Yazarlar

Published on Mayıs 12th, 2020

0

Tarihte 9 Mayıs 1945 – Türk-İslam Sentezi Faşizm – İsmail Göçüm

Mecazen ele alırsak, Faşizm sürekli mutasyon geçiren asalak bir Virüs gibidir. Aynen Grip virüsü gibi; Kovid-19 Corona virüsü tam da bu örneğe uygun. Faşizm yekpare bir vücudu saran virüs gibi, ülkenin bütününe yayıldığı an, en tehlikeli boyuta ulaşır.

Tarihe yolculukta uzun bir zaman geçmiş sayılmaz; daha dün gibi yakın. Dünya ve insanlık adına sorumluluk taşıyan insanların bilincinde tap taze. Hitler faşizminden bahsediyorum. Hitler faşizmi, Milliyetçi Sosyalist İşçi Partisidir. Böyle partiler ülkelerin başına gelebilecek en büyük felaketin habercileridir.

Bir ülke düşünün ki; Milliyetçi Sosyalist İşçi maskesi altında, sermaye sınıfının temsilcisi olarak iktidara gelsin. Kitleselleşsin ve milyonlarca aktif militanı, özel SS subayları ile donanımlı Milis gücü, kitle desteği ve bir o kadar da güçlü bir ordusu… Size tuhaf gelmiyor mu?…

Evet biz bire bir şahit olmasak ta, bizim babalarımız, dedelerimiz şahit. Bu Parti, sermayenin desteği ile, bir Milliyetçi Sosyalist Partisi olarak iktidara geldi. Ne mi oldu?

Güçlüyü zayıfa karşı kışkırtarak etnik kıyıma başladı. Yahudilerin malları yağmalandı. Tutuklanarak toplama kamplarına -ölüm kamplarına- götürüldüler. Gaz odalarında, fırınlarda toplu halde yakılarak katledildiler. Yetmedi, yağlarından sabun yapıp ellerini yüzlerini yıkadılar. Bundan daha vahim, daha korkunç bir senaryo düşünebiliyor musunuz?

Evet, Faşist bir Parti kitleselleşmişti.
1929 Kapitalist dünyanın ekonomik krize girmesi sonrası, en büyük kriz yaşayan ülkelerin başında Almanya geliyordu. 30 Ocak 1933 tarhinde Hitler’in iktidara gelmesi ile insanlığa karşı birbirinden korkunç suçların işleneceği yeni bir dönem açıldı.

Hitler, ırkçılığı ve milliyetçiliği körükledi. Milyonlarca insanın katıldığı kitlesel gösteriler düzenledi. Propaganda şefi Göbel’in hazırladığı ajiteli konuşmalar yaptı, halkı çoşturdu. Alman halkı içinde Hitlere hayranlık  gittikçe arttı. Komünistlerin dışında tepki gösteren Muhalefet Parti’si kalmamıştı.

Okun ucundaki ilk hedefte Yahudiler ve  Komünistler vardı. 5 Milyonu aşkın Yahudi yakılarak, ya da kurşuna dizilerek öldürülürken, komünistlerin dışında ses çıkaran olmamıştı.

1 Kasım 1936’da Nazi Almanya’sı ile İtalyan Faşistleri ittifak anlaşması imzaladı.

1 Eylül 1939 da, Polonya’yı işgal ederek  2. Dünya savaşını başlattı.

İşgale karşı çıkanlar sadece kömünistlerdi. Partileri kapatıldı teker teker tutuklanarak önce önderleri, sonra milyonlarca komünist tutuklandı, katledildi, öldürüldü. Halk karşı gelmemişti, çünkü onlar komünist değildiler.

Sıra,1. Dünya savaşı döneminde, Sosyalist İşçi sınıfı kimliğini terkederek ulusalcılığa soyunan Sosyal Demokrat Partisi’ne gelmişti; Sosyal demokratlar tutuklanırken halk yine ses çıkartmadı. Çünkü halkın geri kalanı zaten hitler hayranı hırıstiyan ve dinci kiliselerdi. Sıra kiliselere gelince, ses çıkaracak halk kalmamıştı. Alman halkın geri kalanı zaten Hitler hayranı idi.

Önceleri Faşizm, sadece İtalya ve Almanya’da kanlı hükümranlığını sürdürürken, şimdi
Faşizm virüsü bütün emperyalist devletlerin desteğini alarak tüm avrupayı sarıp sarmalamış, daha da güçlenmişti.

29 Eylül 1938 de,
Almanya, İtalya, İngiltere ve Fransa, Çekoslovak Cumhuriyetini, Çekoslovak kilit askeri savunma mevzilerinin bulunduğu Sudetenland’ı Nazi Almanyasına bırakan anlaşmayı imzaladı.

Nazi orduları,
12 Mart 1938’de Avusturya,
9 Nişan 1940 ta Danimarka ve Norveç’i işgal etti.
10 Mayıs 1938’de Lüxemburg,
10 Mayıs 1940’ta Hollanda,
14 Mayıs 1940′ ta Belçikayı işgal etti. Bu ülkeler işgal edilirken dişe dokunur bir direniş göstermedi.
10- Mayıs 1940’ta Fransaya giren Nazi orduları, 25 Mayıs 1940’ta ülkeyi işgal etti.

7-12 Nisan da, Nazilerin müttefiki, İtalyan faşizmi Arnavutluğu işgal etti.

Alman Nazi orduları,
20 Kasım 1940’ta Macaristan’ı
3 Kasım 1941 de Yogoslavya’yı,
22 Haziran 1941’de Bulgaristan’ı
Nisan- Haziran 1940 arasında da Yunanistanı işgal ettiler.

Nazi orduları Türkiye hariç bütün avrupayı işgal etmiş, sırada son vuruş olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği vardı…

Türkiye’de ordu içinde Alman faşizmine özlenenler oldu. Devlet yöneticileri Hitler gibi olmak için Hitler bıyığı bıraktı. Hitler’e özenenler Dersim eyaletini türkleştirmek için katliamlar uyguladı. Hitler’e özenenler, 10 yıl geçmeden türkiyede iktidara geldiler…

Dünya emperyalist devletleri 1929 ekonomik kriziyle boğuşurken, sıra -halkına refahı sunan, ekonomik ve tehnolojik olarak gittikçe güçlenerek Emperyalist devletlerin korkulu rüyası olan- Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğine gelmişti.

Sovyet lideri Stalin, Nazi ordularını oyalamak amaçlı, 1938 yılında, Alman-Sovyet saldırmazlık anlaşması imzalamışlardı. Bu anlaşmaya göre Baltık devletlerinin kontrolü Sovyetler Birliği’ne bırakılmıştı. Anlaşmayı tek taraflı bozan Hitler,
22 Haziran 1941’de Baltık devletleri; Estonya, Letland veLitvanya’yı işgal etti. Ardından, Sovyet Soyalist Cumhuriyetler Birliği’ne saldırdılar.

1941 Yaz ve Sonbahar ayları boyunca, Alman Birlikleri Sovyetler Birliği’nin içinde ilerledi, Sovyet Kızıl Ordu’nun sergilediği anavatanın savunulması direnişi, Nazilerin, Leningrad ve Moskova gibi kilit kentleri ele geçirmesini engelledi.

6 Aralık 1941’de, Sovyet Kızıl Ordu Birlikleri, Nazi güçlerinin Moskova’yı ele geçirmelerini önlemek için karşı saldırı başlattı.

O zamana kadar, ekonomik ve teknolojik büyümeyi ön planda tutan Sovyetler Birliği, hızla kalkınarak dünya halklarına örnek oldu. İlk önceliği ekonomik kalkınmaya veren  Sovyetler Birliği silahlanmaya fazla önem vermemişti. Kendi ülke halklarına olduğu gibi, onlar dünya halklarına güveniyor; ezildikleri sömürüldüleri, ağır baskılar altında tutuldukları ülke yönetimlerine karşı devrimci başkaldırı ile ayaklanarak, hem kendilerini özgürleştirmek, hem de, aynı zamanda Sosyalist devrimler yapabileceklerini hayal ediyorlardı. Ama, bu konuda yanılmışlardı!

Rus savaş taktiği devreye sokulmalıydı. Rus savaş taktiği bir Satranç oyunudur. Bu yüzden bırakın Hitleri, üç kıta’da ayağı olan büyük imparator Osmanlı, Napolyon orduları bile başedememişti Rusya ile. Sovyet ordusu 100 Km geri çekildi. Ekonomisini savaş ekonomisine, teknolojisini savaş teknolojisine dönüştürdü!…

Faşist Alman orduları Moskovaya 30 Km yaklaştığında, Sovyetler Birliği 20 milyon vatandaşını kaybetmişti. Bütün dünya sessiz izliyordu, çünkü virüse karşı yürütülen bir savaş yoktu. Korkudan tüm dünyayı Faşizm virüsü sarmıştı.

Sovyetler, ilerleyen teknolojisini ve ekonomisini silah ağırlıklı sanayiye dönüştürmüş, karşı saldırı için son hazırlıklarını yapmış, sovyet halkı yekpare bir vücut olmuş, bir çok koldan Faşist Nazi ordularına karşı anavatanlarını kurtarmak için karşı saldırıya geçti…

Faşist Alman ordularını önüne katan sovyet Kızıl Ordu’su Avrupanın bir çok ülkesini işgalden kurtararak Berline dayandı.
16 Nisan 1945’te, Sovyet Kızılordu güçleri Başkent Berlin’i kuşattı.

Amerika başla olmak üzere dünya emperyalist devletleri ayağa kalktı. Sovyet ordusu bütün almanyayı ele geçirirse dünyayı ele geçirmiş olacaktı. Çünkü o zamana kadar gerek silah gerekse teknolojik olarak en güçlü Almanlardı. Bunun yanında, bu gidişat kendilerinin de sonunu getirecekti.

Amerikan ve İngiliz orduları harekete geçti. Sovyet Kızıl Ordu bütün almanyayı özgürleştirmeden pastadan pay kapmaları gerekiyordu. Bir taraftan İngiliz uçakları bir taraftan Amerikan uçakları, Alman kentlerini bombalamaya başladılar.  Alman kentlerinde taş taş üstünde kalmamış, yerle bir olmuştu.

Sovyet Kızıl Ordu Birlikleri Hitlerin bulunduğu sığınağa doğru ilerlerken, Hitler 30 Nisan 1945’te intihar etti.

Alman Nazi orduları 7 Mayıs ‘ta Batı Cephesi Müttefikleri’ne teslim olurken,
8 Mayısta Sovyet Kızıl ordu’su Berline girdi.

9 Mayıs’ta Nazi Ordusu,  Sovyet Kızıl Ordu’ya koşulsuz olarak teslim olurken, Berlin Sovyet Kızıl Ordu Birlikleri tarafından kurtarılıp Hitlerin gamalı haç bayrağı indirilerek yerine Sovyet bayrağını diktiler.

Almanya başsız kalınca; havadan ve, karadan Fıransız’lar, Belçika’lılar ve Hollanda’lılar, İngilizler ve Amerikalılar tarafından Almanyanın batısı işgal edildi.

Tarih tekerrür olmuş, Almanya tıpkı, 1. Dünya savaşında olduğu gibi, şartsız yenilgiyi kabul etmiş ve Doğu ve Batı olarak iki devlete bölünmüştü…

Tekrar virüse dönersek. Türk-İslam sentezli bir darbe ile (Sizler buna Fetö kamuflaşlı darbe diyebilirsiniz, çünkü bütün eski Fetöcüler Bukalemun gibi renk değiştirip -figuran olarak kullanılanlar hariç- hepsi bu gün yine iktidardalar.) Türk-İslam sentezli dedim, çünkü yine Türk-İslam sentezi, aynen Hitler faşizmi gibi, sömürücü ve sömürgeci kafa yapısı ile asalak sermayenin ta kendisidir.

Türkiyede 12 Eylül Faşizmi ile birlikte, Türk-İslam sentez’li yeni bir Komprador Sermaye buruvazi’si türetildi 15 temmuz’da, sadece bir Tiyatro Sahnesi oynatıldı. Bu tiyatro’yu 20 Temmuz’da Türk-İslam sentez’li sivil bir darbe ile perçinleşerek, Hitler faşizminin tekerrürü -sanki bir kopyası- gibi; iktidarı sivil darbe ile ele geçirdiler. Anımsayalar bilir;

Alman’ya Parlamento’su 27 Şubat 1933 gecesi yakıldı. Hitler, azınlık hükümetinin başbakan’ı oldu. 5 Mart 1933de genel seçim yapılacaktı. Hitler tek başına iktidara gelmek için elinden gelen her pisliği yapıyordu. Hükümet sarayını yaktırıyor ve suçu komünistlerin üzerine atıyordu. Böylelikle seçimleri kazanıyordu. Bu yangın Hitler’e sadece tek başına iktidarı değil, aynı zamanda ona sonsuz bir güç vermişti.

Bir düşünün 15 Temmuz’la benzerliği…

Son günlerde, Covid-19 Corona Virüs’ünü fırsata çevirmeye çalışan iktidar son hamle ile iğrenç oyunlarını sürdürüyor. Türk-İslam’cı Medya, Hitler faşizmini aratmayan bir tablo çiziyor; Faşizmin Türkiye tablosunun korkunçluğuna bakın. Her gün yeni bir darbe paroyonası sunuluyor. Bir de bu işe kadınlar soyunmuş sa korkun!. Kadın’a bakın!, Bunlar eski Fetö artıkları değil mi? Dün Samanyolu TV’de bunun eşi tetikçilik yapmıyor muydu?

“Kadının şerrinden korkun” bu sözü çoğunlukla islamcılar kullanır. Evet böyle kadınların şerrinden korkun!… Her türlü ahlaktan yoksun iki iğrenç kadın Ülke TV ekranlarında, karış mahalleyi “…iki az  dört ayaklarını denk alsınlar” diye, resmen, açık açık tehdit savuruyor; toplu katliamdan, tek başına 50 kişiyi ortadan kaldıracak;
“maddi ve manevi hazırlıklı” olduklarından bahsediyor;
“15 Temmuz kursağımızda kaldı, yapamadık tüm istediklerimizi” diyor Hitler’de iktidara gelirken kadınları kullanmıştı hem de “Fahişeleri” bu yüzden bu kadınların şerrinden  diyorum.

Gerçekte kadınlarımız yukarıda anlatıldığı gibi mi? Hayır. Onlar bizim; Anamız, bacımız, kadınımız, baş tacımız… Nazımın da söylediği gibi;
“…Anamız, avradımız, yarimiz…”

8 Mayıs 1945 te Sovyet Kızıl Ordularının Berline girişi. 9 Mayıs 1945’te Sovyet Kızıl Ordusu’nun Hitler faşizmine karşı kesin zafer kazandığı gündü. 9 Mayıs aynı zamanda Sovyet Kızıl Ordusunun Alman ve tüm Avrupa halklarını özgürleştiği gündür.

Alman Yahudi Cemiyeti ve Cumhurbaşkanı birer demeç verdiler;
“Alman FaşizmTarihini çocuklarımıza iyi anlatalım, anlatalım ki; o kötü tarih bir daha tekerrür etmesin” masajı verdiler.

Tarihin aynı ölçülerde bir daha tekerrür etmemesi dileği ile tüm dünya halklarının; dil, din ve ırk ayırımı gözetmeden, birbirine empati ile yaklaştığı, barış içinde bir arada dünya özleminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Komünist Enternasyonalin açıklamasında da yer aldığı gibi; “Bütün dünyanın ezilen halkları ve emekçileri ‘kan emici vampir virüslere karşı’ birleşin” diyorum.

Kaynak:
Deutsche NS Geschichte und Zweite Weltkrieg
(Alman Nazi Devlet Tarihi ve 2.Dünya Savaşı)

(İsmail Göçüm – 12-05-2020)

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑