Makaleler

Published on Mayıs 8th, 2021

0

Vasiyet | Naim Kandemir


Benim için devrim: Hiçbir çocuğun yatağa aç girip de rüyasında çikolata, köfte-patates görmemesi

Onunla güneşe koştuğumuz yıllardan beri arkadaşız. Gençlik yıllarımızdan sonra çok nadir yüz yüze görüşsek de birbirimizin yaşadığımız şehirlerde olduğumuzu bilmek ikimize de iyi geliyor. Arada bir de olsa arayıp telefonla birbirimizi, sohbet ederiz. Bu bir bakıma-dile getirmesek de- karşılıklı olarak birbirimizi kontrol etmektir. Yaş ilerledikçe tedirgin edici bir kontrol…

Akşamı yolculayıp geceye girdiğimiz bir saatte aradım yine o arkadaşımı. Sanki ben onu daha çok merak ediyormuşum gibi bir his var hep içimde. Haksız da değilim, çünkü epeydir yalnız yaşıyor.

Telefondan duyduğum müzik sesinden sonra, binlerce ses içinde tereddütsüz tanıyacağım o sesiyle her zamanki gibi söyledi ilk cümlesini:

Yaşıyorum işte!

– Müziğin sesini kısmadın, darbeden sonra ne çok dinledik değil mi o yıllarda?

Hatırlamaz mıyım? Son zamanlarda sık sık dinliyorum bu şarkıyı ama yeni bir perspektifle! Bu şarkıyı biz yanlış yorumlamışız. Aslında bu yaşlarımız için, bizim kuşaktakiler dinlesinler diye yazılmış sanki. Şarap gibi yani, yıllanınca kıymetini anladım! Zeki Müren’den dinliyorum ama sadece.

– Çok mu içtin bu gece?

– Yoo, aksine her şey daha net. Dinle sana anlatayım:

Ben bu şarkıya lümpenlerin baktığı yerden bakıp, onların kulağıyla dinlemiyorum. Bu şarkı ruhumuzu ele geçirmiş olan devrim inancımıza bir Kahır Mektubu biliyor musun? Benim için öyle.

Önce sana, benim için devrim nedir’i anlatayım. Elbette biliyorum; devrimde zor var. Ricayla, seçimle bir devleti burjuvazinin elinden çekip almak enayiliğine inanmıyorum hâlâ. Halkına silah sıkan, bomba atan bir silahlı gücü, işkencehanelerinde insanları inim inim inleten bir gücü, ülkenin ve halkın varlıklarını talan eden ahtapotları lütfen! diyerek mi durduracağız? Dinsizin hakkından imansız gelir! Hayatın kanunu bu.

Gelelim, devrim ne benim için? Benim için devrim: Hiçbir çocuğun yatağa aç girip de rüyasında çikolata, köfte-patates görmemesi, her yıl yüzlerce kadının erkekler ve akrabaları tarafından öldürülüp, tacize-tecavüze uğramaması, mesaiye kalarak ciğerlerinden bir parçayı daha madende bırakıp bir babanın çocuğuna okul çantası alma zorunluluğunun olmaması, yaşlılığında hiçbir insanın aldığı üç kuruşla ayın sonunu getirmek için hesap uzmanlığına soyunmaması,… böyle uzar gider bu.

Sen şimdi beni uyarma; duyan olur da, senin için arabesk dinliyor, derler diye.

Benim platonik aşklarım da, karşılıklı ilişkilerim de, hatta evliliğim de oldu bir zamanlar, biliyorsun. Hiçbirine ihanet etmedim. Yürüdüğü müddetçe sürdü, tıkandığı yerde çekildim yalnızlığıma.

Fakat biri var ki o hepimizin hayaliydi. O benim de ilk göz ağrım ve uzatmalı aşkım. Ne ben ona, ne o bana ihanet etti. Ölene kadar da bu öyle sürecek. O, benim özlesem de artık kavuşamayacağım, en güzel sevgilim oldu. Gençliğimizde çok yakınlaşmıştık onunla. Sonra nehrin yatağı genişledi ve gittikçe de birbirinden uzaklaşan iki kıyısı olduk o nehrin. O hep karşıda, biz bu tarafta. İnsanın bilip de, görüp de ulaşamaması ne kötü…

-Müziğin sesini biraz açsana, diyorum.

Arkadaşım müziğin sesini açtıktan sonra konuşuyor:

-Sana iki satır bir şey yazdıracam, sende dursun, ne olur ne olmaz, günü gelince yazdırırsın:

“Biz, devrimi göremeyen kuşağın çocuklarıyız

Gençlere tek vasiyetimiz:

Kemiklerimiz çürümeden

Mezarlarımıza gelip fısıldayın:

Biz devrimi yaptık!”


Naim Kandemir – 7 Mayıs 2021 – Çanakkale

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑