılda geçse, o tekçi, inkarcı, ırkçı ve şoven mantığınız ile asla değişemezsiniz.

Kürt’ün inkarı ve imhası bir devlet politikası olarak revizyonist ve oportünist TKP‘inin ruhuna ve adeta“ solun da bağrına” saplanmış bir kara hançer ve önemli bir virüs olarak yüzyıldır hala toplumu kanatmaya ve kemirmeye doymuyor!

Türkiye sol ve sosyalist hareketin başına bir kara bulut gibi çöken ve uzun yıllar bir karartma hareketinin temsilciliğini üstlenen bir yapı/yapıydı TKP.

O söz konusu düzenin yüz yıldır hayranlığı ve işbirliğiyle bağını asla koparmayan Kemalist devlete hayran bağlılığını hep koruyan ve saklamayan devrim değil, reformcu ve işbirliğiyle kendisi ve hizmetinde olduğu güçleri için yaşam arayan dünün TKP’si ile bugünün TKP’si maalesef aynı kulvarda koşuyor!

Dünün TKP’si Kürdistan ve Dersim soykırımı için feodal bir kalkışma ve irticai ifadelerle tanımlayan katliamları ve soykırımı haklı ve meşru kılmak için sürece dair kulandığı “İsyan” feodal kalkışma vb ifadesi boş ve sıradan bir olgu değil! 

Bilinçli bir karartma ve bağlı olduğu devletini saklama ve soykırımı haklı ve meşru gösterme yaklaşımıdır. 

Onlar, ifade etmiş olduğum soykırıma onay vermiş ve uluslararası Komünist Hareketi (KH) açıkça yanıltmış ve uluslararası KH’e ihanet etmiştir. 

TKP, Kemalistlerin uluslararası gizli bir kolu olarak adeta uluslararası önemli ve tarihi bir görev üstlenmiştir.  

Türk ulusal burjuvazin gizli bir kolu ve siyasal temsilciliğine soyunmuş düzen içi ve işbirliğinden yana bir hareket konumundadır.

Bugünün TKP’si ise yine sorun özelikle Kürt ve Dersim olunca yine aynı zihniyet ile karşımıza çıkar!.

“Türkiye Komünist Partisi açısından Tunc-eli tabelasının (Dersim olarak) değiştirilmesinin gündeme gelmesi yersiz olmuştur” der.

Sehit Rıza’ya ve Dersim’e yaklaşımı yüz yıldır hiç değişmiyor.

Bir tek öz eleştirileriside yok!

Olmaz.

Kuşkusuz karadeniz’de katledilen Mustafa SUPHİ, Ethem Nejat ve yoldaşlarının TKP’si uluslararası Komünist hareketin bir kolu ve ileri müfrezesiydi.

Ama, Kemaline hayran TKP bu sinsi katliamın Mustafa Kemal’in bir tezgahı olduğunu hep saklamıştır!

M Suphilerin 1920’lerin TKP’si ile daha sonraki Şefik Hüsnü ve şürekasının TKP’sini kesinlikle ayırmak ve de ayrı ele almak gerekir.

Mustafa Suphi ve yoldaşlarının TKP’si Mustafa Kemal’in sinsi ve kahpe planları ile katledilen Türkiye halklarınında ilk Komünist partisidir.

Onların saygınlığı Türkiye halklarının yüreğinde hep saklı kalacak vede faşizme karşı bir meşale olarak yanmaya devam edecektir.

Şefik Hüsnün TKP’si 1937/38’de  Dersim soykırımı ve Dersim  adının değiştirildiği süreçte sarf etmiş olduğu ifadeler adeta tarihi ibretlik belgeleri konumundadır .

Ondanda öte tam bir barbar ve soykırımcı bir çizgidedir. 

Bu çizginin ve zihniyetin ne sosyalizm ve ne de komünizm ile alakalandırılacak hiç bir yanı yoktur. Olamaz.

TKP’nin bu yaklaşımı ile de kimsenin sosyalizme ve sosyalist harekete saldırma lüksü ve hakkıda olamaz.

Lakin; uluslararası KH bu konuda daha titiz ve özenli bir yaklaşım ile Kemalizmi ve ülkedeki süreci kavramış ve anlamış olsaydı bu konuda TKP’nin ihanetini Kemalist faşist diktatörlüğü anlar ve doğru tavırı ortaya koyardı. 

Bana göre onlar konuda da önemli bir hata ve ondanda öte uluslararası komünist harekettin bu konuda genelde Türkiye halklarına ve özelde de Kürd halkına karşı açık ve ağır bir suç işlemiş konumundadır.

Değilse bu konuda neden bir halkın varlığı ve en doğal hakları konusunda bir değerlendirme yok!

Neden Kürd ulusunun kendi kaderlerinin tahin hakkı için bir tek satır yazılmaz.

Onlarca önemli toplantılarda ve oturumlarda dile gelmez?

Bu konuda öncelikle Bolşevikler neden sessizliği tercih etmiştir?

17 Ekim devriminden sonra Dersim’e kadar ulaşmış Rus askerleri geri çekilirken soykırıma uğramış milyonlarca Ermeninin katledilmiş olduğunu ve bu barbarlığı nasıl görmez ve bunun yetkilileri hakkında neden sesiz kalır?

Evet, Rusya’nın Kemalist faşist diktatörlüğün kurulmasına verilen desteklerle kurulan “TC” devleti Rusya’nın para, altın ve silah desteği olmamış olsaydı bugün Kürt halkının konumu ve ülkedeki azınlık halklarında demokratik hakları da farklı yerde olurdu.

Uluslararası kominist ve sosyalistler ulusların kendi kader hakkını kayıtsız şartsız savunurken Ş Hüsnü ve daha sonrasındaki İsmail Bilen ve TKP’si bu hakka asla yaklaşmayan ve Kemalist hareketin ileri bir karakolu ve kolu konumunda tekçi imha ve inkara dayanan bir çizgide olmuştur.

TKP Genel Sekreteri İsmail Bilen öncülüğünde 8 Temmuz 1937’de “Gizli” damgasıyla hazırlanan ve orjinali halen Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi’nde bulunur!

Bu belgede;

“Komünistlerin Dersim Raporu”nu tam metin de mevcuttur”!

Soykırımın başlangıçında bir zat parti genel sekreteri imzası ile kaleme alınan rapor tam bir ibretlik ifadesinden başka bir adı hak etmiyor.

Evet bu yarım yüzyılın TKP ‘sinin kıyısındaki bütün “Nazım vb gibi aydınlar bu çizginin mahkumu konumundan kurtulamaşışlardır”!

Hem Mustafa Suphi’leri savunacaksın , hemde Kemalizme hayranlıkla methiyeler dizeceksiniz!

Kendinizin inanmadığına kimi inandıracaksınız.

Bunun adı bir kez daha yüzsüzlüktür.

TKP bu çizgisi ile ne Kürdistan’da ne de Dersim’de hayat bulamaz!

Bulmamalı.

79’larda Topal Doğu Aydınlığı Dersim’den arkasına bakmadan nasıl ki kaçtı ise bunlarında farklı olmayacaktır.

Türkiye işçi sınıfının ve ezilenlerinin kurtuluşu ve Proleteryanın iktidarı için olmazsa olmaz sınıf işbirliğini savunan değil, uzlaşmaz bir devrimci sınıf partisine ihtiyacı tartışmasızdır.

Şan olsun Mustafa Suphi ve yoldaşlarının TKP’sine.

Kahrolsun ihanet.

Saygılarımla 


Hüseyin Y. – 10.11.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑