Kitap

Published on Kasım 11th, 2020

0

Burhan Öztürk’ten yeni bir kitap: “İncir Ağacının Gölgesinde Zaman”


Burhan Öztürk, hikâyelerinden oluşan “İncir Ağacının Gölgesinde Zaman” adlı kitabıyla uzun bir süreden sonra tekrar okurların karşısında.

Daha önce “Bir Tekil Yaşamdan Alıntılar” ve “Sana En Çok Kırmızı yakışırdı” adlarıyla yayınlanmış iki kitabı bulunan Burhan Öztürk, bu çalışmasında da geleneği bozmadı ve bizlere “Sokak Hikâyeleri” ni anlatmaya devam etti. Kalkedon Yayınları’ndan çıkan kitapta toplam elli iki hikâye yer alıyor.

Yakın siyasal tarihten cezaevlerine, memleketi Trabzon’un sisli, çiseli, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarından İstanbul’un keşmekeş ve çok renkli fakat bir o kadar da yok edici hayatının görünmez insanlarına, coğrafyamızın her köşesinden nev-i şahsına münasır insanlarına kadar cıvıl cıvıl insan sesleriyle dolu bir kitap.

Anlatım dili oldukça zengin Burhan Öztürk’ün. Kitap her ne kadar hikâyelerden oluşsa da kitaptaki dil, yer ve insan zenginliği olarak Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Vedat Türkali’nin eserlerindeki zenginlik, canlılık, geçişkenliği andırıyor. Hikayeler ayrıca şiir dilinde yazılmış gibi. Okurken bir anda Attila İlhan şiirlerini okuyor gibi de hissedebiliyor insan kendini.

Yayınlanmaya hazır bir roman ve bir de şiir kitabı daha bulunan Öztürk, basım olarak önceliği bu kitabına verdi. Ancak önümüzdeki dönemlerde bu iki kitabı da okurlarla buluşacak.

1962 yılında Trabzon’da doğan Öztürk uzun yıllardır İstanbul yaşamaktadır.

Kitabının arkasındaki kısa yazı kitabı şöyle tanımlıyor:

“İncir Ağacının Gölgesinde Zaman” içten dışa, dıştan içe çok zengin gözlemlerin, yaşanmışlıkların, mahpuslukların, sevdaların, arkadaş ıslıklarının, özlemlerin, çokca sevmelerin; insanın, ağacın, sokağın, ezilmişlerin, hor görülenlerin, görülmek istenmeyenlerin; ama aynı zamanda direnenlerin, aşka inananların ve umudunu yitirmeyenlerin akıcı bir dille insanın içini yarıp geçerken iz bırakan bir ırmak gibi coşkuyla anlatıldığı, okuyucuyu nefessiz bırakan bir hikâyeler bütünü. Yazar, Trabzon-İstanbul ekseni ağırlıklı olmak üzere okuru semt semt, sokak sokak büyülü bir geçmişin gölgesinden alıp, bir dalga gibi bugünün kıyısına savuruyor.  

Kitabın arkasında kitaba adını veren “İncir ağacının gölgesinde zaman” hikâyesinden de kısa bir bölüm yer alıyor:

Altmışlı yılların sonuydu. Belgin Doruk’un, Türkan Şoray’ın, Hülya Koçyiğit’in kimi filmlerde giydikleri kısa, açık renk bir pardösü vardı üzerinde, ayağında yüksek topuklu ayakkabılar ve başında tıpkı onlarınki gibi bir eşarp. Eğildiğim yerden yavaşça doğruldum. Aramızda bir adım mesafe vardı. Bu kez o eğildi, kucakladı. Yaşlı gözleriyle öptü beni, sanki yanaklarım gözyaşlarıyla yıkandı. Usulca uzaklaştı. Yolun karşısına geçip o kocaman Tekel binasının gölgesinde Zağanos’a doğru yürüdü. Uzun uzun baktım ardından. Yol boyu sıralanmış Tekel işçileri arasında gözden kayboldu. Tekel’in mavi önlüklü kadın işçileri arasından yürüyüp gitmiş, ben öyle kalakalmıştım. Genzimi yakan tütün kokusu ve boğazıma düğümlenen hıçkırığımla ne olduğuna hiçbir anlam veremeden çocuk yüreğime derin bir çizik attım. Sanki Boncuk’un havalı kornasını duydum bir an, sıyrıldım. Kendime geldim. Topal Mevlüt’ün at arabası tıngır mıngır yanımdan geçti. Topal, uzun kırbacı şaklattı. Hayvan can havliyle bir hamle daha yapıp yokuşu düzledi. Bakkal malzemesi yüklü araba, kıratı epey zorlamış olmalıydı. Sağrısından sızan ter neredeyse yolda ıslak bir iz bırakıyordu.

Burhan Öztürk’e yazın yaşamında verimli yıllar diliyoruz…

Tags: , ,


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑