Yazarlar

Published on Haziran 18th, 2020

0

Devlet isterse! – Sinan Öztürk


Devlet isterse Türkiye “halklar ve demokrasi cenneti” olur. Tadından yenilmez. Bizde ne yazık ki “Halk isteyemez!”. Böylesine zengin bir ülkeye bu kadar kötü davranmak çok büyük bir ayıp, kayıp ve hakarettir…

Ne Kürdüm ne Alevi, ne Ermeni ne Rum! Ateist bir Türk’üm. Türk’üm derken dayattıkları manada Türk de değilim. Benim karar vermediğim bir zamanda bir coğrafyada doğmuşum. Türk doğmuşum. Türk demek benim için haydut demek değildir elbette! Bunu kim derse karşısına çıkarım. Ancak tırnak içindeki “Türk”e karşıyım. Yani devletin insanları kışkırtmak için yarattığı Türk tiplemesine karşıyım. Hepsi bu. Bu faslı uzatmanın gereği yok.

Devlet Kürtleri dağda, Alevileri camiide görmek istiyor! Zaten dağlarda kar üzerinde yürürken çıkan “kart kurt” sesinden gelmiyor mu Kürt’ün anlamı!

Bu devlet en çok Kürt ve Aleviler söz konusu olduğunda sahtekârdır. Kız alıp vermeler, etle tırnak olmalar külliyen yalandır. Gerçek olan mağaralara tıkıp yakmadır, kafa kesmedir, kadınların ırzına geçmektir, başlarını kestikleri insanlarla fotoğraflar çektirip kahramanlık türküleri söylemektir, ibadethanelerini yakıp yıkmak bombalamaktır, köylerini tarlalarını hayvanlarını, evindeki üç kuruşluk erzağını talan etmektir, sürmektir, aç bırakmaktır. Uzatmayalım; devletin Alevi ve Kürtlere karşı siyaseti “Cezalandırma”dır.

Neden cezalandırma?
Hadi Kürtler ayrılmak, kendilerinin yönettiği bir devlet altında yaşamayı istiyorlar. (Bunu sen de başka bir devletin boyunduruğu altında olsan istemeyecek miydin? Hele de sana hayvan gibi davranıldığında tepkin ne olacaktı? Hadi bu durumdan hoşnut değilsin, o zaman hukuk devleti olmaya çalışsaydın, aynı topraklarda yaşayan insanları insan yerine koysaydın, bok yedirmeseydin, aşağılamasaydın, hakir görmeseydin gibi çok çok soru ve sorun dile getirilebilir.) Peki ya Aleviler? Onlar da mı ayrılmayı ve kendilerinin yönettiği bir devletin altında yaşamak istiyorlar? Ben böyle bir söyleme şimdiye kadar tanık olmadım.

Bunları yazarken Alevilerin de Kürtlerin de süttün çıkmış ak kaşık olmadıklarını elbette biliyorum; çünkü sosyolojinin, kültürlerin doğasına aykırıdır böyle bir yaklaşım. Her toplum ne kadar iyi ve kötüyse Aleviler ve Kürtler de o kadar iyi ve kötüdürler.

Ben böyle bir devletin vatandaşı olmaktan gurur değil ancak utanç duyarım. Böyle bir devlete hizmeti, onu yüceltmeyi, onu her durumda savunmayı, onun için askere gitmeyi reddederim. Sorun bugünün iktidarı değil, bu devletin karakteridir. Karıştırılmasın. Tek dil tek din tek millet hep tet tek. Sana bu hakkı kim veriyor? 950 yıl evvel geldiğin bu coğrafyada misafir sayılırken şimdi ev sahibi oldun ve coğrafyanın kadim halklarına hükmedip, kendini dayatıyorsan, elbette sana karşı da duranlar olacaktır. Sermaye sınıfını bile neredeyse kökünü kazıdığın çok sayıda farklı topluluklar ve halkların emeği ve mirası üzerine kurup ağalık yapıyorsun, kendini senin dışındaki her şeyin üzerinde görüyorsun ama utanmadan hala “Mazlum” sun, hala saldırıyorsun, hala yakıp yıkıyorsun.

Benim “devletim” diyeceğim yapı haktan hukuktan yana olacak. Adaletten yana olacak. Demokrasiden insan haklarından düşünce ve ifade özgürlüğünden bilimden sanattan iyilikten güzellikten yana olacak. Her bir vatandaşını içten ve aynı samimiyetle kucaklayacak. Yeri gelince özür dileyecek, hatasını kabul edecek. Kendisini toplumdan yukarda görmeyecek. Başkasının malında mülkünde emeğinde gözü olmayacak. Çocukları öldürmeyecek, insanları aç bırakmayacak, çalmayacak çırpmayacak, her itirazda şiddet kullanmayacak.

Ne yazık ki bu saydığım özelliklerin tek bir tanesini bile taşımayan bir devletle karşı karşıyayız ve bu devlet insanların ona biat etmesini, korumasını, onun için asker olmasını, çalışmasını, tapmasını ve sevmesini istiyor. Aksi halde kafa koparıyor, sürgün ediyor, öldürüyor. Karşı çıkan herkesi diline dinine kültürüne bakmadan düşman ilan ediyor, karşı cephede görüp savaş açıyor. Ama Alevileri Kürtleri iki defa düşman ilan ediyor. Aslında korkuyor, ancak baskı ve inkarla yönetebileceğini düşünüyor.

Halbuki geçenlerde Babacan’ın bir programında yaptığı el hareketi gibi, bir işaretle aslında çok kısa zamanda çözülebilecek birikmiş binlerce mesele var.

Devlet isterse Türkiye halklar ve demokrasi cenneti olur. Tadından yenilmez. Bizde ne yazık ki “Halk isteyemez!”. Böylesine zengin bir ülkeye bu kadar kötü davranmak çok büyük bir ayıp, kayıp ve hakarettir…


Sinan Öztürk – 17.06.2020

Tags:


About the Author



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to Top ↑